YORUM | M. NEDİM HAZAR
Evet, böyle bir tartışma varmış siyasi kulislerde. Kimi kendisi ve ailesi için yargılanmama garantisi karşılığında iktidarı bırakabileceğine dair pazarlıklar yaptığını söylüyor, kimi ise kendi iktidarının sonrasında, yerine gelmesi muhtemel isimleri teker teker çağırtıp, hayatını kurtarmayı planlıyor diyor.
En sonda söyleyeceğimi en başta belirtmek isterim: Erdoğan asla ama asla gitmez! İstese de bırakamaz.
Zalimliğin fıtratında bu yoktur zira.
Çoğu insan normal vicdanla düşündüğü için Erdoğan’ı da vicdani hissiyatı olan bir ölümlü gibi düşünüp böyle kanaate varıyor.
Diktatörlerin pedagojisinden zerre miktar anlamadıklarını belli ediyorlar.
Bir kere, biz ölümlülerin kötülük zannettiğimiz şey, her zalim yönetici gibi Erdoğan için de kötülük filan değil.
Hitler, halkı telef olurken, yardımcısının “Hiç üzülmeyin, onlar bizi seçerek bu kaderi kendileri istediler” sözüne hak vermişti.
Erdoğan’ın bakış açısıyla bugüne kadar yaptığı en ufak bir haksızlık, kötülük, yanlışlık yok icraatlarında.
Kan akıttıysa bile ülkenin geleceği için yaptı. Dini, milleti, halkı için yaptı.
Bakınız, kendi perspektifinden bahsediyorum, mutlak hakikatten değil.
Ünlü Rus Diktatörü Stalin’in ölümünü kara mizah ile anlatan şahane bir film var: “The Death Of Stalin” (Stalin’in Ölümü).
Giriş sekansında geçtiğimiz yüzyılın (ki zalimler çağı diyebiliriz) en acımasız zalimlerinden olan Stalin’in makam odasında tek başına ölümü anlatılıyor. Stalin, muhtemelen kızından aldığı “Josef Vissarionovich Stalin: Ulusumuza ihanet ettin. Halkımızı helak ettin. Sonunun gelmesi için dua ediyorum. Tanrı günahlarınızı affetsin. Zalim…” içerikli mektubu okuduktan sonra kalp sektesine uğrar ve yere kapaklanır. Kapıdaki korumalar korkudan odaya giremezler. Sabah olduğunda ise yapacak pek bir şey yoktur. Zaten yakın çevresinin onu kurtarmak gibi bir derdi de yoktur. Hepsi kendini kurtarma telaşesindedir.
En nihayetinde birinin aklına doktor çağırmak gelir ve “Bize Moskova’nın en iyi doktorlarını getirin” diye haykırırlar. Propaganda bakanı ise şöyle der: “İyi doktorların hepsini Sibirya’ya sürgüne yolladık, kimse kalmadı ki!”
Açıkçası ikide bir söylenen ve umutsuz dimağlara bir nebze olsun umut veren “Erdoğan çok hasta, gidici” şeklindeki saptamalara da katılmıyorum.
Evet, elbette ki muhtemelen hasta. Ancak, ne olursa olsun yapacağı fenalıklardan geri durmayacağı gibi, iktidarını sonsuza kadar bırakmamaya odaklanmış olacaktır. Çünkü muhtemelen kendisine göre, bu ülke kendisi olmazsa bitmiş, yok olmuş bir ülke olacaktır!
Evet, pek çok akılı başında yorumcu, düşünür ve gazeteci var ülke hakkında sağlıklı analiz yapabilen. Ve evet, dediklerinin pek çoğunda haklılar.
Ancak kanaat-i acizanem odur ki, geleceğe dair yapılan tahminlerin hepsinin dışında bir final bizi bekliyor.
Biz görebilir miyiz bilmiyorum ama en az, Erdoğan’ın yükselişi kadar akıl dışı, hayret verici bir final beklentisindeyim şahsen.
Ve kişisel olarak kendimi şöyle teselli edenlerdenim:
Allah’ım netice nasıl olursa olsun, beni haksızların yanındakilerden eyleme.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***