Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“Kapatma Davası Herkes İçin Tarihi Bir Sınav”

“Kapatma Davası Herkes İçin Tarihi Bir Sınav”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bugün sabah raportör tavsiyesi doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı yenilenmiş ikinci iddianameyi kabul etmesiyle Ekim 2012’de kurulmuş olan HDP hakkında ilk kez kapatma davası süreci başladı.

HDP, Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) milletvekillerinin Haziran 2014’te bu partiye geçiş yapmasıyla birlikte Türkiye’de Kürt siyasi hareketi temsilcisi kimliğiyle TBMM’de ön plana çıktı. HDP-BDP’nin öncülü konumundaki Demokratik Toplum Partisi (DTP) Kasım 2007’de başlayan dava sürecinde AYM’nin 11 Aralık 2009 tarihli kararıyla kapatılmıştı. Bu kararla siyasi yasaklı olmalarına karar verildiği için DTP Eş Genel Başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürülmüştü. Bu arada BDP, DTP’nin kapatılma ihtimaline karşın 2 Mayıs 2008’de kurulmuş ve örgütlenme çalışmasını başlamıştı. DTP’nin çizgisindeki öncülü siyasi partiler, HEP, DEP, HADEP ve DEHAP da AYM kararlarıyla kapatılmıştı. Dolayısıyla HDP’nin siyasi ve hukukçu kadroları açısından Ankara kulislerinde “kapatma davası tecrübesi bulunduğu” görüşü gündemde.

HDP, bugün Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davası sürecini başlatmasıyla birlikte milletvekilleriyle birlikte Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında ilk değerlendirmeyi yaptı. Ancak bunun öncesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17 Mart’ta hazırladığı birinci iddianameyle birlikte hukuki hazırlık süreci başlatılmıştı. HDP yönetimi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuya ilişkin ısrarcı yaklaşımını değerlendirerek, partili hukukçularla birlikte davada nasıl bir savunma stratejisi izleneceği üzerine çalışma yürütüyordu.

Bugünkü HDP MYK’sında hukuki savunma ötesinde “Türkiye genelinde kapatma davasını demokrasi mücadelesi içerisindeki kritik bir halka” olarak değerlendirme kararı çıktı. Bu bakımdan HDP’nin tek başına değil tüm toplumsal muhalefet kesimleriyle ve diğer muhalefet partileriyle birlikte kapatma davasına karşı tutum alması gerektiği görüşü kabul gördü.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da, beraberinde Eş Genel Başkan Pervin Buldan, milletvekilleri ve MYK üyeleriyle birlikte yaptığı basın açıklamasında, muhalefet cephesindeki siyasi partilere yönelik mesajlar verdi. Sancar, “Herkes kendi sorumluluğunu, bu davanın amacının ne olduğunu iyice görmeli; demokrasi, özgürlük ve barış içinde bir arada yaşama konusunda samimi olan her çevre ve her parti sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bu sınav, halkın vicdanında karara bağlanacak bir sınavdır. Bu sınav tarihin önünde karara bağlanacak bir sınavdır” dedi.

HDP’nin demokratik siyaset içinde TBMM çatısı altındaki üçüncü büyük siyasi parti olduğunu belirten Sancar, “Demokratik siyaset zemininde bütün meşru haklarını kullanarak partimizi, halkımızın ve halklarımızın iradesini savunmaya devam edeceğiz, HDP’yi kapattırmayacağız! HDP’yi büyüterek yoluna devam ettirecek gücümüz vardır. İnancımız tamdır, kararlılığımız sağlamdır” vurgusunda bulundu.

