YORUM | M. NEDİM HAZAR
Zalim bir efendisi vardır Epiktetos’un.
Hiçbir gerekçe olmadan kölelerin huzurunu kaçırmaktan, işkence etmekten haz alan bir sahip… Bir gün tozun toprağın içine yatırır Epiktetos’u ve bacaklarını mengene gibi büyük kalaslarla kıskaca alıp burmaya başlar. İstediği tepki vermesidir ama pek oralı olmamaktadır Epiktetos. İşkence kemiklerini artık dayanılmaz kadar baskı altına aldığı anda şöyle der: “Zorlama, kıracaksın!” Ve çok kısa bir süre sonra bacak kemiğinin kırılma sesiyle yankılanır ortalık. İşkenceciler de dahil olmak üzere herkes bacağı kırılan Epiktetos’a bakmaktadır.
Şöyle der filozof: “Ben demiştim!”
İsmi cismi bilinmeyen bir filozoftur aslında Epiktetos. Adı bilinmediği için ‘köle’ anlamına gelen Epiktetos adıyla meşhurdur. Ahlak ve erdem üzerine yaptığı sohbetler sonradan öğrencileri tarafından kitap şekline dönüştürülür ve günümüze kadar gelmiştir yaklaşık 2 bin yıl önce yaşayan bu büyük insanın. “Başkalarına ait bir şeye göz koyup haset ediyorsanız, unutmayınız ki elinizdekini de yitiriyorsunuz demektir,” cümlesi ona aittir mesela. Keza, “Ben sana zarar verebilirim, tekme atabilirim, dersen bil ki insana değil, eşek ve ata uygun özelliklerle övünüyorsun,” sözü de onundur.
Ömrü esaret altında, işkencelerle geçmiş, hastalıklı ve sakat hayat sürmüştür bir ömür. En az özgürlük kadar, ahlak ve sağduyuya âşık biridir Anadolulu bu garip adam. Şu cümlesi meşhurdur: “Ben esir, sakat, fakir, sefilim; fakat bir Allah âşığıyım!” Bütün nasihatlerinde makamın, gücün geçiciliğinden dem vurur ve sürekli ölümü hatırlatır. Ve insanın önce kendisine bakması gerektiğini ısrarla vurgular.
Bugünlerde hangi mecraya yönelsek bir linç, aşağılama, düşmanlaştırma ve karşılıklı bağrışmaları izledikçe aklıma onun, “Cahillerin huzurunda derin ve mühim meseleler açılırsa sükûtu muhafaza et. Zira henüz hazmetmediğini ifade etmekte büyük tehlike vardır. Senin bir şey bilmediğini iddia etseler de öfkelenme. Çünkü koyunlar ne kadar yem yemiş olduklarını gidip çobanlarına rapor etmezler. Fakat iyice hazmettikten sonra süt ve yün hâline getirirler,” cümleleri gelir.
Maddi hiçbir şeye sahip değildir bu büyük insan. Üzerindekinden başka varlığı yoktur ama bu bile rahatsız eder efendi ve muktedirleri. Fikirlerini tehlikeli bulurlar ve olmadık işkencelerden geçirirler ömür boyunca. Zulüm bu hasta ve sakat kölenin kaderi olmuştur adeta. Buna rağmen, alçakgönüllülükten, tevazudan, ahlakın yüceliğinden asla taviz vermez ve öğrencilerine hep bunları öğütler. İş bu nedenle, ona zulmedenleri hatırlamayız bile ama Epiktetos’un her cümlesi binlerce yılı aşarak günümüze kadar ulaşır.
Epiktetos derin ve vakur bir ahlaki anlayışa sahip olduğu için, “Hırsızlık kötü değildir, kötü olan yakalanmaktır” şeklinde özetlenebilecek Epiküryen anlayışa da karşı çıkar ve sert eleştiriler yöneltir. Olaylar karşısında öfkelenmeyi ve sızlanmayı ahlaki bulmaz bu yüzden. Adanmışlık onun hayat felsefesidir. Şöyle der: “Senin bardağını kırdıkları vakit de, komşunun bardağı kırıldığı kadar sakin olmalısın!”
Özellikle bugünlerde olup bitenleri öngörüp vaktiyle uyaranlar bir şekilde düşman ilan edilirken en çok akla gelen cümle değil midir: “Ben demiştim!”
Akan kanı, düşmanlıkları, kutuplara ayrışmayı öngörenlerin hain durumuna düşürüldüğü bu zamanın Epiktetos’larına, yine onun cümleleriyle müjdelemek lazım: “Yarınlar, düşlerinin güzelliğine inananlarındır!”
Kaynak: Tr724