Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

HDP’lilere Gözaltı Kararı Siyaseti Hareketlendirdi

Suriye’nin Kobani kasabasında IŞİD ve YPG arasındaki çatışmalar sürerken, Türkiye’de düzenlenen sokak eylemleriyle ilgili olarak 6 yıl sonra, çoğunluğu HDP’nin yönetim kadrolarında görev yapan 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararı siyaseti hareketlendirdi ve tepkilere yol açtı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 82 isme yönelik gözaltı kararını “intikam operasyonu” olarak değerlendirdi. “6 yıldır uğraşmalarına rağmen partimizin sorumluluğunu ortaya koyacak hiçbir delil ortaya koyamadılar. Tam tersine o dönem uyguladıkları politikalarla, IŞİD’in saldırılarını müjdeler gibi duyuran ve ardından sokakta şiddetin yaygınlaşmasına zemin hazırlayan siyasi iktidardır” dedi.

HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş’ın Edirne F Tipi Cezaevi’nde ve Figen Yüksekdağ’ın Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunmalarına neden olan dosyalardan biri “Kobani Eylemleri” olarak da adlandırılan “6-8 Ekim 2014 olayları.”

Suriye’nin Kobani (Ayn E Arab) yerleşim yerinin IŞİD’in saldırısı altında olması nedeniyle başlayan ve Türkiye’nin özellikle Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgelerindeki illerinde yaşanan eylemlerde can kayıpları yaşanmıştı. Resmi soruşturmada 37, İnsan Hakları Derneği’nin 46 can kaybı olduğunu bildirdiği olaylar nedeniyle ilk günden bu yana, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet, HDP yönetimini suçluyor.

Başsavcı Yüksel Kocaman’ın HDP’ye yönelik operasyonu kendi düğün ve balayı harcamalarıyla ilgili eleştiriler sonrasında hayata geçirmesi de tepkiler arasında.

Kars Belediye Başkanı, eski milletvekili Ayhan Bilgen’in gözaltına alınması sürecinde kötü muamele ile eski vekil Sırrı Süreyya Önder’in fiziki polis takibinde olması ve gözaltına alınmasına tepki gösterildi.

İktidara HDP’yi susturma tepkisi, muhalefete “susma” çağrısı

Gözaltı süreçleriyle ilgili HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’li milletvekilleriyle Ankara’da kamera karşısına geçti ve bunun partilerine yönelik bir “susturma ve intikam operasyonu” olduğunu söyledi.

Sancar, “Bugün gözaltına alınan arkadaşlarımız daha önce de aynı gerekçelerle gözaltına alınmış. Serbest bırakılmıştı. Bu bir intikam operasyonudur. Operasyonlarla Kars Belediyesi Eş Başkanımız Ayhan Bilgen, eski vekillerimizden Sırrı Süreyya Önder ve çok sayıda eski milletvekilimiz gözaltına alınmıştır. Bu planlanmıştır. Yargı uzun süredir olduğu gibi burada da iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Bu operasyonlar 6-8 Ekim olayları bahane edilerek yürütülmüştür. 6-8 Ekim olaylarının sorumlusu partimiz değildir. 6 yıldır uğraşmalarına rağmen bu olaylarda partimizin sorumluluğunu ortaya koyacak hiçbir delil ortaya koyamadılar. Hiçbir makul inandırıcı gerekçe ortaya koymamışlardır. 6-8 Ekim eylemlerinin sorumlusu, partimiz asla değildir. Tam tersine o dönem uyguladıkları politikalarla, IŞİD’in saldırılarını müjdeler gibi duyuran ve ardından sokakta saldırıların yaygınlaştırmasını, şiddetin yaygınlaşmasına zemin hazırlayan siyasi iktidardır. O dönem hem Kobane’de yaşananlara karşı izlediği tutum hem de IŞİD saldırılarına gösterilen tepkilere, yöneltilen saldırılar, 6-8 Ekim olaylarından iktidarın sorumlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır” dedi.

HDP’nin AKP iktidarını sona erdirecek siyasi yapı olduğunu bildiği için iktidarın kendilerine müdahalede bulunduğu görüşünü paylaşan Sancar, bugünkü operasyonu da iktidarı koruma amaçlı gördüklerini belirterek ve Savcı Kocaman’ı da kast ederek özetle şunları dile getirdi:

“İktidar da biliyor ki kendisine kaybettirecek esas aktör HDP’dir. Esasen iktidar bunda haksız değildir. HDP’den korkmakta haksız değildir. Çünkü bir seçimde daha kendilerine yenilgiyi HDP tattırmıştır. Her yenilgi iktidarın korkusunu derinleştirmektedir. 31 Mart seçim stratejisi bu iktidara nasıl kaybettireceğimizi bir kez daha gösterdi. 23 Haziran seçiminde de yine aynı politikalarla korkusunda haklı olduğunu gösterdik. O nedenle HDP’yi etkisizleştirmeye mümkünse bitirmeye azmetmişlerdir ama bu çaba nafiledir. Kaybettikçe saldırıyorlar, saldırdıkça daha fazla kaybediyorlar. Bunu en iyi bilen bu operasyonları yürütenlerdir. O imzanın sahibi savcı bizim muhatabımız değildir. Bizim muhatabımız iktidardır. Bu operasyonu başlatan savcı bilsinler ki günahlarının ve ayıplarının üstünü HDP’ye operasyon çekerek örtemezler. Özel hayatla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmak istemem ama bu özel hayatı çok aşmaktadır. Nikahtan sonra soluğu sarayda alan savcının hangi talimatlar çerçevesinde hareket ettiğini biliyoruz.”