AYM’nin dava süreci sonunda iktidar cephesindeki talep doğrultusunda kapatma kararı vermesiyle birlikte bunun sadece HDP’nin kapatılması olarak yorumlanamayacağını kaydeden Sancar, “AYM kendisini de kapatma kararı vermiş olacaktır. Halkın vicdanında ve dünya demokrasi kamuoyunda AYM böyle bir karar verirse kendisini de mahkum etmiş olacaktır. AYM vereceği kararla Türkiye’de demokrasinin geleceğini, Türkiye’de toplumsal barışın geleceğini de belirleyecektir. Fakat esas sorumluluk ve görev bizlere düşmektedir. Bizlere. Başta Kürt halkı olmak üzere ortak mücadele yürüten halkların temsilcilerine, Türkiye demokrasi güçlerine ve dünya demokrasi kamuoyuna görev düşmektedir” ifadesini kullandı.

“Savcısı iktidar, avukatları halk olan davayı boşa çıkaracağız”


AYM’nin bugün ikinci iddianameyi de reddetmeyerek tarihi bir fırsatı kaçırmasıyla Türkiye’nin büyük bir talihsizlik yaşadığını görüşünü aktaran Sancar, “AYM iddianameyi kökten reddetme fırsatına sahipti. Bunu yapması için de yeterince hukuki ve vicdani sebep mevcuttu. Çünkü kapatma davası aylar süren bir siyasi kampanya sonucunda açılmıştı. Başta iktidarın küçük ortağı MHP olmak üzere, iktidar ve yandaşları aylarca HDP’yi hedef gösterdiler, HDP’yi çeşitli platformlarda düşmanlaştıran açıklamalar yaptılar ve tehditler savurdular. AYM’den de bu yönde taleplerde bulundular. Kısacası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hazırladığı ilk iddianamenin arka planında bu siyasi kampanya, bu tehdit ve şantaj kampanyası yer alıyor. Bunun siyasi bir operasyon olduğunu herkes kendi gözleriyle canlı bir şekilde gördü. İlk iddianamenin nasıl çürük, boş, çöp bir metin olduğunu da hep birlikte gördük. AYM ilk iddianameyi geri çevirmekle doğru bir iş yapmıştı, şimdi bu konuda hiçbir şey değişmemişken; siyasi kampanya, tehdit, şantaj operasyonları devam ederken üstüne bir de İzmir İl Örgütümüze canice saldırı yapılmışken, AYM’nin iddianameyi kabul etmiş olmasını hukukla açıklamak mümkün değildir” diye konuştu.

İzmir’de Deniz Poyraz’ın öldürülmesiyle birlikte HDP’nin nasıl hedef alındığına ilişkin oyunu açıkça görmek gerektiğini söyleyen Sancar, “AYM’nin bu gerçeğe gözlerini kapatmış olması kendileri adına tarihi bir sorumluluk yaratmıştır. Açık bir siyasi operasyon, demokratik siyaseti tasfiye planları üstüne kanlı kirli kaos planları böyle ortadayken eğer AYM iddianameyi reddetmiş olsaydı, Türkiye toplumuna demokrasi umudu adına önemli bir mesaj vermiş olacaktı. Bunu yapmadı, bu nedenle AYM’nin demokrasi, toplumsal barış ve özgürlük adına tarihi bir fırsatı heba ettiğini söylemek zorundayız. Hukukçularımız, bizler bu davada en güçlü savunmayı yapacağız ama şunu herkes açıkça görsün ki nasıl bu davanın savcısı iktidar ise avukatları da halkın bizzat kendisidir. Bu davanın gerçek avukatı halktır, en başta Kürt halkıdır. Çünkü davanın hedefi en başta Kürt halkı ve onun iradesidir ama aynı zamanda HDP’de billurlaşan halkların ortak mücadelesidir. Aynı zamanda bu davanın hedefi Türkiye’de demokrasi umudunu yok etmektir, özgürlük özlemini boğmaktır, barış hayallerini bütünüyle gömmektir. İşte tam da bu yüzden diyoruz ki, bu davayı en başta Kürt halkı savunacaktır ama Türkiye halklarının ortak mücadelesiyle bunu bütünleştirecektir ve Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerini de yanına alarak bu davayı boşa çıkaracaktır. Bu davayı boşa çıkaracağız, kararlılığımız tamdır” tepkisini dile getirdi.

Exit mobile version