Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İtalyan futbolu, Ronaldo ve Mourinho ile maziyi arıyor

İtalyan futbolu, Ronaldo ve Mourinho ile maziyi arıyor


HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

Avrupa futbolunun kalbi 1980’li yıllarda İtalya Serie A’da atıyordu. Zenginlerin futbolu yatırım aracı olarak gördüğü ilk ülke olmanın avantajını yaşadı Serie A. Henüz Bosman Kanunu’nun devrede olmadığı, yabancı kontenjanının 3 oyuncuyla sınırlı olduğu o yıllarda yıldız oyuncuların buluşma adresi İtalya’ydı. Yıldızların varlığıyla Serie A ekipleri Avrupa’da fırtına gibi esti. Devran dönüp Serie A cazibesini kaybedince ilginin ibresi önce İspanya La Liga’ya sonrasında İngiltere Premier Lig’e döndü. Önceki yıl Juventus’un Cristiano Ronaldo’yu kadrosuna katması, İtalyan futbolu için küllerinden doğuşun sembolüydü. Bu sezon nefes kesen bir zirve yarışı yaşandı. Şimdi Jose Mourinho’nun da Roma teknik direktörlüğüne getirilmesiyle, gelecek sezon Serie A futbolseverlerin ilgisini daha çok çekecek.

İNGİLİZLERİN YOKLUĞUNDA

1980’lerin ortasından itibaren Avrupa futbolunun kalbi Serie A’da atıyordu. Avrupa’nın kalburüstü yıldızları top koşturmak için Çizme’nin yolunu tutuyor, Brezilyalı ve Arjantinlilerin de tercihi Serie A takımları oluyordu. Yıldız oyuncular sayesinde İtalya futbolu âdeta altın günlerini yaşıyordu. Hücum futbolunun en güzel örnekleri sunuluyor, klasik İtalyan futbolunun defans anlayışı rafa kaldırılıyordu. 1985’te Juventus ile Liverpool arasında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde çıkan olaylarda 37 kişi hayatını kaybedince, UEFA, holiganizmin esiri olan İngiliz kulüplerinin Avrupa kupalarına katılmalarına 5 yıl yasak getirdi. Bu, İtalya için altın bir fırsat oldu.

Juventus, İnter, Parma ve Milan gibi kulüpler yıldız akınına uğrarken futbolun efsanesi Maradona’nın Napoli’yi tercih etmesi bir başka dönüm noktası oldu. Maradona, âdeta tek başına Napoli’yi şampiyonluğa taşırken UEFA Kupası’yla da başarısını taçlandırdı. 1990’ların başında sahneye Milan efsanesi çıktı. Yabancı sayısının 3’le sınırlı olduğu o yıllarda Hollandalı Gullit, Van Basten ve Frank Rijkaard, Milan’a altın yıllarını yaşattı. Avrupa’nın bir numaralı kupası 5 yılda 3 kez İtalyanların elinde yükseldi.

EKONOMİK KRİZLER

Futbolun popülaritesine kapılan zengin İtalyanlar kulüpleri satın alırken, kısa süre sonra ‘ben bilirim’ anlayışına kapılıp sahaya müdahale edince Serie A kan kaybetmeye başladı. İtalya Ligi’nde artık bir yorgunluk başlamıştı. Statlar eskiyor, zenginler para akıtmanın faturasını ekonomik krizlerle ödüyordu. Ülkenin önde gelen kulüpleri Parma, Napoli, Fiorentina ve Roma iflasın eşiğine geliyordu. Mali sıkıntılar yıldız oyuncuların lig tercihini de etkiliyordu. Yaşananlar futbolun cazibe merkezinin adres değişikliğine yol açıyordu.

