Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“En sıkıntılı anlarda bile özveriyle katı kalpleri eritecek yaklaşım sergilenmeli”

"En sıkıntılı anlarda bile özveriyle katı kalpleri eritecek yaklaşım sergilenmeli"



Günümüz insanının önemli problemlerinden biri çevresinde yaşanan yanlışlıklara karşı aşırı ilgisiz olması, iyilik güzelliklerin yayılması kötülüklerin önlenmesi konusunda herhangi bir sorumluluk almamasıdır. Öz disiplini gelişmemişlerin iç dürtüleri her an onları kötülüğe çekerken iyiliğe davet edenlerin bulunmaması halinde toplumda kötülüklerin yaygınlaşması kaçınılmaz olur.

Kendi kişisel yaşamını her şeyden önemli görüp çevresinde yaşanan olaylara seyirci kalmak insafla bağdaşmaz. Yakın uzak tüm insanlığın karşılaştığı problemlere duyarlı olmak onların dertlerinin çözümüne kafa yormak duyarlı olanların görevidir.

Sağlıklı bir toplum yapısının oluşmasında sorumluluk taşıyan insanların her konuyu dikkate alıp zamanında gerekli adımları atmaları çok önemlidir. İnsanlık yığınla problemle boğuşurken önde görünen insanların zevk ve sefa peşinde koşması yaşanan yanlışları önleme kaygısı taşımaması toplumları felç eden bir hastalıktır.

Ülke insanının bilinçlenmesi halinde keyfi idareyi sürdüremeyeceğini düşünen despotik yönetimlerin toplumun aydınlanmasını önlemeye çalıştığı ortamlarda, cehaletle mücadele etmek değerlere inananlar için bir sorululuktur ve bu sancıyı çeken dertli insanlar sayesinde bir süre sonra toplumlar yeniden huzura kavuşmuştur.

Moral değerleri insanlığa kazandıran bütün dini liderler, o günün zalimleri karşısında kendi yaşamlarından büyük bir fedakârlık yaparak toplumları yanlıştan uzak tutma mücadelesi vermiştir. Onların insanlığı iyilikle buluşturma sancısı taşımasıyla geniş kesimler insani değerlerle tanışmış ve birçok yanlış önlemiştir.

Osmanlının son döneminde yaşanan her türlü sıkıntının kaynağının din olduğunu düşünen bir yönetici grubu Sovyet Rusya’nın komünist rejimi gibi bütün moral değerlere bayrak açmış onların etkisi altında toplum dinden gelen her şeyi terk etmiştir. Devlet imkânları kullanılarak yapılan bu kötülüğü önlemek Bediüzzaman gibi Süleyman Efendi gibi din adamlarına düşmüştür.

-Kuran’ın yasaklandığı dönemde Süleyman Efendi talebelerinin risk alıp köylere kadar Kuran kursu açması,

-Ahlaklı bir toplum için geliştirilen çözümlerin hapis tehdidine rağmen risale nur talebelerince elle yazılıp dağıtılması, o günün baskı ortamında en azından küçük bir kesimin değerlerini korumasında etkili olmuştur.   

Bediüzzaman’ın cehalet-fakirlik-ayrışmaya dur diyecek eserlerle karanlığa karşı başlattığı mücadeleyi 1970 li yıllardan itibaren Fethullah Gülen devralmıştır. Herkes ellerine silah verilerek birbirini öldürmesi istenen gençlerden korkup kenara çekilirken, o ölümü göze alıp vaaz kürsülerinden toplumsal problemlerin dayanışma ile çözüleceğini aktarmış ve etkili olmuştur.

Onun yüreklendirmesi ile bir araya gelen bir avuç Anadolu insanı ellerini taşın altına koymuş, devleti ele geçirmiş fesat şebekelerinin bütün engelleri sabır ve metanetle bir bir aşılmıştır. Büyük illerden başlamak suretiyle her beldede önce barınma problemine geliştirilen birkaç öğrencinin kaldığı evlerle hizmet başlatılmıştır.

Ayrıştırma amacıyla ortaya atılan küçük suni düşünce farklılıklarını bir kenara bırakarak bir araya gelen insanların açtığı evleri öğrenci yurtları ve eğitim kurumları takip etmiştir. Eğitim hizmetleri cehaletle mücadelede başarılı örnekler sergilemiş, ortaya konan birliktelik fakirliğe mahkûm gibi görünen kesimlerin ülke kaynaklarından eşit yararlanmasına, eğitilmiş her gencin önce kendisini sonra da aile çevresini fakirlikten kurtarmasına yol açmıştır.

Dayanışma ağları kurup yaygınlaştırmak için Gülen’in kullandığı argümanlar çok etkilidir.

O sürekli çevresindeki insanlardan;

“-Allah’ın içlerine ızdırap koru atmasını,

-Allah’a ve ahrete hakkında güçlü bir inanca sahip olmalarını,

-Kişisel dünyevi problemlerine takılıp kalmaktan kurtulmalarını,

-Vicdan genişliği ile tüm insanlığın dertlerini kendi dertleri gibi görüp imdada yetişmek için çabalamalarını,

-Başta insanlar olmak üzere tüm varlıkları kucaklayacak gönül zenginliği ve ruh enginliğine sahip olmalarını,

-Doğru yoldan sapanlara kızmaktansa ruhi sıkıntılarını gidermek için yardıma koşmalarını istemiş, onları günümüz insanının yaşadığı problemleri çözmek için sorumluluk almaya davet etmiştir.

