Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sırada PKK’yı sahaya sürmek var

Sırada PKK’yı sahaya sürmek var


YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

PKK-Derin Devlet ilişkisi bilinen ama hiç kimsenin üzerine gitmeye cesaret edemediği, cesaret edenlerin de ibret-i alem için cezalandırıldığı bir meseledir. Hepimizin bildiği bir meseleydi ancak Sedat Peker bir kere daha teyit etti ki, Uğur Mumcu da bu yüzden öldürülmüştü.

Derin devlet, siyaseti ve bürokrasiyi PKK aracılığıyla her daim dizayn etti, bu örgüt aracılığıyla toplumu istediği gibi manipüle etti. General Altay Tokat’ın bürokratları hizaya getirmek için evlerinin yakınlarında patlattığı bombaları unutmadık.

Geçtiğimiz yıllarda, devlet içine çöreklenmiş suç şebekelerin üzerine cesaretle giden bazı gözüpek savcılar, PKK-Derin Devlet ilişkisine, Silvan Saldırısı münasebetiyle el atmışlardı. PKK’nın 14 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştirdiği Silvan saldırısının soruşturulması, MİT müsteşarının ifadeye çağrılması tartışmasına dönüştürülerek akim bırakılmıştı.

Eğer Silvan saldırısı aydınlatılabilseydi, aylar sonra Roboski Katliamı olmayacak, Roboski Katliamı olmasıydı ülke demokratikleşme sürecini tamamlayabilecekti. Dolayısıyla 7 Haziran sonrasını hiç yaşamayacak ve bu kaotik günleri görmeyecekti.

Roboski Katliamı ölmek üzere olan bir örgüte hayat öpücüğü olmuştu.

Hatırlayacaksınız, Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı dönemindeki operasyonlarda, PKK’nın tam anlamıyla soluğu kesilmiş, hükümetin bölgeye yönelik doğru politikalarıyla da taban desteği bitme noktasına gelmişti.

Ancak derin bir tezgah olan Roboski Katliamı, öncelikle operasyonların durmasına ardından örgütün bölgede yeniden taban bulmasına neden oldu. Ardından Çözüm Süreci adı altında örgüte tam bir özgürlük sağlanması da onun eskisinden bile diri hale gelmesine neden oldu. Bir gizli el örgütün bitmesine müsaade etmemişti.

PKK var olduğundan beri aslında Türk siyasetine yön verme aparatından başka bir şey olmadı.

Aktütün saldırılarını, Dağlıca baskınlarını, şehit cenazelerinde siyasilerin tartaklanmalarını, geçmiş dönemlerde güvenlik bürokrasisinin terör bahanesiyle hükümeti nasıl aşağıladığını, dönemine göre falan siyasi partiyi köşeye sıkıştırmak için PKK eylemlerini arttırdıkça arttırmasını hatırlayın.

AKP, Derin Devlet tarafından devşirilmeden önce “Şehitler ölmez vatan bölünmez ulan” sloganları onlara atılırdı. Bugün AKP urbası giyenler sizi şaşırtmasın onlar bir zamanlar ellerinde sopalarla sokak sokak dolanıp hizaya girmesi gereken siyasetçileri arayan Seferberlik Tetkik Kurulu elemanlarından başkası değil. Şimdi bu hırsızların arasında tedbil-i kıyafet dolanıyorlar.

Ergenekon-AKP işbirliğinden sonra Çözüm Süreci masasına tekme vuran Erdoğan’a Derin Devlet, 7 Haziran’dan sonra iktidarı altın tepside sundu. Tabi bunu PKK sayesinde gerçekleştirdi. 1 Kasım seçimlerine giderken ülkenin kan gölüne dönüştürülmesine yardım ve yataklık eden örgüt AKP’nin çocukları olan IŞİD’le birlikte PKK’ydı. Bilhassa karanlık Ceylanpınar Saldırısını önce üstlenip sonra ‘pardon’ deyip kıvırtmaları gibi birçok örnek var. İşi bitince lazım oluncaya kadar ortalardan çekiliyor.

Ama ne zaman ihtiyaç duysa örneğin seçimlerde yeniden çıktı ve “Bu seçimleri kesinlikle AKP kazanmamalı yoksa bizi bitirir” tarzı videolar yayınlayarak onlara destek oldu.

7 Haziran sürecinden bu yana PKK, AKP’ye yarayacak tarzda davranıyor. Ancak bu örgüt hiçbir zaman AKP’nin elinde olmadı, o AKP’nin 15 Temmuz rejimini beraber kurduğu ortaklarıyla iş tutuyordu.

Bugün geldiğimiz noktada AKP, artık MHP ile yüzükleri atmak, bu ilişkiyi bitirmek istiyor. MHP’nin abileri de öyle pat diye bırakıp gidemezsin beraber kırdığımız fındıklar ne olacak diyor malum.

Öyle sanıyorum ki Derin Devlet, AKP’yi iktidara taşımak için kullandığı PKK aparatını şimdi ona karşı kullanmaya hazırlanıyor.

PKK, HDP’ye yönelik saldırı ve cinayetleri bahane ederek yine sahaya inecek, ne gerekiyorsa onu yapacak ne kadar gerekiyorsa o kadar kan dönecek. Böylece muhtemel AKP-Kürt nikahının hem önüne geçmiş olacak, hem de AKP’nin MHP ile boşanma arzusunun önüne geçecek. Ama her halükârda MHP ile anlaşmalı boşanma gerçekleşecek gibi görünmüyor.

Güvenlik, terör, ordu vs gibi konular siyasal İslamcıların bildikleri konular değildi niye girdiler ki bu alana?

Korkarım bu siyasal İslamcılar, Ergenekoncuların Cemaat’e hiç ama hiç benzemediğini çok acı tecrübeler yaşayıp anlayacaklar.

Kaynak: Tr724

Exit mobile version