Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Uçak gemisi’ sorunları çözer mi yoksa daha da büyütür mü? – İhsan Çaralan

“Karadeniz’de, Zonguldak açıklarında doğal gaz bulduk” haberinin Cumhurbaşkanı tarafından “bir müjde”ye dönüştürülmesinin halk indinde pek itibar bulmamasının hükümet ve Cumhur İttifakı cenahında sıkıntı uyandırdığı çok açık. Bu sıkıntıyı azaltmak için Biden’in yedi sekiz ay önceki sözlerinin, günlerdir ağzını açmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeniden gündeme getirildiğini gördük. Ve tabii son bir yıldan beri Doğu Akdeniz’deki gelişmeler de bu yoğun gündemin konusu olmaya devam etti, ediyor. Üstelik Erdoğan bu gündeme, “Bir iki uçak gemisi yapmalıyız” çıkışını da ekledi!

23 Ağustos günü, Tuzla’da, Desan Tersanesinde, Yeni Deniz Sistemleri Teslim Töreni’nde konuşan Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki paylaşım mücadelesinin ne kadar yoğunlaştığına dikkat çektikten sonra, Türkiye’nin haklarını savunabilmek için askeri gücünü daha da büyütmesi gerektiğini öne sürdü.

BU, DIŞ POLİTİKADAKİ TIKANIKLIĞI ANCAK UÇAK GEMİSİ ÇÖZER DEMEKTİR

Bu konudaki girişimleri saydıktan sonra Erdoğan; “Gemi inşa sektörü burada. Ben şimdi buradan size sesleniyorum. Anadolu’yu inşa ettik. Şimdi gelin artık bir veya iki veya daha fazla uçak gemisi de inşa edelim. Herhalde yaparız değil mi? Çünkü denizlerde bu caydırıcılığa ihtiyacımız var. Bu adımı da atmamız lazım” diyerek, daha çok silahlanma, daha çok askeri güç ve komşularıyla ilgili her sorunu bu gücün caydırıcılığı ekseninde çözme yaklaşımını yeniden ifade etmiş oldu.

Erdoğan, Türkiye’nin yeni Osmanlıcılık adına girdiği, “Yayılmacılık” ve “Bölgede emperyalistlerin arasındaki paylaşım mücadelesinden pay alma” stratejisine bağlandığı için her geçen gün daha çok silaha ihtiyaç duymaktadır. Bu politika bugün Türkiye’yi daha çok silahlanma, daha çok savaş malzemesi alma, daha çok savaş gemisi ve nihayet “uçak gemisi” yapma ihtiyacına kadar getirmiştir. Eğer bu gidişte ısrar edilirse yarın bir iki uçak gemisi de yetmeyecek, “Daha çok savaş uçağı, daha çok denizaltı, daha çok firkateyn, daha çok uçak gemisi”; hatta “Bunlar da yetmiyor, artık nükleer silah yapmamız gerekir” denecek. Gerekçeleri de şimdiden söylüyorlar: “Rusya’nın, ABD’nin, Fransa’nın, İsrail’in bile nükleer silahı varsa Türkiye’nin niye olmasın!”

Ama Erdoğan’ın “Uçak gemisi yapma talimatı”, aynı zamanda “Türkiye’yi öyle büyük sorunların içine soktuk ki, bunları ancak uçak gemisi yapacak kadar büyük bir askeri güce erişebilirsek çözebiliriz” itirafıdır.

‘UÇAK GEMİSİ’ YENİ ÇILGIN PROJE Mİ?

Erdoğan ve yandaş medyadaki dalkavuk takımı, milliyetçi-militarist güçlerin sırtını sıvazlamak için, 2017’den beri çeşitli vesilelerle “Türkiye’nin “uçak gemisi”nin olması gerektiğine vurgu yapıyor.

Nitekim 21 Temmuz 2020’de, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci yılını değerlendirme toplantısı”nda Erdoğan, yine “uçak gemisi”ni gündeme getirmişti. Ama bu sefer uçak gemisi yapacağız demek yerine, neden uçak gemisi yapılamadığının gerekçelerini söylüyordu: “Bugün Libya’daki harekat ortamı bir kez daha gösterdi ki Türkiye ya uzun menzilli savaş uçaklarına ya da uçak gemisi ve/veya LHD gibi gemilere sahip olmak zorunda. Ancak uçak gemilerinin idamesi de zannedildiği kadar basit veya ucuz değil.”

Bu konuşmasından sadece 32 gün sonra aynı Erdoğan; “Bir veya iki hatta daha fazla uçak gemisi yapmak” için “talimat mahiyetinde” konuştu.

Tabii aklıyla düşünen her T.C. vatandaşı, “Peki, 32 günde Türkiye, nükleer enerji ile çalışan ve uçak gemisine inip kalkabilecek uçaklar yapma konusunda yeni icatlar mı yaptı, yeni ekonomik kaynaklar mı buldu ki dün uçak gemisi yapmanın zorluğundan söz eden Erdoğan, birden uçak gemisi yapılmasını isteyebiliyor” diyecektir. Bu da ister istemez “Uçak gemisi yapılsın talimatı, Kanal İstanbul projesinden sonra, yeni bir çılgın proje emri mi?” sorusunu büyütmektedir!

TEK ADAM YÖNETİMİ HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK ASKERİ GÜCE İHTİYAÇ DUYUYOR

Bugün Türkiye askeri güç bakımından bölgedeki her ülkeden, tartışılamayacak kadar daha büyük bir askeri güce sahiptir. Ama bu güç onu bölgede daha itibarlı, daha çok sözü dinlenen, bölgedeki sorunların çözümünde ne tutum alacağına bakılan bir ülke yapmaya yetmemiştir. Tersine bugün Türkiye, tek adam yönetiminin izlediği, bu silaha ve askeri güce dayanan politika nedeniyle, Katar ve Azerbaycan dışında dostu kalmayan bir ülke haline gelmiştir.

Yani Türkiye’nin yapması gereken daha çok silahlanma, daha çok savaş uçağı, daha çok savaş gemisi ve uçak gemisi değil;

Emperyalistlerin paylaşım mücadelesinden pay almayı esas alan dış politika çizgisinden vazgeçerek, emperyalistlerin bölgeye müdahalelerine açıkça hayır diyen, gerçek bir antiemperyalist mücadele hattında yürüyen,Ulusların kendi kaderini tayin hakkına saygıyı esas alarak halkları kardeşleştiren, Bölge gericilikleri arasındaki çatışma ve rekabetlerden kaçınan, bölgede insan haklarının, demokrasinin ve özgürlüklerin yayılmasını destekleyen, haklara rejim dayatmayan bir politika hattına geçmektir.

Ne var ki içeride tek adam yönetiminin ihtiyaçları, dışarıda yayılmacı, yeni Osmanlıcı dış politikanın gerekleri, Türkiye’yi, bırakalım bölgedeki barış mücadelesinin merkezi olmayı, sorunları askeri güce dayanarak “çözmeyi” amaçlayan, “oyun kurucu” olmasa da “oyun bozucu” bir ülke olarak her geçen gün daha çok askeri güce ihtiyaç duyar hale getirmiştir.

“Uçak gemisi”nde sembolize olan daha büyük askeri güç kullanarak sorunları çözme politikası, sorunların daha da büyümesi demektir!

Reklam

Exit mobile version