YORUM | ALPER ENDER FIRAT
15 Temmuz rejiminin iki müttefiki şimdilik, belki yumruk yumruğa girmediler ama artık açık açık bir kavga halinde olduklarını söylemek hiç de yanlış olmaz.
Son günlerde bütün tartışmaların odağında olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa ettiği, Recep T. Erdoğan’ın içişleri bakanlığı için iki ismi ortağına teklif ettiği yönünde ortaya dökülen dedikoduların hemen akabinde Devlet Bahçeli bağıra çağıra Soylu’ya sahip çıktı.
Bahçeli’nin Soylu hamlesinin hemen öncesinde Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun tahliye kararını AKP’li siyasetçilerin, ortaklarına bir hareketi, tahliyeye direnmeyi de ortakların direnmesi olarak okumak doğru olur kanaatindeyim.
Daha önce de yazmaya çalışmıştım Recep T. Erdoğan 15 Temmuz nikahını bozup, orada işlenmiş bütün kriminal işleri de diğer ortağına yıkarak olaydan kurtulmak ve tekrar Batı ligindeki yerini almak istiyor. Seçimlerde MHP’den sağladığı faydayı da yeni bir çözüm süreci başlatıp HDP’den elde etmeyi hesaplıyor. Mevcut ortaklık Recep T. Erdoğan için büyük tehlike arz etmeye başladı.
Ortakları ise bu planı bozmak için HDP’ye kapatma davası açmak için bastırıyor, AKP tabanında da geçmişten gelen bir karşılığı olan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu kıldan tüyden sebeplerle hapse attırdı. Olayı daha da ileri götürerek HDP İzmir il binasına yapılan ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı neredeyse sahiplendiler.
Ortakların, Kürtlere karşı olabildiğince şahin politikalar yürütmesinin altında, muhtemel bir AKP-HDP seçim ittifakının önüne geçmek ve Recep Erdoğan’ı devamlı kendilerine muhtaç tutabilmek amacı yatıyor.
Bunlara karşı hamle olarak eski AKP’liler kendi iktidarlarında hukuksuzca tutuklanan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun serbest kalmasında bir hayli aktif rol oynadılar. Bu da, ortaklarına karşı bir hareketti.
Uzun zamandır devleti, hukuk ve adaletin yönetmediğini biliyorduk da şimdi artık kanunlara uyuyormuş gibi yapmaya bile gerek duymuyorlar.
Bugün devleti taraflar yönetiyor. Bir tarafın adamıysanız yaptığınız en ağır kriminal işler bile yok sayılabilir, görmezden gelinir ve size hiçbir şey olmaz. Biri çıkar der ki falan kişi yalnız değildir, sıkıysa dokunun. Bütün hakimler savcılar da süt dökmüş kediye döner. Eğer o taraflardan birinin adamı değilseniz süt içmek suçundan müebbet cezaya çarptırılabilirsiniz.
Bir taraf müebbet hapse mahkum ederken başka bir taraf bir iki kalem oynatmayla isnat edilen bütün suçları bir anda çöpe atabilir bugünün Türkiye’sinde.
Bugün hukuk hiçbir zaman olmadığı kadar siyasetin köpeği durumunda ve siyasetteki çatışmalar yargı eliyle yürütülüyor. Siyaseten gücü olan hiç kimsenin, hangi suçu işlemiş olursa olsun cezalandırılma ihtimali yok. Soylu’ya isnat edilen bütün suçlar, Bahçeli’nin sahip çıkmasıyla çöpe gitti. Dün AKP MKYK’sında kürsüye çıkarak güvenlik brifingi verdi.
Orhan İnandı’nın Kırgızistan’dan kaçırılarak Türkiye’ye getirilmesini de bu çatışma etrafında okumak mümkün olur mu bilemiyorum. Normal şartlarda Kırgız vatandaşı bir eğitimciyi haydutlar gibi vatandaşı olduğu ülkeden kaçırıp Türkiye’ye getirmenin üstelik işkence etmenin akılla ve izanla izah edilir bir tarafı var mıdır?
Ama işin asıl ilginç yanı böyle bir olaya Avrasyacı-Ergenekoncu yazar-çizer ve sosyal medya hesaplarının fazlasıyla sevindirik olmasıdır. Ergenekoncular Hizmeti, Orta Asya’da kendilerine hep rakip olarak gördü ve altını oymak için yapabildikleri her şeyi yaptılar.
Bu kadar sevindirik olmaları Orhan İnandı’ya yapılan operasyonun adresini göstermesi bakımından bir ölçü olabilir mi bilinmez ama başka bir ülke vatandaşını, o ülkeden bir devlet operasyonuyla kaçırmak Erdoğan Türkiye’sinin Batı liginde yerinin olamayacağı anlamına gelir ve buna en çok Ergenekoncular sevinir. Böyle bir kaçırılma olayı Erdoğan’ı yeniden dönmek istediği Batı dünyasında çok ama çok mahcup edecek.
Kaynak: Tr724