Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Karakas’tan İzmir’e yol gider!

Karakas’tan İzmir’e yol gider!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Patron, balıkların suda nasıl yaşadığını anlamıyorum.
Kuru topraklardaki erkekler gibi: Büyükler küçükleri yer.
William Shakespeare, Perikles, Tire Prensi

Ne güzel türkümüzdür o:
“Karakaş gözlerin elmas
Bu güzellik sende de kalmaz!”

Hakikaten güzellik de, güzel günler de daim olmuyor. Karakaş’ta da, Karakas’ta da…

Karakas, yani Venezüella’nın başkenti. Kim derdi ki ülkedeki siyasal İslam faşizminin sonunu hazırlayan kent ve ülke olacak?

Başlayalım…

Sedat Peker videoları, ülkede en güçlü muhalefetten daha etkin bir işlev görmeye başladı ve her ne kadar kendince ölçülü ve dikkatli olsa da saray iktidarını temellerinden sarsmaya başladı.

Sarsıyor, diyoruz ve şuradan anlıyoruz:

Sedat Peker hemen her kaydında “Tayyip Abi” diyerek Saray’daki şahsı özenle ayırıyor gibi görülse de, bütün yollarının ona ve ailesine çıktığının herkes farkında. Aslında, bir süre önce şahsının ve tüm AKP’lilerin dediği çıkıyor: Tayyip Erdoğan düşerse siyasal İslam düşer!

Öte yandan muazzam bir suçluluk paniği de gözleniyor. İktidar cenahından hemen hiç kimse İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu alenen savunmazken ve Erdoğan adı filan geçmediği halde sosyal medyada var güçleriyle “Seninleyiz Erdoğan” haykırışları çınlıyor!

İyi de neden “Seninleyiz Soylu” demiyorsunuz ki?

Bu girizgahtan sonra vaktiyle Maduro ve bizim Mağduro ile ilgili kafa yormuş biri olarak bu kez de kokain güzergahı ve Binali Bey’in mahdumu Erkam Yıldırım dolayısıyla bu ülke ile olan ilişkilerimize yoğunlaşmak istedim. Şurada eski bir yazı var, benim olmasa da fikirlerimle benzerdir.

İsterseniz önce Venezüella’nın Covid-19 ile mücadelesi ve rakamlara dair bir gezinti yapalım.

Her kapalı toplumda olduğu gibi Maduro’nun diktası altında inleyen Venezüella’da da Covid-19 rakamlarıyla uzun süre oynandı. Bir kere ülkede bu virüsten dolayı ölenler olana kadar hastalık reddedildi. Enteresandır tıpkı bizdeki gibi Venezüella’nın sağlık bakanı da işin başında bu hastalığa karşı dünyanın en iyi mücadele eden ülkesi olduklarını iddia etmişti. Vaka yoksa, teste de gerek yoktu zaten!

Bu ülkenin bildirdiği ilk vaka tarihi 2020 yılının Mart ayının 13’ü. İki kişinin virüsü kaptığı bildiriliyordu Dünya Sağlık Örgütü’ne. ve uzun süre dünyanın en düşük vaka seyri yaşanıyor Venezüella’da.

Genel seyir tablosu şöyle:

Venezüella: 223 bin toplam vaka. Toplam 2 bin 500 ölü.

Türkiye: 5 milyon 186 bin toplam vaka. Toplam 47 bin ölü…

Görüldüğü üzere Venezüella karşısında karşılaştırılamayacak kadar perişan bir tablomuz var.

Peker 7. videosunda kokain ticaretinde eski başbakanlardan Binali Yıldırım’ın oğlunun aktif olarak iş yaptığını söylemesiyle Yıldırım şöyle bir açıklama yaptı:

Açıklamayı izleyemeyecekler için yazayım:

“Bu kesinlikle iftiradır, yalandır, şiddetle reddediyorum… Oğlum Venezüella’ya gitmiştir. Beraberinde de Covid ile mücadele amacıyla, orada ihtiyaç sahiplerine test kiti, maske gibi bir takım malzemeler götürüp dağıtmıştır. Ziyaret amacı da bundan ibarettir…”

Binali Bey, açıklamasında Sedat Peker’in kendilerine çamur attığını söylüyor ama bu kadar siyasetçi varken neden kendisinin hedef seçildiğini nedense açıklamıyor.

