Görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve İnsan Hakları Derneği Merkez Yürütme Kurulu Üyesi (MYK) akademisyen Kerem Altıparmak, vekilliği düşürüldükten sonra Meclis’te adalet nöbetine başlayan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu ziyaret etti.
Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi ve HDP’nin kapatılması davasını değerlendiren Ahmet Türk, ” 30 yıldır yaşadıklarımızı bugün tekrar yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi 94’lerde Meclis abluka altına alındı, polisler Meclis içine girdi, bazı arkadaşlarımız Meclis’te gözaltına alındı. Bugün aynı şeyleri yaşıyoruz” dedi.
“Geçmiş olsuna değil, kutlamaya geldim”
94 yılında yaşananların bugün yeniden yaşandığını vurgulayan Türk, şöyle devam etti: “Kendisine geçmiş olsun demiyorum, kendisini kutlamak için geldim. Barış demokrasi ve insan hakları mücadelesinden dolayı kutlamaya geldim. Çünkü biliyoruz ki hiçbirimiz milletvekili ya da belediye başkanı olmak için siyaset yapmıyoruz.
Halkımızın demokrasi ve özgürlük mücadelesini desteklemek için, onun taleplerini yerine getirmek için buradayız, bunun mücadelesini yapıyoruz. 94 yılında dokunulmazlıklar kaldırıldı cezaevine girdik, DTP kapatıldı, vekilliğimiz düşürüldü, yasaklı hale geldik.
Vekilliklerin kaldırılması cezaevi süreçleri bize bir şeyi gösterdi, hep güçlenerek çıktık. Çünkü halkımız yanımızda oldu, halkımız niçin mücadele verdiğimizi, niçin aday olduğumuzu bildiği için biz güçlenerek çıktık.
TIKLAYIN-1990’dan Bugüne, HEP’ten DTP’ye Kürtlerin Zorlu Siyaset Mücadelesi
“Güçlenerek çıkacağız”
Bugün de partinin kapatılması için bir dava açıldı, AYM’ye başvurdu. Sonuç ne olursa olsun güçlenerek çıkacağız. Demirel’in dediği gibi çareler tükenmiyor, biz çaresiz değiliz. Elbette ki arkamızda halkımızın desteği olduğu müddetçe bu konudaki siyasetimizi ve halka olan bütünleşme çabalarımızı sürdüreceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bugün arkadaşlarımız hukuki gerekçeleri ortaya koydular. Ben hukukçu değilim bu gerekçelere de ihtiyaç duymuyoruz çünkü Türkiye’de hukuk yok neyin tartışmasını yapacaksınız? Hukukun olmadığı bir yerde hukuk tartışmasına girmek gerçekten anlamsızdır. Çünkü evrensel değerlerin ve hukukun ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bu ülkede maalesef hukuksuzluğun sürdüğü, Kürt halkının, muhaliflerin, demokratların susturulmaya çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Birlikte direneceğiz, zorlukları aşacağız. Halkımız ve demokrasi güçleri yanımızda. Bugün sadece Kürt halkının demokrasi taleplerini dile getirmiyoruz, bütün halkların ortak demokratik değerlerde buluşması için bu mücadeleyi sürdürüyoruz ve bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Gergerlioğlu: Adalet ve demokrasi istiyoruz
Gergerlioğlu, Adalet Nöbetine kendisini ziyarete gelen Türk ve Altıparmak’a Adalet Nöbeti’ne niçin başladığını anlattı.
Gergerloğlu, vekilliğinin düşürülmesi ve Adalet Nöbeti’ne ilişkin şunları söyledi: “Hepiniz biliyorsunuz, tüm Türkiye biliyor ve dünya biliyor. Meclis’e darbe yapılırsa vatandaşların adalet ve demokrasi isteme hakları doğar.
Biz de darbe yapılan, haksız hukuksuz bir şekilde milletin vekilliği elinden alınan bir kişi olarak demokrasi talebimizi gündeme getiriyor ve direniyoruz. Şahsım ve tüm partim olarak 3 gündür Adalet Nöbetindeyiz. Adalet diyoruz, demokrasi diyoruz, hukuk diyoruz.
“Topyekûn saldırılara karşı direniyoruz”
Türkiye’de partimize yönelik topyekûn saldırılara karşı direniyoruz. Türkiye’de topyekûn tüm STK’lara İHD’ye bugün olduğu gibi diğer tüm demokratik kitle örgütlerine yönelik saldırılara karşı insan hakları hukuk ve adalet diyerek direniyoruz. Meclis’e niye darbe yapıldı? Meclis’e darbe sadece bomba atarak mı yapılır. Hayır darbe sadece bomba atarak olmuyor, işte gördünüz.
