Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dost, iyi günde de kötü günde de dostuyla olur

Dost, iyi günde de kötü günde de dostuyla olur


YORUM | CEMİL TOKPINAR

Son iki yazımızda ele aldığımız dostluk konusunu bugün tamamlayacağız.

Dostlarımızın bizi en çok aradığı anlar sadece acılı günler değildir. Hac, askerlik, evlilik, sünnet, doğum gibi hayatımızın önemli günleri de dostluğumuzun gücünü test eder. Hacca veya askere giderken sizi uğurlayan, dönüşte karşılayan dostlar, hayatta yalnız olmadığınızı gösterir. Böylesi merasimlere katılmak, gücümüz nispetinde hediye sunmak, yapabileceğimizin en asgarîsidir. Asıl yapılacak olan dostumuzun bugünlerinde bize düşen maddî ve manevî vazife ve hizmeti omuzlamaktır.

Söz gelişi, paraya mı ihtiyacı var? Arabamızla koşturmak mı gerekiyor? Askerde ziyaret etmek ya da yardımcı olabilecek dostlarımızı yönlendirmek mi lazım?

Bize düşen neyse, omuzlamak, dostumuzu rahatlatmak gerekir. Bazen hangi durumlarda nasıl davranılacağını bilemiyor insan. Çünkü dostluk tecrübesi zamanla kazanılıyor. Bu hususta daha hızlı olgunlaşmanın bir yolu, sadece kendi akranlarımızdan değil, aynı zamanda yaşlılardan ve tabiî ki gençlerden de esaslı dostlar edinmektir. Böylece hem yaşlıların tecrübesinden yararlanmak, hem de gençlerin beklentisini keşfetmek mümkün olur.

Dostların kalbinden geçeni okumak, beklentisine cevap vermek çok önemlidir. Çünkü dost, dostunu hayal kırıklığına uğratmayan, beklentilerine cevap verendir. Dost aynı zamanda çok açık hareketiyle, gerektiğinde bilgi vererek kimi beklentilere niçin yetersiz kaldığını ifade etmelidir. Zira dostluğu korumak için suizan etmemek gerektiği gibi, suizanna sebep olmamak da boynumuzun borcu olmalıdır. Dostunuz, davetine katılmadığınız için size sitem edebilir. Siz söylemezseniz, nereden bilecek geceyi hastanede geçirdiğinizi…

DOSTLUK KORUYUCU HEKİMLİK GİBİ

Dostluk nitelikli bir paylaşım olduğuna göre, sadece derdinizi paylaşırken değil, çok güzel ve özel anları da birlikte geçirmelisiniz. Bunlar bir grup ortak dostla beraber olabileceği gibi çok önemsediğiniz tek bir dostla da olabilir. Mesela, ortada olağan veya programlı bir vesile yokken bile birkaç dakikalık, belki de birkaç saatlik baş başa sohbet ettiğiniz dostlarınız olmalı. Çok özel ve hoş bir mekânda bir kahve içebilir veya tatlı sohbetlerle süsleyeceğiniz farklı bir yemek yiyebilirsiniz. İşte o zaman yıllardır görüştüğünüz, belki aynı çatı altında omuz omuza çalıştığınız bir dostunuzun bilinmeyen yönlerini keşfedeceksiniz. Dertleri paylaşmak hastalığı tedavi ise, bu tür birliktelikler koruyucu hekimlik gibidir.

Tabiî bu tür yemekler evde de olabilir. Bunun için varsa bir vesileyi değerlendirir veya hiçbir sebep yokken bazen bir dostunuzu, bazen de ortak dostlarınızı yemeğe çağırabilirsiniz. Allah cömert insanları sever. Zaten dostluğun önemli bir özelliği de bol bol ikram etmektir. Belki de olumlu etkilerinden dolayı hesap sorulmayacak üç yemekten birisi de “dostlarla birlikte yenen yemek” şeklinde rivayet edilir.

Eğer dostunuz önemsiyorsa doğum günü ve benzer özel günlerine duyarlı olmak, hediye, ikram ve jestler yapmak onun gönlünü fethetmenize yarayacaktır.

DOST BİRAZ DA ROMANTİK OLMALI

Aslında hediye ve ikramlar için belirli günleri ve programları beklemeye gerek yok. Dost dediğin biraz da romantik olmalı. Nedir romantizm? Hiç beklenmedik anda sizi şaşırtan, sevinçten kanatlandıran jestler, sürprizler, duygu yüklü ve olağan dışı davranışlar değil mi? Hemen herkes dostunun hoşuna gidecek sürprizler yapabilir. Bunun için para ve imkânın çok olması gerekmez.

Sevgi ve özenle hazırlanmış bir ev yemeği de pekâlâ lüks bir lokanta kadar memnun edebilir. Kim bilir, bir dostunuza ikram edeceğiniz kâğıt helva veya elma şekeri onu çocukluğuna götürerek hayal dünyasında benzersiz bir seyahat ettirecektir. Eğer varlıklıysanız, yeni evlenen fakir bir dostunuza hoş bir beldede birkaç günlük balayı rezervasyonu yaptırdığınızı müjdeleyebilirsiniz. Bir kış akşamı yolculuktan dönen dost ve komşunuzun evine sımsıcak yemek göndermeniz de hoş bir sürpriz değil midir? Dostunuza özel yazacağınız bir şiir veya dörtlük, yıllardır dolaşan kalıp ifadeler yerine kendi imal edeceğiniz duygu yüklü bir cep mesajı onun dünyasında silinmez izler bırakabilir.