Ancak burada bir kabulden bahsedebiliriz. Oğlu Erkam Yıldırım’ın, Peker’in dediği gibi Ocak-Şubat 2021’de değil, Aralık 2020’de gittiğini söylüyor baba Yıldırım.

Bu açıklamaya göre Erkam Yıldırım’ın hayatı boyunca tüm dünyaya yardım yapan bir hayırsever olduğunu düşünebiliriz ama elbette başka örnek yok. Hatta bu seyahatin de yardım ile ilgili olduğuna dair en ufak bir haber, paylaşım ya da ipucu bile yok.

Evet, Türkiye Venezüella’ya yardım yapmıştır, ancak bahsi geçen tarihten aylar önce Temmuz 2020’de 15 ton yardım yollamış. Ve ala-yı vala ile her yerde duyurmuşlar bu yardımları.

Anadolu Ajansı kocaman haber geçmiş, bunu İspanyolca da yaptıktan sonra yetinmemiş bir de ülkenin Karakas büyükelçisi gururla bu yardımları açıklamış.

Anadolu Ajansı yardım haberinde yardımın Covid 19 ile ilgili olduğunu söylese de, yardım paketinin içeriği birazcık farklı. Evet 15 tonluk yardımın içinde bir miktar maske ve biraz test kiti var ama çocuk bezinden mamasına, yanık kreminden mamaya kadar epey geniş bir malzeme türü var.

Mesela CNN Türk haberi şöyle veriyor:

Görüldüğü üzere haberde ne test kiti, maske ne de Erkam Yıldırım var. Zaten malzeme paletleri Ankara askeri havaalanından askeri uçakla gönderiliyor.

Bu arada enteresan bir açıklama da AKP İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’dan geldi. Bayram’a göre Erkam Yıldırım oraya giden resmi heyetin içinde değildi ve “kendi imkanlarıyla” gelmişti. Üstelik geliş sebebi de birazcık farklıydı: “Filistin Camisi’nin yapım süreci vardı. Oraya destek olundu. Maarif Vakfı’nın okulunun resmidir, o. Hayırsever iş adamı olarak müteşekkir olduk.”

AKP milletvekili “Denk geldik” diyordu Erkam Yıldırım’ın Venezüella ziyaretinde!

Evet, bir camii meselesi var. Ancak bu tarihten yaklaşık 4 yıl önce. Maduro rakiplerini ezdikten sonra Erdoğan ile yaptığı görüşmede Erdoğan çok yakında Karakas’a bir camii yapılacağını söylemiş. Lakin bunda muazzam bir belirsizlik var. Camii nereye, nasıl yapılmış, 4 yıl içinde bir adım atılmış mı belli değil!

Kaldı ki 30 milyonluk ülkede en fazla 200 bin Müslüman bulunurken, bunların içindeki Müslüman Türk sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. “Buraya neden camii inşa ediliyor?” sorusunun da mantıklı bir cevabı yok!

Venezüella sanırım bütün dünyada Covid-19 konusunda en az yardıma muhtaç olan ülke. İsterseniz bir bakışta bu ülkenin Covid 19 rakamlarına göz atalım:

İsterseniz bu rakamlara bir de iki ülkenin dünya haritasındaki yerlerini koyarak bakalım:

Günlük ortalama vaka sayısı 30 bini aşan bir ülke, vaka sayısı 300 olan ve 10 bin km uzaktaki bir ülkeye yardım yolluyor. Müthiş bir hümanizm görüntüsü!

Bu arada bir parantez de Süleyman Soylu’nun TRT’de yaptığı kokain yakalanmasıyla ilgili açıklamaya açmak gerekiyor.

Malum olduğu üzere geçtiğimiz Haziran ayında Kolombiya’da piyasa değeri 300 milyon dolara yakın büyük bir kokain ele geçirme operasyonu yapıldı ve uyuşturucunun varacağı noktanın Türkiye olduğu açıklandı.