Bu noktada muhalefet partileri ve toplumsal muhalefet kesimlerine seslenen Sancar, “Eğer HDP susarsa iktidar rahatlayacaktır ama HDP’nin susmayacağını iktidar biliyor. Biz bir kez daha Türkiye toplumuna bu gerçeği duyuruyoruz. Bu duyuru savaşa sömürüye, talana karşı olan herkese bir çağrıdır. Mücadele şimdi daha da yükseğe çıkarılmalıdır. Bunun tam zamanıdır. Geç kalırsak yine kazanacağız ama bedeli daha fazla olacak. Eğer biraraya gelmekte geç kalırsak kazanacağımız gerçeği değişmeyecek toplum olarak ödeyeceğimiz bedeller artacak. Çağrımızın aciliyeti de burada yatıyor. Bu topluluk daha fazla bedel ödememesini sağlamak hepimizin görevi ve elindedir. Mücadeleyi birlikte yürütürsek kısa sürede bu faşizan saldırıları durduracağız” dedi.

Sancar, ayrıca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 23 Haziran’daki Twitter paylaşımıyla serbest kalmasını istediği ve FETÖ üyeliği iddiasıyla“FETÖ Medya Yapılanması Davası” dosyasından hapis cezasına hükmedilen Mümtazer Türköne’nin Yargıtay’ın kararıyla dün serbest bırakılmasına da dikkat çekti. Sancar, “Bahçeli’nin her söylediğini talimat olarak uygulayan, serbest bırakılmak istediği kişiyi serbest bırakan, iktidarın tutuklanması gerektiğini belirttiği kişileri, ertesi gün rehin alan bir yargıdır. Buna evrensel anlamda yargı demek elbette mümkün değildir. Ortada iktidar sopası işlemi gören bir aygıt vardır” tepkisini gösterdi.

TBMM’de çok sayıda Kobani eylemlerinde yaşananlara ilişkin Meclis Araştırması yürütülmesi için araştırma önergesi sunduklarını belirten Sancar, “Fakat bu önergelerin tamamı iktidar partisinin oylarıyla reddedildi. Çünkü hakikat ortaya çıkarsa, adil ve tarafsız bir araştırma ve soruşturma yürütülürse iktidar elindeki bu çirkin propagandayı kaybedecek. Bunun yerine partimize sistemli bir yalan kampanyası yöneltiyor, psikolojik savaş harekatı yürütüyor. Adalet bakanına defalarca sordum, ‘Kobani eylemleriyle ilgili açılmış kaç soruşturma var? Açılmış kaç dava var? Bu davaların durumu nedir?’” şeklinde konuştu.

CHP: “Dosyada hangi yeni delil var bilmek isteriz”

Ana muhalefet partisi CHP ise, Meclis’teki üçüncü siyasi parti konumundaki HDP’nin hedef alınması için 6-8 ekim olayları soruşturmasında ne tür deliller elde edildiğini sorguladı.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bugünkü operasyonu Türkiye’deki ekonomik gelişmeler yerine gündemi iç siyasetle meşgul etmeçabası olarak değerlendirerek, “6-8 Ekim olaylarının üzerinden 6 yıl geçti. Hangi yeni delil var bilmek isteriz” dedi.

Özel, CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki basın toplantısında, Mümtazer Türköne’nin dünkü Yargıtay kararıyla tahliye edilmesini, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin talebi nedeniyle eleştirdi. Bahçeli’nin Türköne’nin abisi üzerinden tahliye talep ettiğini anımsatan Özel, “Türkiye’de kimin cezaevine gireceğine dünya liderimiz (Erdoğan’ı kast ediyor) karar veriyor. Oysa ki kuvvetler ayrılığı olan bir ülkede böyle olmaz. Hakim tarafından ne karar verildiği önemli değil. O bu kadar fütursuz, yargı üzerinde etkili olunca kendisine bakansız, makamsız destek veren koalisyonun küçük ortağı ise ‘Hani bana, hani bana’ diyor. Bahçeli anlaşılan ‘Senin FETÖ’cün kötü, benim FETÖ’cüm iyi’ noktasına gelmiş” tepkisini gösterdi.