Yıldız oyuncuların kaçmasıyla İtalyan ekipleri Avrupa’da kayıpları oynamaya başladı. Milenyumdan sonra İtalyan ekipleri sadece 3 kez Şampiyonlar Ligi kupasını müzesine taşıyabildi. 2003 ve 2007’de Milan, 2010’da ise Inter kupayı kazandı. Juventus ise finale kadar gelip, kaybeden ekip oldu. Real Madrid ve Barcelona ile İspanyollar Şampiyonlar Ligi üzerinde hegemonya kurarken, Sevilla ve Atletico Madrid’le UEFA Avrupa Ligi’ni domine etti. İngiltere Premier Lig ise Manchester United, Arsenal, Chelsea, Manchester City ile Avrupa arenasında sözünü dinletmeye başladı.

ŞİKE SKANDALLARI

Serie A’nın imajını sadece oyuncu kalitesi bozmadı. Patlak veren şike skandalları da yıldız oyuncuların kaçışını hızlandırdı. 2006’da patlak veren skandal Juventus’u sadece ligden düşürmekle kalmadı. Takımın önemli yıldızları gemiyi terk etti. Zlatan İbrahimovic, Lilian Thuram, Patrick Vieira, Fabio Cannavaro ve Emerson batan gemiden atlayan isimler oldular. Şike skandalı sadece Juventus’u vurmamış, Milan, Fiorentina ve Lazio da ceza kesilen kulüplerden olmuştu.

Juventus’un 2018’de Cristiano Ronaldo’yu kadrosuna katmasıyla dürbünler yeniden Serie A’ya çevrildi. Messi ile birlikte yaşayan efsane olan CR7’nin gelişi sıra dışı bir gelişmeydi. CR7 efekti kısa sürede kendini gösterdi. Juventus maçlarının seyredilme oranlarını arttı. Tabi kulübün geliri de artışa geçti. Juventus hisseleri Portekizli yıldızın gelmesiyle yüzde 35 değer kazandı.

11 YIL SONRA MOURİNHO DA GELDİ

2008-10 arasında Inter’i çalıştıran Jose Mourinho’nun, 11 yıl sonra yeniden Çizme’ye dönmesi Serie A’nın imajına olumlu katkı sağlayacak. 58 yaşındaki teknik adam, Çizme’de geçirdiği iki yılda iki Serie A şampiyonluğu, bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, bir İtalya Kupası ve bir İtalya Süper Kupası kazanmıştı. 2013-14 sezonundan bu yana Premier Lig’de görev yapan ve Chelsea, Manchester United, Tottenham gibi takımları çalıştıran Mourinho, kariyerindeki son kupayı 2016-17 sezonunda Manchester United ile UEFA Avrupa Ligi’nde kazanmıştı. Jose Mourinho son yıllarda eski başarılı döneminin çok uzağında bulunmasına rağmen, karizması, polemikleri ve sıra dışı olmasıyla hem Roma’ya hem de Serie A’ya renk ve heyecan katacaktır.

Serie A açısından bir başka sevindiren gelişme Juventus’un 9 yıllık hâkimiyetinin yıkılması oldu. Şampiyonluğun tek takımın tekelinde olması heyecan paritesini düşürüyordu. Inter’in şampiyonluğu bir anlamda önümüzdeki yıl daha çok takımın şampiyonluk hayali kurmasının yolunu açtı. 3 yıl öncesine kadar ligin orta halli ekiplerinden olan Atalanta’nın zirveye oynaması, Napoli’nin üst sıraları zorlayan takım olması, Milan’ın uzun bir aradan sonra zirve yarışına dahil olması Serie A’nın cazibesini arttıran diğer etkenler oldu. Birkaç çiçekle bahar elbette gelmez. Ancak her bahar bir çiçekle başlar. Serie A’nın Premier Lig ve La Liga’yı geride bırakması beklenmiyor. Ancak kalite düşüşünü durdurması bile Serie A adına bir kazanım olacaktır. Şurası kesin, önümüzdeki sezon Serie A daha heyecanlı ve kaliteli bir şampiyonluk yarışına sahne olacak.

Kaynak: Tr724

Exit mobile version