Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Uygur’un sesini duyurmak için dünya seferber olurken, Türkiye sessiz!- David Lepeska

Geçen haftalarda, Çin’in batısındaki Sincan eyaletinde zulüm gören Uygur halkı için küresel bir destek dalgası ortaya çıktı. Ancak bu ivme, Türkiye de dahil Uygurların müttefiki olduğu varsayılan, çoğunluğu Müslüman herhangi bir ülkeye Pekin’in uyguladığı baskıyı kınaması için –ki bazılarına göre bu bir soykırımdır- ilham vermedi.

Salı günü BBC, Uygur asıllı model ve aktivist Merdan Ghappar tarafından Sincan kamplarından birinin içinden gönderilen video ve metni yayınlayarak Çin’in iki milyon kadar Uygur ve diğer Müslüman azınlığı kültürlerinden ve dinlerinden vazgeçmeye nasıl zorladığına dair ayrıntılı görsel kanıtlar ortaka koydu.

Bu, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir etnik gruba yönelik en büyük kitlesel alıkoymadır ve kaçan tutuklular, domuz eti yemeye zorlanmaktan tecavüz ve işkenceye kadar her şeye maruz kalabiliyorlar.

Haziran ayı sonlarında Associated Press (AP) haberinde Çin hükümetinin bazı bölgelerde doğum oranlarını yüzde 60 dolayında düşüren bir kampanyanın parçası olarak Uygur kadınları kısırlaştırma ve kürtaj yapmaya zorlama politikası uyguladığının ortaya çıkmasından itibaren Doğu Türkistan’da izlediği politikalarından dolayı Pekin’e yönelik sert eleştiriler yöneltiliyor.

Talk-showcu John Oliver, HBO serisinin Temmuz sonundaki bir bölümünü Uygurlara ayırarak Birleşmiş Milletler ve Batı hükümetlerini daha fazlasını yapmaya çağırdı. Sadece YouTube’da yaklaşık yedi milyon kez görüntülendi.

Fransız Dışişleri Bakanı, Sincan’daki durumu kabul edilemez olarak nitelendirirken, Avrupalı parlamenterler, The Guardian gazetesinin İngiliz hükümetine yaptığı çağrı gibi, Sincan politikalarından dolayı Pekin’e karşı yaptırımlar uygulaması için Avrupa Birliği’ne çağrıda bulundu.

Geçen ay, alıkonulan yüzbinlerce Uygur’un zorla çalıştırıldığı, Nike ve Volkswagen gibi dünyanın önde gelen şirket ve moda markaları için ürünler ürettikleri ortaya çıktı. Bu şirketler artık hiçbir şekilde Uygur işçileri çalıştırmamaları için baskı altında; ABD Kongresi geçen hafta Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasasını tanıttı.

Ayrıca geçen hafta, Trump yönetimi kamplardan sorumlu olan Sincan Üretim ve İnşaat Yönetimi (XPCC) ile iki eski üst düzey XPCC yetkilisine yaptırım uyguladı.

Uygurların hakları için savaşan önde gelen uluslararası örgütlerden Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, Pekin’e daha fazla baskı çağrısında bulunuyor.

Ahval podcast yayınında İsa, “Uluslararası toplumdan bazı olumlu şeyler gördük” dedi ve ABD yaptırımlarında yaklaşık 50 Çinli şirketin kara listeye alındığını söyledi. İsa, “Ama yine de pek çok ülke Çin’in politikasını destekliyor. Hâlâ pek çok ülke, özellikle Müslüman ülkeler sessiz” ifadelerini kullanıyor.

Çin’in Komünist Partisi, iktidarı için potansiyel bir tehdit olarak gördüğü dine hiçbir zaman dost olmadı. Uygurlar, Kırgızlar, Kazaklar ve diğer Müslüman azınlıklar gibi Tibet Budistleri de onlarca yıldır ayrımcılığa ve tacize maruz kalıyorlar. 2009’da Uygurların hayal kırıklıklarının kitlesel protestolara yol açması üzerine Pekin, camileri ve Sincan’ın başkenti Urumçi’deki bazı Uygur mahallelerini yıkarak sert bir şekilde karşılık verdi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping hükümeti kısa süre sonra İslam’ı bulaşıcı bir ideolojik hastalık ilan etti ve ilk kez 2018’de bahsedilen gözaltı kamplarını açtı. Sincan halkı bugün dünyanın en gelişmiş polis devletinde yaşıyor. Heryerde kontrol noktaları kurulurken, yüz binlerce güvenlik kamerası giriş ve çıkışları izliyor.

Polis, büyük miktarlarda yiyecek depolamak, pasaport başvurusu yapmak, içki veya sigarayı bırakmak gibi 75 hareketi dini aşırılık göstergesi olarak kabul ediyor ve kuralları ihlal eden herkesi gözaltına alıyor. Yerel halk telefonlarına Kuran ayetleri, Arapça yazı veya şüpheli İslami herhangi bir şeyi tarayan uygulamaları indirmeye zorlanıyor.

Isa, “Çin hükümeti İslami değerlere saldırıyor ve onları hedef alıyor, ancak hiçbir İslam ülkesi sessizliği (kırmak) ve Çin vahşetine karşı çıkmıyor” diyor.