Türkiye’de artık kuvvetler ayrılığı olmadığını söyleyen Özel, bugün ise yargıda 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili bir operasyona tanıklık edildiğini belirterek, HDP’li Ayhan Bilgen’in daha önce de aynı konudan tutuklandığını ve buna karşı ise Anayasa Mahkemesi’nin kararı olduğunu ifade etti. Anayasa Mahkemesi’nin Bilgen’in hapiste yattığı dokuz ay için de tazminata hükmettiğini anlatan Özel, şimdi Kars Belediye Başkanı Bilgen’in bu sefer de o dönemde HDP MYK üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanmasını gündemi değiştirme amaçlı gördüğünü kaydetti. Özel, “Sırrı Süreyya Önder de tutuklandığında bu iddialar kendisine soruldu. Bu iddialara kendisi savunma yaptı, bundan dolayı ceza almadı ve dışarıya çıktı. Eğer bundan dolayı ceza almadıysa zaten bitmiş. Yattığı ceza bununla ilgiliyse neden bir daha götürüyorsunuz. Aynan Bilgen de savcı bey telefon açsa ifadeye çağırsa kaçacak değildi. Ama bunun yerine yaka paça gözaltına alınıyor. Çünkü Kars’ın seçilmiş belediye başkanı ve HDP’nin elinde kalmış son il belediye başkanı. Bunu yapınca o eski görüntüler televizyonlarda dönebilir ve ekonomideki bu çöküş konuşulmayabilir, Türkiye AKP-MHP için elverişli bir gündemin içine çekilebilir diye düşünüyorlar” dedi.

CHP’nin olaylara ilişkin çok açık ve tüm vatandaşlar için üzüntü duyan bir bakışı olduğunu belirten Özel, “Biz 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili ölen elli vatandaşımızı, Yasin Börü’yü de ayırmadan, Mert Değirmenci’yi de ayırmadan, Şanlıurfa’da ölen Aynur Kudin’i de ayırmadan hepsi için yüreğimiz yanıyor. Bugün Sayın Mithat Sancar olaylarda ölenlerin büyük kısmının HDP üyesi olduğunu söyledi. Bu da önemli bir veridir. ‘Olaylarda ölen Yasin Börü’ye ciğeriniz yanmıyor mu’ diyen AK Partililer soru sorarlar. Bu da kıymetli bir tespittir. Ölenlerin hiçbirisini ayırmadan 6-8 Ekim olaylarına üzülüyoruz, ağlıyoruz, yüreğimiz yanıyor. Sorumlular varsa çıksın ama sorumsuzluğu Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edilmiş bir belediye başkanını görevinden almak, onu kriminalize etmek onun üzerinden Türkiye siyasetinde başka bir çalkantı yaratmaya çalışanlara karşı da milletimiz uyanık olsun, meseleyi doğru bir açıdan görelim. 6-8 Ekim olaylarının üzerinden altı yıl geçti. Hangi yeni delil var bilmek isteriz. Bizim bildiğimiz yeni bir delil yok” diye konuştu.

Gelecek Partisi:“Bu zülüm karşısında dimdik durarak bu imtihanı vermeliyiz”

Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci ise, Twiter aracılığıyla HDP’ye yönelik operasyonla ilgili “Terör hepimizin kırmızı çizgisidir. Ancak siyasi rakiplerimizi terörize ederek ve yargıyı buna alet ederek daha demokratik bir Türkiye’ye ulaşamayız. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, haksızlıklar ve zulüm karşısında dimdik durarak bu imtihanı vermeliyiz” paylaşımında bulundu.

Temurci de, CHP’li Özel gibi operasyon sürecine gerekçe olabilecek yeni bilgiler olup-olmadığını sorgulayarak, “Terörün her türlüsüne karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Evet, terör hepimizin kırmızı çizgisidir. Ancak siyasi rakiplerimizi terörize ederek ve yargıyı buna alet ederek daha demokratik bir Türkiye’ye ulaşamayız. Soruyoruz? Kobani olaylarından 6 yıl sonra bu gözaltılar neden? Bu insanlar daha önce yargılanmadı mı? Katil Öcalan’ın mektubundan medet umanlar, Öcalan’ın kardeşini devletin televizyonuna çıkaranların hesap vermediği bir Türkiye’de bu operasyonun haklılığına nasıl inanalım? Soruyoruz? HDP yerel seçimlerde Cumhur İttifakı’nda yer alsaydı, bugün bu gözaltılar olur muydu? Savcılık derhal bu gözaltılarla ilgili elindeki yeni bulguları kamuoyuyla paylaşmalıdır. Malum ziyaret sonrası gerçekleştirilen bu gözaltılar üzerindeki şaibe ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde bu gözaltıların anlamı, Türkiye’de gündemi değiştirmek ve siyasette kutuplaşmayı zirveye taşımak olacaktır” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi ise, “Siyasetçilere 6 yıl sonra, Ankara’da olmayan olaylarla ilgili davet edilmeden onlarca polis ve zırhlı araçla, üstelik mükerrer olduğu iddia edilen bir soruşturmayla gözaltı yapılması siyasete gözdağıdır. Hukuk, birilerinin keyfi kararlarıyla siyasete alet edilemez” tepkisini paylaştı.

Exit mobile version