Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

“Bu saatten sonra değil Reis, kim gelse bu memleketi artık toparlayamaz”

"Bu saatten sonra değil Reis, kim gelse bu memleketi artık toparlayamaz"



Ekranda “mıy mıy mıy” konuşan Emre Kongar’ı izliyorum. Efenim Ramazan bayramı 12 Eylül sonrasında Türk insanının diline yerleştirilmiş, aslında Türkler Şeker Bayramı derlermiş…

Kentsoylu müstemleke aydını tavrı bilmez elbette Anadolu’yu…

Bu ülkenin taşrasının da taşrasında yetiştim.

Hayatımda Şeker Bayramı kelimesini duymadım.

Emre Kongar gibi ömrünü büyük kentin göbeğinde steril bir ortamda geçiren söz sahiplerinin belki inanarak savunduğu bir iddia olabilir bu. Zaten Konda’dan Bekir Ağırdır yaptığı araştırma ile bu gerçeği perçinledi. Konda’nın araştırmasına göre, milletimizin yüzde 80’i Ramazan Bayramı, yüzde 14’ü şeker bayramı ve yüzde 6’sı da şükür bayramı demeyi tercih ediyormuş.

Yine oruç tutuyorum diyenlerin oranı yüzde 47 imiş. Hâlbuki 12 sene önce bu rakam yüzde 62 imiş.

Türkiye uzun süredir bir başka sanal gerçekliğin esiri olmuş durumda.

Bir yanda ülkeyi bambaşka bir rejime dönüştüren Saray iktidarı, diğer yandan demokratik bir ülkede muhalefet yapıyormuş gibi yaşayan muhalefet.

Oysa zarların hileli olduğunu onlar da biliyor.

Kendilerinin hiçbir kıymet-i harbiyesinin olmadığının, hatta Meclis’in bile artık bir anlam ifade etmediğinin ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlar farkında.

Daha yeni uyananlar var. Örneğin bugünkü iktidarın ateşine en büyük odun taşıyanlardan Osman Can…

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi denilen şeyin anayasal olmadığını filan açıklamış.

Ülke demokrasi varmış gibi davrananların ortak yaşadığı bir yalana teslim.

Memlekette her şey sakat, her şey gerçekten savrulmuş durumda.

Rakamlar sahte, insanlar sahte, makamlar sahte.

Tek gerçek, bütün ülkenin kaderinin bir kişinin iki dudağı arasına kalmış olması.

Bu sebeple mafya babaları bile “Tayyip abiye ulaşamadım” diyerek başlamış video çekmeye.

Ve Ramazan Bayramı’nda herkes nefesini tutmuş bir mafya babasının açıklamalarını dinliyor.

Şeker Bayramı diyenlerin Emre Kongar dahil oranı yüzde 14 belki ama bilmem kaç milyonluk seyir rakamıyla bu bayramın Peker Bayramı olduğu artık yadsınamaz bir gerçek.

Millet Netflix dizisi izler gibi her gün yeni bölümün yayınlanmasını bekliyor.

Nasıl bir dümendir şu an çözebilmiş değilim. Ancak Berat’ın Amazon’dan sipariş ettiği yüzüğe yayın yasağı getirenler, nedense Peker’in videolarına yol veriyorlar…

Ülke mafya devlet iç içe geçmişliğinin zirvesinde.

Mafya babası devletin bakanlarına çakıyor, ses başka mafya ve derin yapılanmalardan geliyor.

Peker atarlanıyor, Çakıcı atarına gider yapıyor, Ağar alayına toptan dalıyor…

Soylu haber yollayıp, “Hani çakacağım ama alınmasın lütfen” diye rica ediyor filan…

Ülke ipi kopan tespih taneleri gibi darmadağın.

Bu saatten sonra değil Reis, kim gelse bu memleketi artık toparlayamaz.

Şahsen, bu toplumun kötülüğün hakim olmasına gösterdiği rızadan dolayı daha fena günler yaşayacağına inanıyorum.

Ekranda elini bilmem ne şekline sokup “Yiyorsa Sülü’yle gelsenize!” ya da “Sıkıysa gel da” diyerek bir bakanı rest çeken mafya liderini izliyoruz, dizi film izler gibi.

Tabii karşılarında gariban öğretmen ya da suçsuz, günahsız masum aileler yok. Öyle “Paketledik getirdik” diye afra tafra atıp havuzda yayınlayacak habere dönüştüremiyorlar. Anlıyoruz ki, mafya lideri haklı gibi..

Yemiyor… Bakan muhalefet liderlerine hakaret edebiliyor, HDP liderini aşağılıyor, önüne geleni tehdit ediyor ama mafya lideriyle artık nasıl pis işlere beraber bulaştıysa, gıkını çıkaramıyor!

Bir ülkenin daha rezil ve sefil olması mümkün mü?

M. Nedim Hazar / TR724

Exit mobile version