Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi’nin Kürt kadın suikastlerindeki rolü…

Fransız gazetesi “Le Journal du Dimanche”, Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’nın görevi bıraktığını duyurmasının hemen ardından diplomatik dokunulmazlığa sahip elçinin faaliyetleri hakkında çarpıcı bir haber yayınladı. Haberde eski büyükelçinin Fransa’daki yasadışı faaliyetleri, MİT bağlantısı ve Sakine Cansız cinayetindeki rolü ve planlandığı iddia edilen diğer suikast girişimleri yer aldı.

Paris’te 2016 yılından bu yana görev yapan büyükelçi hakkındaki iddialar Belçika’daki Kürt liderlere yönelik suikast girişiminin açığa çıkarılması ile başlatılan soruşturma sonucu çıktı. Musa’nın Sakine Cansız ve arkadaşlarının öldürülmesi ve bu girişimlerdeki rolünün kamuoyuna duyurulması ise ancak görevini bırakmasından sonra duyulabildi.

Habere göre, PCF milletvekili Jean-Paul Lecoq, 2018 yılında Dışilişkiler Komisyonu’nda yaptığı konuşmada büyükelçinin yüzüne “Gazeteciler, entelektüeller, muhaliflerin arasında olduğu binlerce kişiyi tutukladınız ve gizli servisleriniz aracılığıyla Avrupa’nın göbeğinde, hatta Fransa’da takip ettiniz ve Kürtlerin dostları suikast sonucu öldürüldü” diye haykırmıştı. Mükemmel fransızca konuşan büyükelçi ise bu iddiaların kabul edilemez olduğu karşılığını vermişti.

Ancak Belçika’da yürütülmekte olan ve bu habere kadar gizli kalan bir belge, iddiaların gerçekle bağlantısını ortaya çıkardı. Bu belge, Avrupa’daki Türk gizli servisinin muhaliflere karşı yürüttüğü casusluk faaliyetlerini büyük ölçüde aydınlattı. Belge aynı zamanda MİT’in sürgündeki Kürt muhaliflere yönelik eylemlerine ışık tutarken İsmail Hakkı Musa’nın bu konudaki rolünü de sorguladı.

Belge, 2013 yılında Paris’te, Kuzey Garı’na yakın bir bölgede öldürülen üç Kürt kadın suikastinde Ankara’nın rolü konusunda çok önemli kuşkuları su üstüne çıkardı.

Paris’e atanmadan nnce MİT’in iki numaralı ismi olan İsmail Hakkı Musa’yı suikastlere bağlayan gelişme Belçikalı yargıç Patrick De Coster’in 4 Ekim 2017’de Avrupa çapında bir soruşturma için Fransız Kamu Bakanı’ndan işbirliği istemesiyle başladı. 24 sayfalık metinde komando bir Türk’ün Fransa ve Belçika arasında gidip geldiği vurgulanıyordu.

Belgenin içeriği ağırdı: Ankara ile Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK arasındaki savaşın Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta, İran’da ve Avrupa’nın göbeğinde sürdüğünü hatırlatıyordu. Brüksel bu savaşta kilit öneme sahip bir şehirdi çünkü gerillanın siyasi kolu olan Kürdistan Ulusal Kongresi buradaydı.

Bundan dört ay önce 14  haziranda, Belçika polisi Kürdistan Ulusal Kongresi binası yakınında  gördüğü E model siyah Mercedes otomobilden şüphelenerek arama yaptı. Arabada üç erkek vardı: Fransız vatandaşlığı da olan ve yaklaşık yedi aydır Val-d’Oise’de yaşayan eski asker Zekeriya Çelikbilek. Otomobil soruşturma sırasında Belçika polisine “Türk polis” kimliğini veren Yakup Koç adına kayıtlıydı. Üçüncü kişi ise Belçika’da kendi halinde yaşayan Kürt asıllı Hacı Akkulak’tı.

Özellikle 2011’den itibaren tetikçi Ömer Güney’in ortaya çıktığı ve suikast planları yaptığı dönemde, diğer bir ifadeyle Kasım 2011’den 15 Ekim 2012’ye kadar İsmail Hakkı Musa, Brüksel büyükelçisiydi. Musa’nın Paris’e büyükelçi olarak atanmasından bir ay kadar sonra 17 Aralık 2016’da Ömer Güney’in cezaevinde ölüm haberi gelmiş ve dava fiili olarak kapanmıştı.

Ancak emri verenler ve Paris katliamının bağlantılarına ilişkin ortaya çıkan belgeler ve itiraflarla birlikte yeni bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmaya katkı sunan temel ayaklardan birini Belçika’daki suikast teşebbüsü oluşturuyor.

Haziran 2017’de Belçika polisi üç şüpheli şahsı, Kürt örgütlerin verdiği bilgiler doğrultusunda durdurmuştu. Bu olay Paris’teki soruşturmanın yeniden başlamasına önemli katkı sunmuştu. Durdurulan araçtaki üç kişi, KONGRA GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal’a suikast planlıyordu.

Şüphelilerden biri, eski bir Türk askeriydi. Bir diğeri Türk polis kartını göstermişti. Soruşturmaya yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre bu iki kişi, 16 Haziran’dan itibaren Türk kökenli dört kişiyle birlikte Paris’te kalmış.

Bunlardan birinin keskin nişancı olduğu belirtiliyor. Dosyaya yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre Belçika polisi Paris’teki üst düzey bir Türk diplomatın bu faaliyetleri koordine ettiğinden şüphe ediyor.

Haber, dosyaya ilişkin ortaya çıkan yeni bilgiler, koordinatörün İsmail Hakkı Musa olduğunu iddia ediyor.

