Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Anayasa Mahkemesinden Hacı Zengin kararı: Ölümü yeniden soruşturulsun

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2012 Nevruz kutlamalarında yaşamını yitiren dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Arnavutköy İlçe Yöneticisi Hacı Zengin’in ölümünün etkili bir şekilde soruşturulmasına karar verdi.

AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verirken, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasını talep etti.

Dönemin İçişleri Bakanı ile İstanbul Valisi yönünden yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiayı açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulan Anayasa Mahkemesi, kolluk görevlileri bakımından aynı iddianın kabul edilebilir olduğuna hükmetti.

Ayrıca AYM, bu soruşturmada usulen yapılması gerekenlerin de yapılmadığına karar verdi.

Kararla ilgili euronews’e konuşan Hacı Zengin’in kızı ve avukatı Eylem Zengin, babasının ölümüyle ilgili şimdiye kadar etkili bir soruşturma yapılmadığını ve dosyanın eksikliklerle dolu olduğunu ifade etti.

“Ceza dosyalarında soruşturma makamı yani savcı olayın aydınlanması için gereken tüm delilleri herhangi bir talebe bağlı kalmaksızın toplar. Aynı zamanda taraflar da delil gösterebilir ya da belli bir delilin araştırılmasını talep edebilir. Babamın dosyasında ise bırakın savcının kendiliğinden harekete geçmesini bizim ısrarlı taleplerimiz bile yerine getirilmemiş, ki Anayasa Mahkemesinin kararında da buna vurgu yapılmış. Olay yeri kapalı alan niteliğinde bir yer olmasına karşın orada biber gazı sıkılmış, bunun için keşif yapılabilecekken yapılmamış. Olay yerindeki kamera kayıtları araştırılsın ve basından görüntüler talep edilsin diye talepte bulunmuşuz, sonuçsuz kalmış. O gün biber gazı silahı kullanma yetkisi olan hiçbir polisin ifadesi alınmamış. Ve daha bunun gibi o kadar eksiklik var ki dosyada. Bir avukat olarak dosyaya baktığımda savcı bu dosyanın tam olarak neresini soruşturmuş diyorum”.

Zengin, Anayasa Mahkesinin kararını önemli buluyor ama buna rağmen, yine etkili bir soruşturma yapılamayacağı görüşünde. Sebebini ise şöyle açıklıyor :

‘’Anayasa Mahkemesinde soruşturma aşamasındaki eksiklikler belirtilmiş ancak üzerinden sekiz yıl geçmiş bu eksikliklerin çoğu zaten giderilemeyecek durumda. Sekiz yıl sonra kamera kayıtları, fotoğraflar hatta olayı hatırlayan tanık bulmak bile mümkün değil neredeyse. Evet tekrar bir soruşturma yapılacak ve biz bunun takipçisi olacağız ama ne kadar etkili bir soruşturma olacak bilemiyorum. Bizim öncelikli isteğimiz bu güç ve iktidar sarhoşu zihniyetin yargılanması. Ama burada emniyet teşkilatını da es geçmemek gerekir. O gün babamın ölümüne sebebiyet veren polisler kendi kontrollerini sağlayabilmiş olup babamı darp etmeselerdi, biber gazının kapalı alanda sıkılmayacak bir silah olduğunu bilip bunu yapmasalardı bugün babam hayatta olacaktı. Onların bulunup yargılanmalarını istiyoruz. Bir sonuç alana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız. Bundan sonraki basamağımız AİHM.’’

Sekiz yıl boyunca etkin bir soruşturma yapılamamasını ise; ‘’Bir ülkede yasalar kadar bunların uygulayıcısı konumundaki makamlar, kişiler de önemlidir. Yasalarınız ne kadar iyi olursa olsun iktidarın istek ve arzuları doğrultusunda uygulama alanı buluyorsa bunların pek önemi kalmaz. Babamın dosyasında etkili bir soruşturma yapılmaması tam olarak bundandır. Bu tarz dosyalarda bilinçli olarak etkili bir soruşturma yapılmaz çünkü fail belli olsa da yargılanılsın istenmez, çünkü temel amaç halka göz dağı vermektir.’’ sözleri ile açıklıyor avukat Zengin.