Soylu, TRT’de bu olayı soruşturmak için oraya gönderilecek heyetin Covid dolayısıyla gidemediğini açıklamıştı. Oysa aynı zamanda şöyle bir haber de vardı:

Ne enteresandır, bizim heyetin gitmesi ile Venezüella seçimlerinin yapılacağı tarihin çakışmasından tam bir ay önce tekrar başlamıştı seferler. İçişleri bakanlığının uyuşturucu araştırma ekibi gidemiyordu ama hayırsever Erkam Yıldırım kayıt dışı, diğer ekibimiz ise seçim gözlemcisi olarak rahatlıkla uçuyordu Venezüella’ya!

Takvimler 6 Aralık 2020’yi gösterdiğinde Venezüella tarihi bir seçime girdi. Muhalefetin boykotuyla seçim, ülke tarihinin en düşük katılımıyla yapıldı. Genel katılım yüzde 30’u ancak buluyordu ve seçimlerden hemen bir gün sonra Maduro bu oyların yüzde 68’ini aldığını açıklayarak galibiyetini ilan etti.

Enteresandır YSK’dan bir heyetimiz de o esnada Venezüella’da bulunuyordu.

İşte tesadüfe bakın ki, Erkam Yıldırım, tam da bu seçimin hemen ertesi gün oradaydı ve yeni seçilen bürokrat ve siyasetçilerle bir dizi görüşmeler yapıyordu. Elbette tamamı kayıt dışı olarak. Bununla beraber, Saray’ın Türk okullarına çökmek için kurduğu ve akıl almaz bütçelerle inadına faaliyet gösteren Maarif Vakfı da resmi gelen heyetle birlikte birkaç resmi ziyaret gerçekleştirdi. Bunların bazılarında Erkam Yıldırım’ı görmek mümkündü.

Karakas’taki Türk okulu ise el konulduktan sonra muazzam talep görmüştü! Okulda 5’i Türkiye’den götürülme toplam 6 öğrenci vardı! Öğretmen, yönetici ve diğer personel sayısı öğrenci sayısının 5-6 katıydı!

Öte yandan heyetin ziyaret faaliyetlerinin hiçbir anında cami açılışı, temel atma töreni ya da ziyareti yoktu.

Heyet elbette Maduro’nun konuğu da olup bizzat Saray’ın selamını da iletti. Bu arada odada Erkam Yıldırım’ın olup olmadığını bilmiyoruz.

Ancak bildiğimiz şu var, gerçekten de Maduro’nun bu zaferinden sonra Latin Amerika ülkelerinden Türkiye’ye gelen gemilerde muazzam bir artış söz konusu. Mesela şurada sadece bir tek şirketin 335 milyon Avro’ya 10 tane yeni liman aldığı yazılı. Bu iş İspanyolcamı geliştirecek gibi…

Meksikalı gazeteci Ana Lilia Perez’in enteresan kitabının adı şöyle: “Kokain Denizleri: Uyuşturucu Kaçakçılığının Deniz Yolları”

Meksikalı gazeteci Ana Lilia Perez’in 2014 yılında yayınlanan “Kokain Denizleri: Uyuşturucu Kaçakçılığının Deniz Yolları” (Mares de cocaína: Las rutas náuticas del narcotráfico) isimli kitabının 167. sayfasında 2008 yılında Türkiye’nin uyuşturucu ve silah ticaretinde dağıtım odağı olduğu yazılıyor. Perez, Türkiye’den Karadağ, Bosna, Sırbistan, Pakistan, İran ve Arnavutluk arasında uyuşturucu yolu kurulduğunu ele alıyor.

Gazeteci Perez’in 2014 yılında artık oturmuş hale gelen mafya-ticaret ilişkisiyle deniz ağında Hamburg-İstanbul limanlarına dikkat çekiyor ve özellikle gıda taşımacılığında kokain ticaretinin sıklıkla yapıldığını söylüyor. (sf. 154).

Kitabın 246. sayfasında ise şu çarpıcı bilgi var:

“Latin Amerika ülkelerinden her yıl 25 binden fazla yük ve askeri gemi (çok ilginç) uyuşturucuyla yüklü olarak Türkiye, Bulgaristan, İtalya veya Balkan ülkelerine taşımacılık yapıyor. Bu uyuşturucular genelikle Orta Doğu ülkelerine sevk ediliyor.”

Bu hayır hasenat işlerine niye bulaştım bilmem ama kurcalamaya devam edeceğim gibi.


Kaynak: Tr724

Exit mobile version