YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
İktidar mensupları ve yandaşları 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” ya da “tiyatro” denmesine bozuluyorlar. Oysa 15 Temmuz sürecinde yaşananların, söylenenlerin sadece birkaç tanesine bakıldığında dahi tiyatro denilmesinin yanlış olmadığı görülebiliyor. Yapılanların ve söylenenlerin bazılarına bakalım, sonra tekrar düşünelim. Tiyatro diyenler haklı mı haksız mı?
Darbeyi bastırdıklarını söyleyenlerin, “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine’de saldırtırız” dedikleri bilindiği için tiyatro deniliyor mesela…
Darbe günü Akar ile Fidan’ın 6,5 saat süren bir toplantı yapmalarına rağmen, görüşmenin içeriği hakkında ısrarlı sorulara cevap vermemeleri nedeniyle tiyatro deniliyor.
Darbe girişiminin en önemli tanıkları olan Cumhurbaşkanı, MİT Başkanı ve Genelkurmay Başkanı, mahkemelerde ve Meclis’te kurulan komisyona ifade vermedikleri için tiyatro deniliyor.
15 Temmuz’da ölüme gönderilen Harbiyeli öğrencileri gündüz vakti ziyaret eden Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal: “Bu çocukları yormayın, akşam yorulacaklar” dediği için tiyatro deniliyor.
Diyanet İşleri Başkanı’nın MİT Başkanı Fidan’la darbe akşamı yemek yemesi, darbe başlayınca da tüm minarelerden sabaha kadar sela okutulması nedeniyle tiyatro deniliyor.
Darbe gecesi askerlerden de önce 2,740 hakim ve savcının açığa alınması ve tutuklanmaya başlanması nedeniyle tiyatro deniliyor.
Darbe girişimine ‘Allah’ın büyük bir lütfu’ denilerek niyet açık edildiği için tiyatro deniliyor.
Darbe girişiminde bulunanların tasfiyesi amacıyla ilan edildiği söylenen OHAL’in amacının darbeyi engellemek değil, muhalifleri sindirmek, susturmak olduğu görüldüğü için tiyatro deniliyor.
Darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçmiş olmasına rağmen halen OHAL uygulamalarına devam edildiği için tiyatro deniliyor.
HSK Başkanvekili Yılmaz tarafından sarf edilen, “Biliyorsunuz bu örgütün silahlı terör örgütü olup olmadığı konusunda tartışma vardı. Bunun kriminal hale gelmesi için silahlı terör örgütü tespitinin yapılması gerekiyordu. O gün, kimsenin karşı çıkamayacağı deliller çıktı” sözleriyle, terör örgütü olmayan bir yapıya 17-25 yolsuzluk olayları sonrasında terör örgütü denildiği için tiyatro diyoruz.
Nurettin Canikli 28 Temmuz 2016 tarihinde yaptığı açıklamada; “O kararı almasaydık (yüzbinleri aşan kamu görevlilerini) 15 yılda temizleyemezdik” dediği için tiyatro deniliyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, “KHK’lar aceleyle değil, çok iyi bir hazırlığın sonucudur” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Kimlerin FETÖ üyesi olduğunu biliyorduk; kanunlar bize engel oluyordu” sözleriyle amaçlarını açık ettikleri için tiyatro deniliyor.
İktidar yöneticilerinin yalan ve iftira konusunda inkar edilemez bir kabiliyetlerinin olduğu konusunda hemfikir olunduğu için tiyatro deniliyor.
Cumhurbaşkanı’nın insanların yüzüne karşı kolaylıkla yalan söyleyebildiği, hatta araştırmaya dahi gerek olmadan yalan olduğu bilinen konularla ilgili dahi yalan söyleyebildiği bilindiği için tiyatro deniliyor.
Darbe yapmakla suçlanan oluşuma mensup olduğu iddia edilen askerlerin, aynı zamanda darbenin bastırılmasında da etkin oldukları görüldüğü için tiyatro deniliyor.
16 Temmuz 2016 sabahı, saat 4.30’da, darbe girişiminin merkezi olduğu söylenen Akıncı Üssüne F-16 uçakları ile müdahale eden beş F-16 pilotunun, 15 Temmuz 2016 gecesi Cumhurbaşkanını İstanbul’a getiren, dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nı havada koruyan uçakların pilotlarının, Cumhurbaşkanı’nı İstanbul Havaalanına getiren pilotun, 16 Temmuz 2016 tarihinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı Akıncı Üssü’nden alıp Çankaya Köşküne götüren pilotun darbeci olarak tutuklanmaları nedeniyle tiyatro deniliyor.
İktidar için propagandanın, gerçeklerden daha önemli olduğu bilindiği için tiyatro deniliyor.
Bir kısmını yazdığım hadiselerin dışında yazılı bir örnek de paylaşarak insanların neden iktidarın söylemine inanmadığının, tiyatro ifadesinin altının neden dolu olduğunun anlaşılacağını düşünüyorum.
MİT’in TBMM Darbe Araştırma Komisyonuna gönderdiği bir yazı var. Darbe süreciyle ilgili bilgilerin anlatıldığı cevabî bir yazı.
Mayıs 2017 tarihli bu yazıya göre, MİT mensuplarının tamamı darbeye karşı mukavemet göstermiş ve yazıdan anlaşıldığı kadarıyla da darbenin engellenmesinde MİT mensuplarının katkısı çok büyük olmuş.
Yazının ilerleyen kısımlarında, aşağıdaki değerlendirme bulunmaktadır:
Bu değerlendirmeye göre de, darbeyle suçlanan grup içerisinde yer alan 377 personel hakkında darbe sonrasında işlem yapılmış, 103’ü hakkında soruşturma başlatılmış. Yani, darbeye karşı mücadele ettiği söylenen 377 personel hakkında soruşturma açılmış. Bir başka deyişle, yazıdan anlaşıldığına göre, örgüt mensubu olmak suçlamasıyla haklarında soruşturma açılan personel, darbenin bastırılmasında etkin görev almış.
O halde, darbe yapmakla suçlanan kişiler, darbeyi engelleme konusunda aktif görev alıyorlarsa bu işte bir terslik var denilmez mi?
15 Temmuz’da yaşanan hadiselerle ilgili halen cevaplanmamış çok soru var. Öncelikle “tiyatro değil” deniliyorsa, “tiyatro diyemezsiniz” deniliyorsa, yapılması gereken şey tüm sorulara cevap verilmesidir.
İktidar ve yandaşlarının, “Biz ne söylüyorsak sorgusuz-sualsiz inanmalısınız” anlayışının çoğu insan açısından bir karşılığı olmadığını düşünüyorum.
Kaynak: Tr724