Ne olmuştu?

18 Mart 2012 Pazar günü, İstanbul Kazlıçeşme’de kutlanmak istenen Nevruz, İstanbul Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Bunun üzerine Kazlıçeşme’ye yürümek isteyen kalabalığa polis biber gazı ve coplarla müdahale etmişti. O müdahalede çok sayıda kişi yaralanırken, dönemin BDP Arnavutköy İlçe Yöneticisi Hacı Zengin biber gazından etkilenerek yaşamını yitirmişti.

Adli Tıp raporu 11 ay sonra tamamlandı

Adli Tıp Raporu’nda KOAH hastası olan Zengin’in vücudunda darp ve morluk olduğu ve biber gazının ölümü tetiklemiş olabileceği belirtilmişti.

Raporda, “Kişide; KOAH ve kronik kalp damar hastalığı bulunduğu ve kişinin ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğu, yakın mesafeden yoğun olarak capsain ve dihydrocapsaisin gazına maruz kaldığının kabulü halinde, bu maruziyetin de kendisinde mevcut KOAH ve kalp damar hastalığının aktif hale geçmesinde efor ve stres faktörüne ilave olarak etkili olabileceği oybirliğiyle mütalaa olunur” ifadeleri yer almıştı.

Şahin: ”Biber gazının ölüme neden olan kalıcı bir etkisi yoktur”

Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, biber gazıyla ölüm olaylarını bir soru önergesiyle gündeme getiren CHP Milletvekili Mehmet Kesimoğlu’na verdiği yanıtta, “Biber gazının ölüme neden olan kalıcı bir etkisi yoktur. Göz yaşartıcı OC gazı tamamen doğal bitkisel olup, insan sağlığı üzerinde kalıcı hiçbir etkisi olmadığına dair İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalı tarafından verilmiş rapor mevcuttur” demişti.

2015 yılında Zengin’in ölümüne dair İstanbul Cumhuriyet Savcılığı; soruşturmada “Kimseye atfedilecek bir suç bulunamadığı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.

Soruşturmanın yeniden başlatılması için Anayasa Mahkemesine başvuru

İstanbul Cumhuriyet Savcılığının kararı üzerine aile, Zengin’in ölümüne ilişkin yeniden soruşturma başlatılması için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu.

Zengin ailesinin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurusunda; ‘’Olay günü Nevruz kutlamaları için toplanan kalabalığa göz yaşartıcı gazla müdahale edildiği Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında yer almasına rağmen kullanılan gaz miktarının tespit edilemediğini, gazın kullanma talimatı kılavuzunda açık alanda kullanılması gerektiği yazılmış olmasına rağmen kapalı alan niteliğinde olan Topkapı minibüs duraklarında kullanıldığını, olay yeri kamera kayıtlarının getirtilmediğini, ilgili haber ajansları ile minibüs işletmelerinden tüm kayıtların temin edilmediğini, olayla ilgili olarak şüpheli polis memurları ile bunların amiri konumunda olan Emniyet Müdürü, Vali ve İçişleri Bakanı hakkında soruşturma yürütülmediğini belirterek ölüm olayı nedeniyle Anayasa’nın 10., 17., 34. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini’’ ileri sürerek soruşturmanın yeniden başlatılmasını ve ilgililerin cezalandırılmasını talep etmişti.

3 yılın sonunda Zengin’in ölümü hakkında etkili bir soruşturma talebinde bulunan Anayasa Mahkemesi, soruşturmada usulen yapılması gerekenlerin yapılmadığına karar verdi.

Exit mobile version