Dün çözüm sürecinde söylenenlerin onda birini söylediğimiz için, çözümden, barıştan, hayattan başka bir çare yoktur dediğimiz için 27 yıllık uzman doktorluk hayatımızdan ihraç edildik. Her türlü sivil ve medeni ölüme uğratıldık.
TIKLAYIN-KESK’ten Gergerlioğlu’na ziyaret
“Her zaman insan hakları ve barış dedim”
Kürt meselesinde yıllardır ne söylediysem onu söylemeye devam ettim. Çatışmasız, anayasal değişimlere bağlı insan haklarına dayalı bir çözüm dedim hep. Sonrasında bu millet bizi tuttu millet meclisine vekili olarak gönderdi, onur duyduğum bir yere gönderdi. Milletin verdiği bu onurun hakkını vermeye çalıştım, insan hakları ve barış dedim. 2,5 yıl burada hep aynı şeyi haykırdım
Bir haber yapmak suç değildir, barış çağrısı içeren haber paylaşmak suç değildir. Benim 20 Ağustos 2016’da paylaştığım “devlet adım atarsa barış bir ayda gelir” haberinin içeriği hakkında tek bir hukukçu bile suç unsuru bir fiil ve söylem bulmadı, bulamıyor, bulması mümkün değil, bu haber paylaşımından RT etmekten 2,5 yıl terör örgütü propagandası cezası verildi. Ve haberi yapan yayın organına bir dava ceza, erişim yasağı yok, haber hâlâ yayında.
“İtiraza rağmen onandı”
Retweet eden başka birine ceza yok, şu anda ceza alan biziz. Böylesi inanılmaz bir cezadan sonra İstinaf ve Yargıtay’da bir üyenin itirazına rağmen cezamız onaylandı. İtiraz eden üyenin yazdığı hukuk manifestosuna anladığım kadarıyla siyasi birtakım mülahazalar nedeniyle pek bakılmadı ve bu ceza onandı.
Ardından bu hukuksuz trajikomik ceza Meclis Başkanlığı’na geldi. Meclis Başkanlığı’nın görevi nedir? Milletvekilliğinin dokunulmazlığını, Anayasa’yı ve milletin iradesini korumaktır. Meclis’in duvarında ne yazıyor? “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye boşuna mı yazıyor?
YIKLAYIN-Prof. Dr. Oran’dan HDP’ye ziyaret: Şu an tarih yazıyorsunuz
Altıparmak: Destek büyümeli
Gergerlioğlu’nun ardından konuşan Kerem Altıparmak ise şunları söyledi: Burada sürpriz bir şekilde bulunuyorum. Her ne kadar Ömer Bey’in avukatlığını yapsam bile İHD adına buradayım. İHD adına Öztürk Türkdoğan burada olacaktı.
Ama insan hakları savunucularının kaçınılmaz sonuçlarından biri. Biraz AİHM kararında Demirtaş kararında tespit edildiği gibi öngörülemez bir terör ile mücadele mevzuatı ve örgüt üyeliği tanımı var. Eş Genel Başkanımız da birçok insan hakları savunucusu örgüt üyeliği ile itham edildiği için gözaltına alındı. Pek çok dosyada olduğu gibi dosya üzerinde kısıtlılık kararı var.
Ancak Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun başına gelenler Öztürk Türkdoğan’ın başına gelenler çok önemli paralellikler var. Her ikisi de Türkiye’de herkesin hakkını amasız fakatsız, diline dinine ve kimliğine bakmaksızın yıllardır savunan insanlardır.
TIKLAYIN-HDP’nin farkı ve farkına tahammülsüzlük
“Şentop, vekilliği düşürmemeye mecburdu”
Ömer Bey’in dosyası ile ilgili kısa bir şey söylemek istiyorum. AYM başvurusu var bir de düşme ihtimaline karşı bir başvuru daha yapılacak. Meclis’in başkanının bir milletvekilliğinin hüküm verilmesi sebebiyle düşürülmesi konusunda karar vermesine dair sınırsız bir takdir yetkisi var mıdır? Bunu sormak istiyoruz.
Bir Meclis Başkanı, anayasanın 83’üncü maddesi gereğince kural olarak hangi koşullar altında bu takdir yetkisini kullanmaktadır? Bir hukuk devletinde herhangi bir kişinin hukuki bir denetime tabi olmaksızın keyfi ve sınırsız bir şekilde hareket etmesi kabul edilemez.
Dokunulmazlığın varlık sebebi Avrupa Konseyi’’ne üye olan bütün devletler açısından böyledir; tam da azınlıkta olan milletvekillerini korumak için vardır. Bir takdir yetkisi kullanacaksanız, azınlıkta olan milletvekilini hedef alacak şekilde kullanamazsınız. Bu nedenle Şentop sanki mecburdu gibi bir tablo çizdi. Hayır tam tersine vekilliği düşürmemeye mecburdu.