Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Helikopterden atlama iddiası resmi yalan

Van’da iki köylünün helikopterden atıldığı iddiası hakkında Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık tarafından rapor hazırlandı. Şık’ın raporuna göre olayda helikopterden atılmanın gölgesinde kalmış çok ağır ve kitlesel bir işkence olayı var. Ayrıca köylülerin kendisinin helikopterden atladığı iddiası askeri personelin dile getirdiği resmi yalan.

11 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde Osman Şiban ve Servet Turgut isimli iki vatandaş, operasyon düzenleyen askerler tarafından gözaltına alınmış, işkence görmüş ve sonrasında da helikopterden atılmıştı. Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık, tanıklarla ve halen Mersin’de tedavisi süren Osman Şiban’la görüşerek detaylı bir rapor hazırladı.

ŞIK: KÖYLÜLER 100-150 ASKER TARAFINDAN LİNÇ EDİLDİ

“Faillerin yalanı devletin lincini örtmek için nasıl ‘gerçeğe’ dönüştü” başlıklı 38 sayfalık raporda Şiban’ın 100-150 kadar asker tarafından linç edildiği, Şiban’ın helikopter yere iniş yapıldıktan sonra helikopterden itildiği bilgisi yer alıyor. Hastanede “Helikopterden atladılar” şeklindeki beyanın, kayıtlara “yüksekten düşme” ve bu varsayımla “helikopterden düşme” şeklinde girdiğini ifade eden Şık, “Yani faillerin yalanı, müdafilerin gerçeğine dönüşmüş, olayın aslını oluşturan kitlesel bir dayak ve linç işkencesi gölgede kalmış demek yanlış olmayacaktır” dedi.

ŞİBAN: HELİKOPTER İÇİNDE BİZİ ÇOK DÖVDÜLER

Raporda Şiban’ın şu anlatımlarına yer verildi: “Bizi döverek helikoptere bindirdiler. Ne köyden alırken ne de helikopterin içinde bizi suçlayan hiçbir şey söylemediler. Ben öyle bakıyordum askere benim yüzüme yumruğu yapıştırdı. ‘Bakmak yasak, konuşmak yasak, sağa sola bakmak yasak’ diyerek bana vuruyordu. Yüzüme vuruyordu hep. Servet’e de vuruyorlardı. Helikopter içinde bizi çok dövdüler.

TEDAVİSİ SÜREN ŞİBAN, OLAY ANINI ANLATTI

Osman Şiban, Van İl Jandarma Komutanlığı’nda kendilerine işkence yapıldığını belirterek “Birisi, ‘O teröristleri indirin aşağıya’ dedi. Baktım, iki asker yukarı geldi. Önce cenazeleri attılar. Sonra bizi de attılar. Helikopterin kapısının ağzından arkamızdan aşağıya itildik. Servet’le betonun üzerine düştük. Servet’i de attılar, o da benim yanımda. Attılar. Hani yere attılar, biz de yere düştük. Biz öylece yerdeydik. Birini duydum, dedi ki ‘Ya bu terörist sağdır’, öyle duydum. Sonra o gördüğüm 100-150 asker üzerimize çullandılar. Tekmeler, yumruklar… Vallahi bizi yere sürdüler. Orada ben bayılmışım. Nasıl hastaneye getirdi hiç hatırlamıyorum. Gözümü açtım baktım yanımda biri var, avukat. Ben çok korkuyordum. Ağlamaya başladım. Polisler de vardı çok. ‘Beni askere teslim etme, beni öldürecekler’ dedim. Dedi ki bana ‘Korkma. Ben buradayım. Akrabaların burada. Seni dövemezler artık.’ Ben öyle hatırlıyorum başka hiçbir şey yok. Bana bunları yaptılar.”

ŞIK: FAİLLER SUÇLARINI GİZLEME TELAŞIYLA YALAN SÖYLÜYOR

Şık’ın hazırladığı raporda Şiban ve Turgut’un helikopterden atladığı iddiasının doğru olmadığı, bu iddianın askeri personel tarafından dile getirildiği belirtildi. “Helikopterden atıldılar” bulgusu, aslında faillerin suçlarını gizleme telaşıyla ortaya attıkları “resmi yalanın” biçim değiştirmesinden ibaret görünmektedir. “Helikopterden atladılar” şeklindeki beyan, kayıtlara “yüksekten düşme” ve bu dolayımla “helikopterden düşme” şeklinde girmiştir. Bir yurttaşın ölümüne bir diğerinin de ağır şekilde yaralanması suçunun failleri olan askerler nezdinde “helikopterden atlamış” olan köylülerin yaşadığı işkence/linç, aileler ve peşi sıra Türkiye kamuoyu nezdinde “helikopterden atıldılar” şeklinde yerleşmiş görünmektedir.

Ahmet Şık hazırladığı raporda, ‘helikopterden atılma’nın gölgesinde kalmış ağır işkence olayı olduğuna dikkat çekti ve “Şiban’ın anlattıklarına bakıldığında helikopterden atılma olayının, işkence ve kitlesel dayak ile geçen birçok saatin sadece bir detayı olduğu, Turgut’u öldüren ve Şiban’ı ağır yaralayan olayın esasen ağır işkence ve kitlesel dayak olduğu anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verdi.

Şık ayrıca raporu hazırlarken bazı görüşmeler yaptığını ancak randevu talep ettiği Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Van İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yüksel Yiğit, Van Cumhuriyet Başsavcısı Oğuzhan Dönmez, Van İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yüksel Yiğit, Van Cumhuriyet Başsavcısı Oğuzhan Dönmez ve soruşturmayı üstlenen savcıdan olumsuz yanıtlar aldığını ifade etti.

Exit mobile version