Fethullah Gülen’in tekliflerine olumlu yanıt veren insanlar hizmetin birçok projesini desteklemiş farklı kesimler il ve ilçelerde üretilen insanlık projeleri etrafında bir araya gelmiştir.

Her beldenin imkânına göre;

-Öğrenciler için evler açarak,

-Yurtlar inşa edip barınma ortamı hazırlayarak,

-Dershane okul üniversiteler açıp eğitim hizmeti vererek,

-Basın yayın kuruluşları kurup iyiliklerin medya aracılığıyla yayılmasını sağlayarak,

-Toplumsal sorunların çözümü için birçok konuda dernekler açıp insani faaliyetlere katılarak,

-Kimse yok mu vb dernekler aracılığı ile diğer ülkelerin imdadına yetişecek projeler geliştirerek,

-Yurt dışında okul açıp imkânsızlık içindekilerden başlayıp birçok ülkeye eğitim desteği götürerek,

-Yardım kampanyaları ile su ihtiyacı olan yerlere kuyular açacak, katarak ameliyatları yaptırarak, umumi afetlerde darda kalmışlara el uzatarak dayanışma içinde insanlığın sorunlarına kayıtsız kalmadıklarını göstermiş, dar imkanlarına rağmen birçok toplumsal sorunun çözümüne öncülük etmişlerdir.  Çok daha geniş imkânlara sahip insanların sorumluluktan kaçtığı dönemde onlar zevkle ve heyecan içinde ulaşabildiklerinden destek alarak hizmet üretmiştir.

Hizmetleri karşılığında beklentiye girmemeleri öğütlenmiş, Allah’ın bugüne kadar verdiği nimetlerin şükrünü edaya motivasyonu ile hareket etmişlerdir. Onlardan;

-Demagoji yapan gevezelik ve ukalalık peşinde olanlardan uzak durup olumlu hizmetlerle örnek olmaları,  

-Sahabe gibi en küçük beklenti olmadan sırf ilahi hoşnutluk için çabalamaları,

-Kuran ve sünnetin arka planındaki mesajlara gönül kapılarını açık tutmaları,

-Dünya ve ahret gerçeğini çok iyi kavrayıp, ömürlerini daha değerli işlerde sarf etmeleri,

-Peygamber müjdesine itimat edip yaşına aldırmadan sefere çıkan Ebu Eyyub-el Ensari gibi hizmete koşmaları,

-Türlü engelleri aşıp ömürlerinin sonuna kadar iyiliklerin yayılması için mücadele etmeleri,

-Çözümü yok gibi görünenler dâhil insanlığın karşı karşıya olduğu sorunların cesaretle üzerine gitmeleri,

-Tüm insanlığa karşı şefkat hissilerini koruyup herkesi yüksek değerlerle buluşturmak için sorumluluk almaları,

-Birikimlerinin yetmediği yerde ortak aklı çalıştırıp geniş dayanışma ağlarıyla çözüm geliştirmeleri,

-En sıkıntılı anlarda bile tutarlı davranışları ve özverileriyle katı kalpleri eritecek yaklaşım sergilemeleri,

-İnandıkları değerleri doğru sergileyip, insanlık için çekecekleri ızdırapla gönülleri fethetmeleri,

-Heyecanlarıyla dünyanın dört bir tarafında dalga dalga yayılarak insanlık meşalesi tutuşturmaları istenmekte, bu yolda katlanılan meşakkatlerin dünya ve ahret kazancı olarak döneceğinden bahsedilmektedir.

Gülen, insanlık için yapılacak fedakârlıkların ve yüce yaratıcıya karşı gösterilecek tazim ve hürmetin zevke bağlanmaması gerektiğini, karşılığında hiçbir maddi manevi beklentiye girmeden bunun bir görev şuuru içinde yapılması gerektiğine işaret ederek gönüllülerin gittikleri beldelerde etkin olacağını düşünmektedir.

Sadece kendi dünyasına hapsolmuş insanlığın derdiyle dertlenmeyenlerin, onun etrafında toplananların çektikleri sancının farkında olması mümkün değildir. Dert ve çile nedir bilmeyen sürekli yeni zevkler peşinde günü gün etmekle meşgul insanların sorumsuz hallerine üzülse de onların da Allah’ın engin rahmetinden istifade edebileceklerine olan inancını korumakta bunu her fırsatta seslendirmektedir.

Bir yandan;

-İman zaafı yaşayan,

-Pamuk ipliği ile Allah’a bağlılığı olan,

-İğreti bir Müslümanlıkla yetinen,

-Toplumsal meseleleri düşünmeyen kaygısız insanların da yüce yaratıcının geniş hazinelerinden istifade etmelerinin mümkün olabileceğinden bahsederken

Bir yandan da yakın çevresine;

-İnsanlığın problemlerini dert edinen kâmil insanların,

-İman nimetinden yetince yararlanmışların,

-Olaylar karşısında sağlam duruş gösterecek birikime sahip olanların,

-Başkalarının sıkıntılarını gidermekten zevk alan yardıma koşmak için yarışanların,

-Sağlam inançlarıyla kendisinden çok başkasını düşünmekten ruhani bir zevk hissedenlerin sorumluluk duygusu içinde hareket ederek olaylar karşısında daha duyarlı olması gerektiğini aktarmaktadır.

İsmail S. Gülümser / Aktif Haber

* Fethullah Gülen’in herkül.org sitesindeki konuyla ilgili yazısından faydalanılmıştır.


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version