Haber şöyle devam ediyor:

“Musa, hakkındaki şüphelerin giderek güçlendiği ve Türkiye’nin de Fransa ile yeniden ilişkilerini düzeltme arayışında olduğu bir dönemde, dört yıllık görev süresinin sonuna geldiğini duyurdu.

Fransız Le Journal de Dimanche gazetesi, Belçika’nın elinde gizli tutulan bir belgede Türk casus hücreleri, eylemleri ve Musa’nın rolüne ışık tutulduğunu belirtiyor.

Gazeteye göre, bu belge Türk istihbarat teşkilatının Paris katliamına karıştığına dair güçlü şüpheleri de yeniden canlandırdı.

Peki Brüksel’de durdurulan kişiler kimdi? Gazeteye göre siyah Mercedes marka araçtaki üç kişiden biri Zekeriya Çelikbilek’ti. Eski bir asker. Fransa vatandaşlığı var ve Brüksel’de içinde olduğu araç kontrol edildiğinde altı ila yedi aydır Paris’in Argenteuil banliyösünde ikamet ediyordu. Durdurulan araç onun adına kayıtlı. Bir diğerinin Yakup Koç olduğu bildiriliyor. Bir Türk polis kartı göstermiş. Üçüncüsünün Belçika’da yaşayan ve Kürt asıllı olduğu belirtilen Hacı Akkulak olduğu kaydediliyor.

Yargıç De Coster, Akkulak’ın verdiği ifadede araçtaki diğer iki kişinin kendisine yaklaşarak Ankara’nın hedefindeki Kürtler hakkında istihbarat toplamasını istediğini söyledi. Hedeflerinde Kürt siyasi yöneticiler Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal vardı.

Avrupa çapındaki bu öne soruşturma kararında, “Yakup Koç hızlı bir şekilde Hacı Akkulak’tan ilgili kişileri indirmek için silahlı çalışıp çalışamayacağını sordu” denildi.

Journal de Dimanche bu gizli belgede İsmail Hakkı Musa’nın adının birçok geçtiğine dikkat çekiyor. “Eylemlerinin koordinasyonu Türkiye’nin Fransa’daki mevcut büyükelçisi İsmail Hakkı Musa tarafından sağlanmış olabilir.”

Soruşturmacılar, Mercedes’in polis kontrolüne takılmasından iki gün sonra 16 Haziran’dan tehdidin daha da belirginleştiğini fark ediyor. “Türkiye kökenli dört kişinin” Belçika’ya geldiği ve burada bir apartman dairesi kiraladıkları vurgulanıyor. İçlerinden biri “keskin nişancı.”

Sonraki günlerde bu kişiler Yakup Koç ve Zekeriya Çelikbilek ile birlikte kalmışlardı. Fransız polislerinin de bu sınırlar arası hareketliliği öğrendiğinde hemen Belçika’ya hareket ettiği belirtiliyor. Dosyaya yakın bir kaynak, Journal De Dimanche gazetesine, “Panik vardı” diyor.

Soruşturmacılar daha sonra Zekeriya Çelikbilek üzerinde durdu. Zira bu kişi sadece Belçika’daki suikast girişimi ile bağlantılı değil, adli dosyaya göre aynı zamanda İsmail Hakkı Musa ile de bağlantılıydı. Çelikbilek’in Hacı Akkulak’a, özel bir görüşme sırasında Paris’te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinde de rol oynadığını söylediği belirtiliyor… Çelikbilek kilit isimdi çünkü onun eylemleri Avrupa’da onun çizmiş olduğu Türk ajanların haritasını ortaya çıkarıyordu.

Öldürülen kadınların avukatı Antoine Comte, bu tablonun boğucu olduğunu belirtip ekliyor: “Böyle bir suçlamanın ardından, hatta daha azı için bile Türkiye Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığı’na çağrılması ve bakanlığın Türkiye’yi araması beklenirdi. Bunun olmayışı Fransız yetkililerin olaydaki payını gösteriyor.”

Bu olay 9’u 10’a bağlayan Ocak 2013’te üç Kürd kadının cansız bedeninin La Fayette caddesindeki küçük bir apartmanda bulunmasıyla başladı. Kadınlar başlarına sıkılan kurşunlarla öldürülmüştü. Bir kurşun Fidan Doğan’ın ağzından çıkarılmıştı. “Diplomat” lakaplı 30 yaşındaki bu genç kadın, PKK’nin iletişim işlerinden sorumluydu. Bu görevi çerçevesinde François Hollande ile bile görüşmüştü.

25 yaşındaki Leyla Saylemez Almanya’da parlak bir eğitimi tamamlamış, PKK’nin gençlik faaliyetlerinden sorumlu bir kadındı. 54 yaşındaki Sakine Cansız ile Abdullah Öcalan’a yakın ve PKK’nin kurucu isimlerinden biriydi. 1980’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde 12 yıl hapis yatmış ve ağır işkenceden geçmişti. Bu yaşam öyküsüyle direnişin efsanesi haline gelmiş bir isimdi. Fransa kendisine sığınma hakkı tanımıştı.

Haber, cinayeti işleyen Ömer Güney ve bağlantıları üzerinden devam edip İsmail Hakkı Musa üzerindeki soru işaretleri üzerine yoğunlaşıyor.

İsmail Hakkı Musa’nın yerine Türkiye’nin Tunus büyükelçisi Ali Önaner geçmeye hazırlanıyor. O da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi Ulusal İdare Okulu mezunu. Eylül ayında paylaştığı bir twitte Macron’a “okul arkadaşım” diyordu. Gazete şöyle noktalıyor:

“2013’te Fidan Doğan, Leyla Şaylemez ve Sakine Cansız öldürüldüklerinde, Paris’teki Türk büyükelçiliğinin birinci danışmanıydı.”

Exit mobile version