Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Eren Keskin: ‘Beyaz Toroslar dönemine geri döndüler’

Gözaltına alınıp kaybedilen Cemil Kırbayır dosyasının kapatılmak istendiğini belirten Avukat Eren Keskin, “Beyaz Toroslar dönemine geri döndüler” diye tepki gösterirken, ağabeyi Mikail Kırbayır, “Bize bu acıyı yaşatan devlet şimdi katillerini koruyor” dedi.

Resmi olmayan kayıtlara göre 17 bin 500 faili meçhul cinayettin kurbanlarından biri olan Cemil Kırbayır, 12 Eylül 1980  Darbesi’nin ardından 13 Eylül 1980 de Ardahan’ın Okçu Köyündeki evinde gözaltına alındıktan sonra kaybedildi.

Oğlunun kaybedilmesinin ardından çalmadık kapı bırakmayan Berfo Kırbayır, 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Tayip Erdoğan’ın Dolmabahçe Sarayı’na davet ederek görüştüğü Cumartesi Anneleri içinde yer aldı.

103 yaşındaki Berfo Anne’yi dinleyen Erdoğan’ın talimatı sonucu; TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun 9 Şubat 2011 tarihli toplantısında “gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması” amacıyla bir alt komisyon kurulması kararı alındı.

Komisyon yaptığı araştırma sonucu 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporun sonuç bölümünde “Komisyonumuz; Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmaktadır” yazıldı. Komisyon, Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence ile öldürüldüğü iddiasıyla ilgili olarak; sorgulamayı yapan üç birim olan Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığının o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak elindeki tüm bilgi, beyan ve belgeleri Adalet Bakanlığı aracılığı ile savcılığa gönderdi.

Bunun üzerine Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011/899 nolu yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma sırasında arşivde 2002/911 nolu takipsizlik kararı bulundu. Anlaşıldı ki; Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesinden 6 yıl sonra, Kars Savcılığı bir soruşturma başlatmış (1986/1279 no) ancak soruşturmada 2002 yılında takipsizlik kararı vermişti. Söz konusu 2002/911 nolu takipsizlik kararı ise aileye tebliğ dahi edilmemiş dosya böylece kapatılmıştı. Bu karar 2014 yılında aileye tebliğ edildi. Aile hemen Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak söz konusu takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme takipsizlik kararını kaldırdı.

Ancak aradan dokuz yıl geçtiği halde soruşturmayı sonuçlandırmayan, davayı açmayan Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı 14 Kasım 2019 tarihinde “kanun yararına bozma” talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü’ne gönderdi ve Cumhuriyet Savcılığınca 2002 yılında zaman aşımı nedeniyle verilmiş olan takipsizlik kararını kaldıran Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014 tarihli kararının kaldırılmasını istedi. Bakanlık, 25 Şubat 2020 tarihinde Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından “kanun yararına bozma” kararı verilmesini talep etti. Dosya halen Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde inceleme aşamasında bulunuyor. Yargıtay’ın  “kanun yararına bozma” kararı vermesi halinde dosyanın zamanaşımından kapatılması mümkün hale gelecek.

Berfo Anneye verilen sözlere rağmen Cemil Kırbayır dosyasında tek bir adım atılmadığını söyleyen Kırbayır ailesinin avukatı Eren Keskin, devletin gözaltında kaybetme olaylarında hep aynı tavrı takındığını ifade etti. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Zorla Kaybetmelere karşı Sözleşmeye imza atmadığını belirten Keskin, “Çünkü bu coğrafya kayıp insanlarla dolu, sözleşme imzalandığı an bütün bu suçları araştırma şansına erişeceğiz. Ancak Türkiye bu sözleşmeyi imzalamamakta diretiyor” dedi.

Devlet aklının kurucu kodlarına geri döndüğünü ifade eden Keskin, şöyle dedi:

“Barış sürecinde kısmi bir demokratikleşme söz konusuydu. Berfo teyzeye verilen söz o dönemin ürünüydü. Ama Tayyip Erdoğan, Berfo teyzeye bu sözü verdiği zaman ‘her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alıp ezerim’ demişti. Şimdi Devlet Bahçeli ile yan yana. Bir zamanlar ‘Beyaz Toroslar dönemi bitti’ diyenler şimdi Beyaz Toroslar dönemine kendileri geri döndüler. Devletin kuruluşundan bu yana bir dolu insan kaybedildi. Bu bir devlet politikası. Bu devlet politikasını değiştirecek bir kararlılık hiçbir zaman iktidara gelmedi. AKP de bu kararlılığı hiçbir zaman göstermedi. İnsanları oyaladılar. Evet, Meclis güzel bir rapor hazırladı ama bugün davayı düşürmek istiyorlar. O nedenle ben devletin içinde o ittihatçı yapının belirleyici olduğuna her zaman inanıyorum. İktidarlar değişse de bu değişmeyecek çünkü bunu talep eden güçlü bir muhalefet yok bu ülkede.”

Dosya şu anda Yargıtay’da olduğunu belirten Keskin, dosya hakkında zaman aşımı kararı verilmesi durumunda buna itiraz etme haklarının olduğunu söyledi. İtirazlarının reddedilmesi durumunda ise Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma haklarının olduğunun altını çizen Keskin, uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kısa zaman önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını söyledi.

Kırbayır davasının kamuoyunda bilinen bir dava olduğunu hatırlatan Keskin, “Yargıtay’ın eğer gerçekten hukukçu kimlikleriyle davranırlarsa siyasi iradenin taleplerini değil hukukun gereklerini yerine getirirlerse kanun yararına bozma talebini reddederler” diye konuştu.

Dosyanın kapatılmak istenmesine tepki gösteren Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, “40 yıldan bu yana sürdürdüğümüz hukuk mücadelesi şimdi kapatılmaya çalışılıyor. Hep haykırdığımız gibi Cemal Kırbayır kimsesiz değildi. Devletin güvenlik güçleri bize bu acıyı çektirdi. Şimdi kendi katillerini koruyor ve kolluyor. Bir tarafta 27 Mayıs darbesini yok hükmünde sayacaksın, diğer tarafta 12 Eylül darbesinin bize yaşattıkları ve 12 Eylül anayasasını o yasanın doğurduğu düzenlemeleri bize dayatacaksın. Bizi mezarsız bırakacaksın. Biz bunu kabul etmeyeceğiz”  diye belirtti.  (Mezopotamya Ajansı)

Exit mobile version