Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gizli tanıklar ülkesi ve Peker’in itirafları

Gizli tanıklar ülkesi ve Peker’in itirafları


YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK

Önceki yazıda, mevcut rejimin yargı sisteminin nasıl işlediğini, yargının yeni üçlü sacayağının ihbarcılık, itirafçılık ve gizli tanıklık üzerine kurulduğunu son günlerin sosyal medya fenomeni Sedat Peker’in konumundan hareketle anlatmaya çalışmıştım. Siyasi iktidarın, hedef kişilere-gruplara yönelik cadı avında “muhbirlik” ve “itirafçılık” mekanizmasını nasıl kullandığını, bu noktada Peker’den beklentilerinin neler olduğunu, olabileceğini ve hatta Peker’in nasıl bir yaklaşım sergileyebileceğini ironik bir şekilde kaleme almıştım. Bugünkü yazının konusu ise yargı sistemin üçüncü ayağı: Gizli tanıklık mekanizması. Muhbirlik ya da itirafçılık tekliflerini muhtemelen elinin tersiyle itecek Peker için geriye kalan son alternatif, gizli tanıklık uygulaması.

Gizli tanıklık müessesesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile düzenlendi ve 2008 yılındaki 5726 sayılı Tanık Koruma Yasasıyla da korunmaya ilişkin tedbirler belirlenerek hayatımıza girmiş oldu. Etkin pişmanlık düzenlemesinden farkı tanık bilgilerinin gizli tutulması. 15 Temmuz kumpası sonrası yaşanan hengamede gizli tanıklık uygulaması da asıl amacından saptırılarak bir nevi maymuncuk görevi görerek siyasi iktidarın önemli enstrümanlarından birine dönüştü. Maddi delil olmayan ancak ceza verilmek istenen her dava için “mesleği gizli tanık olan potansiyel kişiler” listesinden birisine, birilerine görev verildi, daha kullanışlı olanlar birbiriyle alakasız davalarda rol aldılar. Ne söylemesi gerektiği ya da nasıl tanıklık yapması gerektiği önceden belirlenen bu kişiler devletin üzerine çöreklenen kriminal çetenin suçlarının ortağı gibi hareket ederek cezalandırma aracı olarak kullanıldı.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Siyasi iktidarın yargı mekanizmasını baskı altına alması gizli tanık uygulamasının ne denli kötüye kullanılabileceğini de göstermişti. Hedef seçilen bireylerden-gruplardan haklarında maddi delil bulunamayanlar bu uygulamanın konusu oldu. Gizli tanıkların anlatımları cezalandırma delili olarak kullanıldı, insanların hayatları karartıldı ve davalar iktidarın istekleri/beklentileri çerçevesinde neticelendirildi. Ama tüm bu gelişmeler olurken bu uygulamanın ne türden garabet bir sisteme dönüştüğü tartışılamadı.

Günümüzde gizli tanık sayısı, soruşturmalarda, yargılamalarda gizli tanık kullanılması iftiharla anlatılır oldu. “En çok gizli tanık Çorum’dan” manşetleriyle 473 kişinin tutuklandığı Çorum’da 85 kişinin gizli tanık olduğunu başsavcı büyük bir iftiharla anlatıyor. Gizli tanık ifadelerindeki absürtlükler ise tam bir müzelik. Bu ifadeler yakında sergilenmeye başlandığında hukuksuzluğun, ahlaksızlığın, vicdansızlığın boyutları daha net görülebilecek.

Alzheimer hastası olan 81 yaşındaki Yusuf Bekmezci hakkında İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi gizli tanık ifadesiyle 17 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Gizli tanık ifadesinde, “Cemaatin amacının dünyayı ele geçirmek olduğunu, Erdoğan’ın attan düştüğü gün, o ata çeşitli ilaçlar verildiğini, amacın Erdoğan’ı attan düşürüp boynunun kırılması” olduğunu söyledi. Adanalı dolandırıcı olarak nam salan Barış Terkeşli Ankara, İstanbul, Adana’da çeşitli davalarda gizli tanık olarak ifade verdi. Peker’in gündem yaptığı MİT Tırları hadisesinde ifade vererek görevini yapan kamu görevlilerinin tutuklanmasını ve ceza almasını sağlayan gizli tanık da çeşitli davalarda ifade vermesiyle meşhur. Amerikalı Rahip Brunson davasının gizli tanıkları ise iki ülke arasında kriz çıkmasına neden olmalarıyla meşhur oldular.

Adı gizli tanık olsa da gizli tanıkların tamamının isimleri dosyalarda açık olarak yargılananlar tarafından biliniyor. Hukuk işlemeye başladığında gizli tanıkların sanık olması ve mağdur ettiği kişiler nedeniyle cezalandırılmaları da kaçınılmaz.

“Kendisini uluslararası komplonun merkezine koyarak bulup getirileceği” açıklaması yapan Erdoğan’a karşı Peker “beni bulup getirmek gerçekleri değiştirecek mi?” diye soruyor. Aslında gerçeğin değişmeyeceğini, ama bu şekilde geri dönerse hakikatlerin üzerinin örtüleceğini Peker çok iyi biliyor. Kartların yeniden dağıtıldığını, 15 Temmuz kumpasıyla ilgili kimin ne kadar bilgiye sahipse o kadar tehlikede olduğunu, dolayısıyla suç ortaklarının diğerlerine karşı davranış biçimlerinde akla gelmeyecek yöntemlere başvurabileceklerini de biliyor. Son donem hakikatlerinin üzerini açma ihtimali olanlardan korkulduğunu ama doğruyu söyleyenlerin korkmaması gerektiğini de biliyor.

15 Temmuz kumpasıyla birlikte iyice yerine oturan sistemin kurgusu muhbirlik, itirafçılık ve gizli tanıklık seçeneklerini öne çıkarıyor. Peker, zekâsının, kamerasının ve tripodunun yanına tatilden geri çağırdığı aklını da koyunca, tüm bu alternatifleri elinin tersiyle itip siyasi iktidarın suçlarını ortaya dökebilir, yapılan haksızlıkları deşifre edebilir, bin bir hile ve tuzakla dolu cadı avının bazı köşe taşlarını yerinden oynatabilir. Bunu yaptığı zaman muhbir, itirafçı ya da gizli tanık olmak yerine Gizli Tanıklar Ülkesinde “korkunun öldüreceğini, şüphenin yaşatacağını, cesaretin de başarıya götüreceğini” ispatlama şansı bulabilir. Bu davranışıyla Türk yargı sistemine kendi içtihadını eklemekle kalmaz, dahası muhtemelen kahraman da olabilir. Bekleyip göreceğiz…

Kaynak: Tr724

Exit mobile version