Doğu Perinçek Cem TV’de katıldığı bir programda diyor ki: “Hasan Atilla Uğur geldi YAŞ’tan önce bir darbe girişiminin olacağını ve bunun ezileceğini önceden söyledi. Böyle bir şey olacağını herkes biliyordu.” Spiker araya girip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı ifadesini hatırlatıyor. Perinçek ‘doğru değil gerçekle alakası yok’ diye devam ediyor. ‘Bakın ben biliyorum onların daha önceden bildiğini’ diye üzerine basa basa söylüyor.
Önceden bilinen ama tedbir alınmayan, kasten önlenmeyen, bunun için Marmaris’te bir otele günler öncesinden pusuya yatılan ve 255 kişinin (muhtemelen çok daha büyük bir rakam hedefleniyordu) öldürülmesi için beklenilen bu kanlı tiyatroyu herkesin bildiğini bu kez de Perinçek’in ağzından duymuş olduk.
Yine Erol Mütercimler 15 Temmuz gecesi Sakarya’da halk ile askerlerin nasıl bir oyunla karşı karşıya getirildiğini, çok kanlı bir oyunun nasıl tezgahlanmaya çalışıldığını, bu olayda kimlerin rol oynadığını Halk TV’de katıldığı bir canlı yayında anlattı. İsteyen o konuşmayı sosyal medyadan kolaylıkla bulabilir.
Anayasal bir suç olmasına rağmen tek tek fişlenen devlet memurlarının devletten uzaklaştırılması, özel okulların, vakıf üniversitelerinin kapatılabilmesi, bazı işadamlarının mallarına çökülebilmesi için bir bahaneye ihtiyaç vardı, 15 Temmuz işte bu amaçla üretilmiş bir bahaneydi. Nitekim Recep T. Erdoğan da 15 Temmuz günü sıcağı sıcağına ‘Allah’ın bir lütfu’ değerlendirmesi yapacaktı. Yine Erdoğan darbe tiyatrosundan birkaç ay sonra yaptığı bir konuşmada ‘Şu andaki süreç içerisinde normal zamanlarda asla yapamayacağımız bir çok şeyi hamdolsun yapabilme imkanına, yapabilme gücüne sahip olduk, biz bunlara okul yapmaları için arazi verdik arsa verdik, normal zamanlarda bunları geri alabilir miydik alamazdık. Ama şimdi KHK ile olağanüstü hal ile bunları devletimize teslim ettik. Bunların üzerindeki mal mülk ne varsa devlet el koymaya başladı.’ Diye hem 15 Temmuz’un ne işe yaradığını anlatıyor hem de yaptıklarının ne denli kanunsuz olduğunu itiraf ediyordu.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da KHK’lıların maruz kaldığı hukuksuzluğu “Eğer normal süreçlerle bunları atmaya kalksaydık 15 Temmuz’dan sonra bunları 2020 yılına kadar, 2030 yılına kadar devlet memurluğundan çıkaramazdık.” Cümlesiyle ifşa ediyordu.
15 Temmuz tezgahının ardındaki sis perdesi ortalama kamuoyu için de yavaş yavaş aydınlanıyor. Bizzat Erdoğan’ın suç ortakları kendi muhataplarına mesaj iletecek kadar bazı şeyleri paylaşıyorlar. Dört yıldır bunu vesile ederek bir kitleye karşı yapılan soykırımı keyifle izleyenler, gerçekte nelerin olduğunu azar azar anlatmaya başladı. Anlatmaya niye başladılar sorusunu ‘vicdan baskısı’ olarak cevaplamayı çok isterdim ancak işin aslı öyle değil.
Bugün Ergenekon Erdoğan’ın üstünde, Erdoğan da Ergenekon’un üzerinde büyük bir kambur haline geldi. Durum böyle olunca Devlet mührünü şu anda elinde tutan Erdoğan’ın kamburdan kurtulmak için YAŞ döneminde bunların belini kıracak bir hamle yapacağını ön görüyorum. Ergenekon tayfası da Yüksek Askeri Şura öncesi kendilerine bir hareket çekilmesin diye tehdit mesajlarını konuşarak veriyorlar.
Erdoğan’ın YAŞ kozuna karşı Ergenekon da şimdilik 15 Temmuz kalkışmasının arka planını ortaya dökme imaları yapıyor.
Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasını da bu kavga ile okumak doğru olur kanaatindeyim. 15 Temmuz’u ve onun kahramanlarını tırtıklayan Müyesser Yıldız’ın tutuklanması bundan sonrakilere de bir mesaj. Bunların her ağzını açmada FETÖ’lü cümleler kurması da olayı anlamadıkları, her şeyi hala cemaate yıktıkları sanılmasın. Şu anda iki tarafın da kolaylıkla sipere yattıkları bir kelime o ve birbirlerine FETÖ kelimesine sığınarak mesaj ulaştırdıklarını unutmamak lazım. Yıldız’ın avukatı vasıtasıyla gönderdiği şu mesaj herşeyi özetliyor aslında: Biz gördüklerimizi, bildiklerimizi yazmıyorsak haberimiz yok zannetmesinler. Herkesin her şeyden haberi var bu ülkede.
Konumuza dönecek olursak, Perinçek’in dediği gibi 15 Temmuz’un olacağını ve bertaraf edileceğini, tiyatro bir darbe girişimi olduğunu herkes biliyor. Perinçekgiller biliyor, CHP biliyor, MHP biliyor ve çok büyük ihtimalle ABD biliyor, Almanya biliyor bütün AB biliyor. Bilmeyenler sadece bunun ağır bedelini ödeyen öğretmenler, akademisyenler, gazeteciler, doktorlar, hakimler vs. Enteresan bir şekilde hiç kimse de yok işin aslı öyle değil böyle demiyor ve soykırımı sadece izlemekle yetiniyorlar.
Sadece Ergenekoncular bizi tasfiye etmeye kalkarsanız biz de konuşuruz diye tehdit amaçlı konuşuyor. Ve bu arada mazlumlar diyet ödemeye devam ediyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***