YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın Venezüella’ya gidiş sebebiyle ilgili söylediği şeylerin bir bir yalan çıkması, Sedat Peker’in onunla ilgili anlattıklarının doğruluyor. Öyle anlaşılıyor ki bir başbakanın oğlu, dünyanın en aşağılık işlerinden biriyle ilişkili ve uyuşturucu trafiğini yönetiyor. Bunu artık biz bile biliyorsak demek ki dünyanın bütün gizli servisleri de konudan haberdar. Dünyanın haberdar olduğu bir meseleyi babasının, Recep T. Erdoğan’ın ve AKP’nin diğer yöneticilerinin bilmeme ihtimali olabilir mi?
Hepimiz de biliyoruz ki Sedat Peker, yakın zamana kadar iktidarın, kirli politikalarının bizzat içinde ve onun sahadaki en önemli uygulayıcılarından biriydi. Beraber hareket ettiği insanlar tarafından kaleminin kırıldığını anlamasından sonra konuşmaya başladı, konuşmak onun tek çaresiydi.
O da biliyordu ki Recep T. Erdoğan beraber yol aldığı herkese bunu yapmıştı. Reis beraber yol almayı sever ancak sır biriktirmeyi hiç sevmezdi.
Şu birkaç haftada normal bir ülkede yeri yerinden oynatması gereken şeyleri bizzat olayların içinde olan biri olarak anlattı. El Nusra’ya nasıl silah taşıdıklarından bahsetti, işadamlarının mallarına nasıl çöküldüğünü anlattı. Devlet yetkisini kullananların fail olduğu cinayetleri isimler vererek anlattı; yönetici kadronun ve yakınlarının uyuşturucu ticaretini nasıl yönettiğinden bahsetti vs.
Hükümetin karıştığı uyuşturucu ticareti, terör örgütlerine silah temin etme, petrol ve silah kaçakçılığı konuları çarşaf çarşaf ortaya saçılmışken hükümet uluslararası kriminalin dibine vurmuşken, hükümet yurt dışında 30’lu yaşlarda bir öğretmeni kaçırıp Türkiye’ye getiriyor. Kenya’da öğretmenlik yapan toplasan çıkarsan bir öğretmeni kaçırıyor ve AKP Genel Başkanı da bir müjde olarak veriyor; Türkiye’nin sadece havuz değil muhalif görünen diğer embedded medyası da bu hadiseyi ballandıra ballandıra anlatıyor.
Sonra 26 senedir Kırgızistan’da yaşayan, oranın vatandaşı olmuş bir eğitimci kaçırılıyor. Bütün Kırgızistan’ın ayağa kalkmış olmasını umursamadan, iki ülke ilişkilerinin ağır darbeler almasına aldırış etmeden, MİT’in dünyada rezil olmasını önemsemeden böyle bir şeye girişmeyi ben akılla izah edemiyorum. Yani bu olayların akılla, izanla, mantıkla izah edilir bir tarafı yok.
Uyuşturucu ticareti, terör örgütlerine silah temini, kaçak petrol ticaretiyle ilgili iddialar ortaya saçılmış, bir devletten çok mafya görüntüsü veriyor ve bu görüntüye uygun bir şekilde de Kenya’dan, Kırgızistan’dan mafyatik yöntemlerle ‘öğretmen’ kaçırıyorsunuz.
Bu kadar rezil kepaze olmaya, dünyada mafya devlet gibi görünmeye değer mi bu yaptığınız? En ortalama zeka bile buna değmeyeceğini bilir.
Yani bir iktidar aklını bu kadar mı peynir ekmekle yer? Recep T. Erdoğan’ın öğretmen kaçırmayı müjde olarak açıklaması, emrin bizzat kendisi tarafından verildiğini de gösteriyor.
Batı ile arayı yeniden bulmaya çabalayan, bir şekilde ilişkileri tamir etmek isteyen bir adamın göstere göstere böyle şeyler yapmasını yine söyleyeyim akılla da kin ile de açıklayamıyorum.
Kendisini iktidarda tutan şer şebekesine bakın ben onlarla bütün dünyada uğraşmaya devam ediyorum mu demek istiyor? Eğer bu da değilse, bu durum rasyonel dünya gerçekleriyle açıklanır bir şey değil.
O zaman aklıma mistik bazı cevaplar geliyor.
Kaynak: Tr724