Bu, durum Uygurları dilsel, dinsel ve Orta Asya bağları nedeniyle Türk Müslüman kardeşleri olarak gördükleri Türkiye’deki milliyetçilere de uzanıyor. Pekin’in Sincan’daki baskısını başlatmasından bu yana, Türkiye diğer ülkelerden daha fazla olarak, 20 bin sürgün Uygur’u kabul etti. Ancak yine  de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, Uygur davasına çok az destek verdi.

İsa, “Türk halkı, aynı tarihi, aynı dil grubunu paylaştığımız için dayanışma göstererek bize yardım etmeye çalışıyor. Hükümet, iş ve ekonomik bağımlılık nedeniyle sessiz” diyor.

Geçen ay İngiliz Telegraph’ın bir haberine göre, Türkiye’nin Pekin’e artan ekonomik bağımlılığı, özellikle Kuşak ve Yol Projesi ile, Uygurları koruma kabiliyetini aşındırdığını ortaya koydu. Habere göre Erdoğan hükümeti muhafazakar tabanı tarafından ciddi eleştirilerle karşılaşacağı için Uygurları Çin’e sınır dışı etmek yerine, onları gizlice üçüncü ülkelere gönderiyor gibi görünüyor.

Telegraph’ın haberi, geçtiğimiz yıl hiçbir bağı ve geçmişi olmayan Tacikistan’a sınır dışı edilen ve oradan Çin’e gönderilen Uygur anne Zinnetgul Tursun ve kızları da dahil olmak üzere birçok örneğe işaret ediyor. Isa, “Türkiye Uygurları Çin’e sınır dışı etmeye istekli değil, ancak bazı Uygurlar üçüncü bir ülke üzerinden geri gönderiliyor. Bu büyük bir utanç” dedi.

2009 yılında dönemin başbakanı Erdoğan, Çin’in Uygurlara yönelik muamelesini “soykırım” olarak nitelendiren dünyanın ilk liderlerinden biri oldu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da geçtiğimiz yıl Çin’de baskılara işaret ettikten sonra Tek Çin politikasını desteklediklerini söyleyerek konuşmasını dengelemişti.

İsa, bu yorumların Uygurlar arasında umut uyandırdığını, ancak Ankara’nın Pekin’den yana tavır almaya devam etmesiyle her iki seferde de kırıldığını belirtiyor. Türk sınır dışı etme avukatı İbrahim Ergin, Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada, Çin’in Türkiye’deki 200 Uygur akademisyenin listesine sahip olduğunu ve bunları baskı altına almak amacıyla iade talebinde bulunduğunu söylüyor.

“Çin’in uzun kolu gittikçe uzuyor,” diyen Isa, Pekin’in kendisini de en önemli terörist hedef olarak nitelendirdiğini sözlerine ekliyor.

Yine de milliyetçilerden, muhafazakarlardan, muhalif siyasetçilerden ve sivil toplumdan gelen destek nedeniyle Türkiye’deki Uygurların büyük çoğunluğunun güvende olduğundan emin. Uygur lider Abdülkadir Yapcan’ın davasına işaret ediyor. Pekin, Ankara’nın bu kişiyi sınır dışı etmesi için iki yıl boyunca lobi yaptı ancak başarısız oldu.

“Türkiye’deki Uygurların tehlikede olmadığına inanıyorum” diyen İsa, Ankara’yı daha fazlasını yapmaya çağırıyor:
“Türk hükümeti sessizliği bozmalı ve sadece bizi desteklemeli çünkü Türk kamuoyu ve sivil toplum Uygurlara büyük destek veriyor.”

Pekin, ticari anlaşmazlıklar, koronavirüs salgını ve Çin yapımı sosyal medya araçları üzerinden geçen yıl Washington’daki desteğinin düştüğünü gördü. Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Senato’ya Çin Komünist Partisinin günümüzdeki en büyük tehdit olduğunu söyledi. Perşembe günü Trump, önümüzdeki aydan itibaren ABD pazarından TikTok ve WeChat’i yasaklayan idari emirler yayınladı.

Trump’ın geçen yıl Çin lideri Xi Jinping’e Sincan kamplarının yapılması gereken doğru şey olduğunu söylediği öne sürülse de, yönetimi Pekin’e kamplardan dolayı defalarca yaptırım uyguluyor ve daha fazlası üzerinde de çalışıyor. Bazı analistler, Washington’un son zamanlarda Sincan’a odaklanarak Çin’i cezalandırmasının perde arkaısnda Kongre’nin iki kanadının da artan fikir birliğinden kaynaklandığını belirtiyor.

Mao Zedong tarafından 1954’te Sincan’ı kolonileştirmek için oluşturulan XPCC, bugün kendi şehirlerini, fabrikalarını, çiftliklerini ve medya kuruluşlarını yöneten, eyalet GSYİH’sının yüzde 20’sinden fazlasını kontrol eden 3 milyonluk güçlü bir paramiliter birlik. Isa, ABD’nin XPCC üzerindeki yaptırımlarının önemli bir etki yarattığını, ancak Pekin’in politikalarını değiştirmenin koordineli bir çaba gerektireceğine vurgu yapıyor.

İsa, “Avrupa ülkeleri, özellikle Almanya uyanmalı. Bu zulmü durdurmanın tek yolu uluslararası baskı, ancak şimdilik henüz büyük somut eylem görmedik” diyor.


© Ahval Türkçe

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.

Exit mobile version