Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Moria, sığınmacılar ve militarizm – Serdar M. Değirmencioğlu

Geçen hafta Lesvos (Midilli) Adası’nda, Moria Kampı’nda çıkan yangın bir kez daha sığınmacıların ne kadar kötü bir anlayış ile karşı karşıya olduğunu gösterdi. Aynı sırada, ABD’de 11 Eylül saldırılarının yıl dönümü dolayısıyla militarizm ve savaş karşıtı kuruluşlar kimi sayıları gündeme getirmeye çalışıyorlardı.

Bugün sayıları incelemenin ve kurulması gereken bağlantıları kurmanın tam sırası. Geçen yıl, 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü dolayısıyla yapılan açıklamalarda, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya çapında 70 milyonu aşan sayıda insanın yerinden edilmiş olduğu ve bu sayının 30 milyon kadar sığınmacı statüsüne sahip kişiyi içerdiği vurgulanıyordu. Dünyanın gördüğü en büyük felaketlerden biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya çapında savaş, çatışma ve baskıdan kaçmak zorunda bırakılanların sayısı hiç bu kadar yüksek olmamıştı.

11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleştirilen saldırıların ardından Bush yönetimi hemen savaş yetkisi istedi. ABD Kongresi yalnız bir hafta sonra, tam olarak kimlere karşı kullanılacağı belli olmayan ‘askeri güç kullanma yetkisi’ni onayladı. Geçen hafta yapılan bir açıklamaya göre bu yetki, o günden bu yana üç başkan tarafından 19 ayrı ülkede gerçekleştirilen 41 askeri operasyon için kullanıldı. Sonuç? 335 bin sivilin ölümü…

Geçen hafta yapılan savaş karşıtı başka bir çağrıda ise ABD ordusunun 2001’den bu yana giriştiği en kanlı sekiz savaşın sonuçları öne çıkarılıyordu. Bu savaşlar 8 milyon insanın ülkelerini terk etmelerine ve sığınmacı konumuna düşmelerine neden olmuştu. Ya yerlerinden edilmiş ama ülkeden ayrılmamış olanlar? Yaklaşık 29 milyon kişi!

Bu açıklamalarda geçen sayıların çoğu, 2010’da başlatılan “Savaşın Maliyetleri Projesi” tarafından sağlanıyor. Hedeflenen, 2001’den bu yana sürdürülen savaşların çoğu zaman görülmeyen ve anlaşılmayan her tür maliyetini açığa çıkarmak. Sonu gelmeyen savaşlar büyük olduğu için proje ekibi de büyük. Brown Üniversitesi merkezli projede 50 araştırmacı bulunuyor.

Proje ekibinin son raporu geçtiğimiz hafta açıklandı. Raporun başlığı, “Sığınmacılar Yaratmak: ABD’nin 11 Eylül Sonrası Savaşları Sonucu Yerinden Edilmeler”. Raporun ana bulgusu, incelenen sekiz ülkede (Afganistan, Irak, Suriye, Pakistan, Yemen, Somali, Filipinler ve Libya) toplam 37 milyon insanın yerinden edilmiş olduğu. Bu sayı, ülke içinde yerinden edilenleri, ülkeden ayrılan ve sığınma başvurusu yapanları ve sığınmacı statüsünde olanları içeriyor. Kullanılan kaynaklar resmi kayıtlar olduğu için ulaşılan sayının alt sınır ve düşük bir tahmin olarak görülmesi gerektiği vurgulanıyor. Yani sayı en az 37 milyon!

Suriye için yapılan hesaplamada yalnız IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlar incelenmiş. Ayrıca, Burkina Faso, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali, Nijer gibi birçok ülkede yapılan “özel” operasyonlar rapor kapsamına alınmamış. Kapsamın geniş tutulması ve kayıtlara geçmemiş kişiler için pay bırakılması durumunda toplam sayının 50, hatta 60 milyona dek yükselebileceği de not düşülmüş.

Şimdi sayıları incelemeyi bırakıp, bağlantıları kuralım. Afganistan’dan yola çıkıp, nice zorluktan sonra Moria’ya ulaşan insanların ülkelerini terk etmelerinin temel nedeni savaş. Suriye, Irak, Pakistan ve başka ülkelerden gelenler için de aynı şey geçerli. Akdeniz’i geçerek Libya’dan İtalya’ya veya Malta’ya ulaşmaya çalışanlar için de. Avrupa Birliği ülkelerine yönelik akın tümü ile beklenebilir bir sonuç. Avrupa Birliği savaşları, savaş endüstrisini beslemek için savaşları destekleyen hükümetleri engellemeye çalışmadığı, NATO ve militarizmin bir seçenek olmadığını kabul etmediği sürece savaşlar sonucu yerlerinden edilenlerin Avrupa’ya kaçışını engelleyemez.

Ya Türkiye? Afganistan, Irak ve Suriye’de savaşa ses çıkarmayanların Türkiye’ye sığınan insanlara söyleyecek bir lafı olabilir mi? “Yerli ve milli” silahlara alkış tutan, rejimin savaş destanlarına inananların barış istediğine kim inanabilir? Savaş, silah ve dayatma dışında çözüm içermeyen militarizmin yol açtığı acılar bugün hiç olmadığı kadar açık ve ortada. Türkiye’de ve tüm dünyada kalıcı ve insancıl tek seçenek barış.

Reklam

Exit mobile version