YORUM | TARIK TOROS
Gazetecilikte konuşulan kadar konuşulmayan da haberdir.
İkisi Sedat Peker’in gündeme getirdiği üç konu gibi:
-Deniz Baykal, “muhabbet tellalı” olayı.
-15 Temmuz’da ve sonrasında dağıtılan silahlar konusu.
-Uğur Dündar-Yılmaz Özdil kavgası.
***
Bu üç konu, sol+devrimci genlere sahip medya mahallesince görmezden gelindi.
Kastım, Türkiye içi yayınlar.
“128 milyar dolar nerede”, “Peker’den 10 bin dolar maaş alan vekil kim” konularının üzerinde tepinenler, bu üç konuda sus pus.
***
Yerli yersiz “özeleştiri” isteyen…
Her lafa girişte “muhalif” olduklarını söyleyen…
Hakikatin peşinde koştuklarını iddia edenlerin kırmızı çizgilerini göstermesi yönüyle ibret verici.
***
Bunun böyle olduğunu biliyoruz da…
İşin içinden birinin deşifre etmesi gerekiyor belli ki.
Tıpkı, 15 Temmuz’da dağıtılan silahlar konusu gibi.
Herkes biliyordu bunu.
***
“CHP’de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye’nin bu kadar derdi varken bu kadar büyük rezaletler yaşanırken olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye hem Türkiye’ye ihanettir. CHP onlar gibi değil tertemiz bir partidir.” (Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Temmuz 2021, TBMM CHP Grup toplantısı)
***
Danışmanı sıfatlı birinin Deniz Baykal’a kadın temin ettiği iddiası, rızaya dayalı ilişkidir ve bu öncelikle Baykal’ın eşini ilgilendirir.
Elbette, “mutlu aile tablosu” veren siyasiler yönüyle dünyanın her yerinde skandaldır.
Misal:
Çok yeni bir hadise.
İngiltere’de evli ve üç çocuk babası Sağlık Bakanı Matt Hancock, danışmanı Gina Coladangelo ile ilişkisi ortaya çıkınca özür dileyip geçen 27 Haziran’da istifa etti.
***
Deniz Baykal olayının farklı bir yönü var ve sadece CHP’yi değil fena halde ülkeyi de ilgilendiriyor.
İddia, tek başına Baykal’ın yatak hayatı değil.
Bunun “kasetlerle” tespiti, aleyhinde şantaj unsuru olarak kullanılması ve bu yolla siyasetin dizayn edilmesi.
“Muhabbet tellalı” danışmanın Baykal’ı bırakıp Saray’a taşınması, AKP’de mühim görevler üstlenmesi de cabası.
Haliyle, Kılıçdaroğlu’na sormak icap ediyor: Bundan büyük rezalet mi var?
***
Tıpkı bunun gibi, Uğur Dündar-Yılmaz Özdil kavgası da başladığı gece bitti.
O gece, “sırtımdan kanlar akıyor” diyen Uğur Dündar ile Yılmaz Özdil bir gün sonra “sulh” oldu.
Oysa kavgayı çıkaran şey, Dündar’ın da çalıştığı bir medya grubunun Ekim Alptekin tarafından fonlandığı iddiasıydı.
Sezgin Baran Korkmaz’ın kara para aklama operasyonlarıyla anılan Alptekin, Amerika’da AKP adına lobi çalışmaları ve fonlamaları ile konuşuluyor.
Ekim Alptekin, Halk TV’ye bağlandı ve konu kapatıldı.
***
15 Temmuz konusu ise bu yazının hacmini çok aşar.
2016’ya kadar iktidarın tüm hırsızlık, yolsuzluk ve şeytanlaştırmalarına, atadığı kayyımlara sessiz kalan medya mahallesinin en büyük kâbusu: Saray’la birlikte projelendirdiği 15 Temmuz hikâyesinin çökmesi.
O yüzden ne gerçek öykünün peşindeler ne de mahkemeler ve OHAL mağduriyetleri ile ilgileniyorlar.
Tıpkı Saray gibi atladıkları şey, şu elektronik çağda hiçbir hakikatin ilelebet saklanamayacağı gerçeği.
Bununla yüzleştikleri için tedirginler, bu yüzden telaştalar.
Utanmadan yüzleri kızarmadan, “Bu konu filancaya yarar, falan grubu haklı çıkarır” paniğindeler.
***
Sürecin tek yararı varsa o da bu:
İcranın başındakiler kadar perde arkasındaki işbirlikçileri de iyot gibi ortaya çıktı.
Kaynak: Tr724