MANEVÎ SÜRPRİZLER YAPILMALI

Dostluk, duygusal değil, ama duygu yüklü olmalı. Dostlukta yerine göre karşılıklı iltifatlar, takdirler, teşekkürler, gönül almalar olduğu gibi, sitemler, alınganlıklar, kıskançlıklar da olabilir. Usta bir dost, olumlu olumsuz tüm duygulu davranışları iyi okuyan, iyi yorumlayan ve iyi karşılık verendir.

Bir yerde okuduğum 20 “unutulmaz dostluk hatırası”nın 18’i hanımlardan, sadece iki tanesi erkek okuyuculardan gelmişti. Belki de erkeklerin bir kısmı yazmaya fırsat bulamadı veya paylaşmak istemedi diye düşünebilirsiniz. Ancak böyle bir düşünce bu büyük farkı açıklamaz. Demek ki, duygusu yoğun olan hanımlar, şefkat, sevgi ve diğerkâmlık gerektiren dostluk örneklerini daha çok sergiliyorlar. O halde biz erkeklerin içimizdeki duyguları davranışlarımıza daha çok yansıtmamız gerekiyor.

Jestler sadece maddî olmaz. Dostunuzun bir derdi veya isteği için kıldığınız hacet namazı, okuttuğunuz tefriciye hatmi, yaptığınız dualar da en güzel sürpriz değil mi?

DOSTLUK, ‘EN’LERİN BİRLİKTELİĞİDİR

Aslında bir vefa, sadakat ve dostluk abidesi olan Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözü, dostluk adına kazanmamız gereken maddî ve manevî birçok üstün niteliği özetlemiyor:

“Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.”

Demek ki, dostluğu zirvede yaşamak için dört mükemmel özelliğin dört güzel nitelikle birlikte en üst seviyede olması gerekiyor.

Ne dersiniz?

Kur’an ve Sünnet ışığında “kendi dostluğumuzu ve dostluk ilişkilerimizi” gözden geçirelim mi? Önce nasıl bir dost olduğumuzu belirleyip sonra da “en güzel dost” olmak için yeni bir değişim ve gelişim faaliyetine girişelim mi?

DOSTLUĞUN PÜF NOKTALARI

Dostluk kurmakta yetersizseniz, iyi dostluk kuranları taklit etmeye çalışın. Onların tanışma, iletişim ve ilişkilerini iyi gözlemleyin.

Dostlukta tatlı dil, iltifat ve güler yüzün büyüleyici bir etkisi vardır. Bunları tam başaramıyorsanız, önceden plân ve egzersiz yapın.

Her dost aynı mizaçta olmaz. Duyguları, beğenileri, tercihleri farklıdır. Onların dünyasına girip ilgilendikleri alan üzerinde yoğunlaşın. Bir derdi varsa paylaşın, yardımcı olun. Dostlarınızın çevresi ve ilgi alanı hakkında da bilgiler edinin.

Hızlı hayat temposunda dostlarınızı unutmamak için ara sıra telefon veya adres rehberinizi gözden geçirin. Uzaklardaysa bir telefonla bile halini hatırını sorun.

Eğer dostlarınız çoksa onların doğum, ölüm, düğün, askerlik, hac ve benzeri durumlarını izlemek için ajandanıza notlar alın.

Dostlukları canlı tutmak için hiç sebepsiz yere ortak dostlarınızla bir araya gelip muhabbet edin. Unutmayın ki, “Zamanım yok” iddiası televizyon, internet ve sosyal medya mahkûmlarının bir palavrasıdır.

Bazıları dostunun bir hatasından dolayı köklü bir dostluğu yıkabilir. Oysa dostlukta vefa kadar af ve anlayış da çok önemlidir.

Yeni bir dostunuzu kısa zamanda dost çevrenizle tanıştırın. Böylece kendi haline bırakılsa yıllarca sürecek bir tanışmayı kısa zamanda gerçekleştirin ki, yaşanacak güzel anlar ertelenmesin.

Eğer mensup olduğunuz bir cemaat, ekol, fikir hareketi varsa, diğer din kardeşlerinizden de dostlar edinmekten çekinmeyin.

İnsanları tanımanıza ve yeni dostluklar kurmanıza vesile olacak öğrencilik, askerlik, yolculuk, hac, tatil ve benzeri durumları iyi değerlendirin. “Keşke adresini ve telefonunu alsaydım” dememek için gereğini zamanında yapın.

Gerçekten çok yoğun olduğunuz için ilişkilerde yetersiz kalmışsanız, hiç değilse karşılaştığınızda özür dileyip ihmal etmediğinizi belirtin.

Dostunuzun mektup, mail, telefon ve mesajlarına mutlaka cevap verin.

Sık sık telefon numaralarınızı değiştirmeyin. Hiç değilse biri sabit kalsın ki, sizi arayan dostlarınız bulabilsinler.

Kaynak: Tr724

Exit mobile version