Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Karizmatik hezimet

Karizmatik hezimet


YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

Hindistan için anlatılan bir hikaye vardır. Derler ki tarihte Hindistan’ı fethetmek için pek çok kavim pek çok cihangir yola çıkmış, o toprakları ele geçirmişlerdir ancak bir zaman sonra fark etmişlerdir ki, aslında Hindistan onları fetih etmiş ve fethe gelen kavim ve cihangirleri kendisine benzetmiştir.

Fenerbahçe’de ikinci dönem başkan olan Ali Koç’u izlerken bu duyguya kapılmaktan kendimi alamıyorum. Fenerbahçe’yi fethetmeye gelen onu bir dünya kulübe yapması beklenen, seçildikten sonra taraftarların çok büyük anlamlar yüklediği Ali Koç’u, Fenerbahçe fethetti ve kendisine benzetti.

Ali Koç yönetiminde az gitti, uz gitti, dere tepe düz gittiler, bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmemiş, bir gram değişmemişler. Yine öngörüsüz, yine popülist, yine beceriksiz, yine hovarda.

Meğer Ali Koç futboldan anlamıyormuş, uluslararası bir ufku yokmuş asıl önemlisi de Fenerbahçe ile ilgili bir planı yokmuş. Bütün planı “Hele bir seçilelim bakarız” dan ibaretmiş.

En az elli yıldır Fenerbahçe zaten böyle yönetiliyordu. Ligin en popüler futbolcuları büyük paralarla transfer edilir, bu transferler de üç yıllık, beş yıllık on yıllık plan dahilinde değil popülerlik ölçüsüyle yapılır, tutarsa tutar, tutmazsa bir önceki yıldan zerre kadar ders alınmadan aynı yanlışlar tekrar eder dururdu. Fenerbahçe’nin bütün yönetim hikayesi bundan ibaretti. Bir tek Aziz Yıldırım döneminde farklı bir şeyler denendi ama o denemeler de Yıldırım’ın Ortadoğulu kafasına çarpıp tuzla buz oldu.

Hatırlayacaksınız yine büyük transferler, büyük ümitlerle girilen 2011 sezonunda o dönem Türkiye 2. Ligi’nde oynayan Yeni Malatyaspor’a Türkiye Kupasında yenilince Aziz Yıldırım maçları sahada kazanamayacağına karar vermiş ve farklı bir yolla başarılı olmayı denemişti. Sonrası malum, Aziz Yıldırım o sezonun ikinci yarısında yaptığı şikelerde suç üstü yakalanmıştı ve en azından ‘maşeri vicdanda’ mahkum edilmişti. Her neyse konumuz Aziz Yıldırım ve suç üstü yakalandığı şike konusu değil.

Son üç yıldır Ali Koç başkan ve ikinci defa yeniden seçildi. Bu üç yılda anlaşıldı ki Ali Koç ne istediğini bilen, kulübü götürmek istediği nokta için gerçekçi planları olan bir başkan değil. Aslında herkesin, her başkanın futbolu bir teknik adam kadar bilmesi beklenemez beklenmemeli de zaten. Ancak bir başkanın mutlaka yapması gereken şey bu işi yapacak yöneticileri bulmaktır.

Ali Koç’un iki yıllık maceradan sonra üçüncü yılında Emre Belözoğlu’nu sportif direktör yapması ve sonra da takımı ona emanet etmesi, bence bugünkü şartlarda en doğru hareketti. Çünkü Belözoğlu hem futbolu, hem futbolcuyu bilen, uluslararası önemli kulüplerin bünyesinde top oynamış, hala başarıya aç, kaptanlık ruhuna sahip bir isimdi.

Zaten göreve geldikten sonra da kulüp adına önemli hamleler yaptı, altyapıda gelecekte önemli yerlerde olacak oyuncuların kariyer planlaması bile yapılmaya başlanmıştı. Evet bazı hataları oldu ancak Fenerbahçe’nin önümüzdeki 10 yılına damga vuracak kulübü çok daha ileri taşıyabilecek en iyi isimdi.

Kurmay zeka gerektiren bir yönetici olarak Ali Koç’un, Belözoğlu ile başlayan ve bugüne kadar önemli ilerlemeler sağlanan çalışmaları bir günde çöpe atmaması, kendi karakterini ortaya koyup sabretmesi gerekirdi. Ama o Fenerbahçe’nin coğrafyasına göre davranmakta sakınca görmedi.

Evet bir başkan, teknik direktörü görevden alınca başarısız olarak görünmeyebilir ancak asıl sorun yıkılanın yerine ne inşa edeceğini bilmiyor olmasıydı. Emre’yi görevden aldıktan sonra kulübün hangi yolda ilerleyeceğini kestirememesi, falan ekol mü filan ekol mü diye arayışlar içinde olması; üç yılın sonunda Ahmet mi olsun Mehmet mi yoksa Ömer’i mi çağıralım diye kararsız bir şekilde dolaşması tam bir fiyaskodur. Ve bütün yanlışların üzerine, birkaç sene önce arkasına teneke bağlanarak gönderilen Vitor Pereira’yı getirmesi de ayrı bir skandaldı.

Hindistan bir cihangiri daha fethetti, kendine benzetti. Bundan sonra Fenerbahçe rastlantısal başarıların peşinde koşacak o kadar. Daha ilerisi mümkün görünmüyor.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version