YORUM | SÜLEYMAN C. KARAMAN*
Parasal ekonominin duayenlerinden Milton Friedman’a ait “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” ifadesi, yüksek enflasyonun tek nedeninin para arzı, yani para basılıp piyasa sürülmesi olduğu gerçeğini özetler.
Düşük seviyede enflasyonun başka nedenleri olsa bile, yüksek enflasyonun tek nedeni para arzıdır. Bir şeyden az olduğu zaman değerli olur, çok olduğu zaman değersizleşir.
Mesela, altın neden değerlidir; az olduğu için. Suyun değeri neden azdır; çok olduğu için… Aynen bunun gibi eğer ekonomiye çok fazla para enjekte edilirse, paranın değeri düşer.
50 TL ile 2 kişi bir restoranda yemek yiyebilirken şimdi ancak 1 kişi bu parayla yemek yiyebiliyor ise para bir miktar değerini kaybetmiş demektir. Enflasyon dediğimiz şey budur. Yani zaman içinde paranın değerini kaybediyor olması.
Para basma yetkisi sadece devlete aittir ve günümüz siyasi ve ekonomik yapılanmalarda merkez bankası dediğimiz devlet kurumu bu görevi üstlenir. Merkez bankasının siyasi yönetimden bağımsız olmasının gerekliliği, dünya çapında hakim olan bir görüştür ve bu görüşün altında yatan neden, siyasi iktidarın para basma yetkisini istismar edeceği ve kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanacağıdır. Örneğin, siyasi iktidar seçimler yaklaşırken para arzını artırıp piyasada bolluk havasının oluşmasını tercih edebilirler. İktidarın, enflasyon çıkıp ekonomik kazanımları bitirene kadar, “ekonomide her şey yolunda” algısını sürdürmek amacıyla para basma yetkisini böyle kötüye kullanması sözkonusudur. Bu yöntem kısa vadede iktidarı başarılı göstermeye yetebilir ancak uzun vadede ülke ekonomisini ve dolayısıyla halkın gelir düzeyini bozucu etki yapar.
Gelişmekte olan ülkeler niye daha çok para basar?
Normalde, bir devletin geliri, vergi geliridir. Devlet, insanların ve firmaların elde ettikleri gelirin bir kısmını vergi olarak alarak onlara yol, su, elektrik gibi hizmetler getirir. Ama vergi toplamak kolay bir iş değildir. Devletin çok iyi organize olmuş ve devlet kültürünün yerleşmiş olması lazım ki devlet toplaması gereken vergiyi toplayabilsin.
Devletin alması gereken adil vergiyi toplayabilmesi bir gelişmişlik göstergesidir. Gelişmiş ülkelerde devlet yöneticileri yaptıkları hizmetleri başa kakmaz; halktan tahsil ettikleri vergi gelirlerini nasıl harcadıklarının hesabını verir.
Türkiye toplaması gereken vergiyi adil biçimde toplayamayan ve tahsil edilen vergiyi etkin kullanamayan bir ülkedir. Bu durum gelir dağılımının bozulması gibi ülke çapında adaletsizliklere neden olmaktadır. Türkiye gibi vergisini tam toplayamayan ülkeler için başka bir seçenek daha vardır, o da tahmin edebileceğiniz gibi para basmak.
Tarih, devlet düzenini kuramamış, ya da kurulmuş olan düzeni yıkılan ve para basmaktan başka çareleri kalmayan devletlerle doludur. Buna Romalılar ve Osmanlılar da dahildir. Şu anda da Venezuela, Arjantin, İran gibi bazı ülkeler içinde bulundukları zor ekonomik şartlardan para basarak çıkmaya çalışmaktadırlar. Ama şunu unutmamak lazımdır ki para basmak hiç bir zaman için bir çözüm değildir genelde tamamen umudunu kaybetmiş ülkelerin son çareleridir.
Gelelim günümüze. Para basarak yüksek enflasyona neden olmak (yıllık %50 ve üzeri) iktidarın kendi ayağına kurşun sıkmasından başka birşey değildir. Zira yüksek enflasyonu yalanlarla ve siyasi manevralarla örtmeye çalışmanız çok zor, ya da imkansızdır. Her ne kadar merkez bankasının bağımsızlığı kalmamışsa da, bu hükümetin anında para basmaya başlayacağı anlamına gelmiyor. İnsanlar ekonomik olarak iki şeye duyarlıdırlar: İşsizlik ve yüksek fiyatlar. Hızla yükselen fiyatlar insanlarda hızla yükselen bir memnuniyetsizlik oluşturur.
Türkiye Amerika değil!
Türkiye’yi Amerika gibi bir ülkeyle de karşılaştırmamak lazım. Amerikan devleti, özellikle son zamanlarda, devamlı para bastığı halde enflasyonun en ufak bir emaresi bile görünmemekte. Çünkü Amerikan para birimi dolar dünyanın rezerv para birimidir. Bundan dolayı Amerikan dolarına talep her zaman vardır ve yüksektir. Bu Amerikan ekonomisi için çok büyük bir avantajdır. Karşılıksız diyebileceğimiz para basıp başka ülkelere gönderebilir ve bu kendi ülkesinde enflasyon tehlikesi oluşturmaz. Enflasyon tehlikesi Türkiye gibi kendi para birimi olan ve siyasi dengeleri ekonomik dengeler ile beraber kolayca değişebilen ülkeler için mevzu bahistir.
En son koronavirüslr birlikte Amerikan devleti 3 trilyon doların üzerinde piyasaya para sürdü. Ama fiyatları artırmak şöyle dursun, fiyatlar düşme eğiliminde. Bu arada Çin devletinin kendi para birimini dünya rezerv para birimi konumuna yükseltme adına çok gayret ettiğinden bahsedebiliriz ama bunu başka bir yazıya bırakıyoruz.
Türkiye’de şu an yüzde 15 civarında olan enflasyon oranı ne öldürür ne de diriltir. Enflasyonun en büyük zararı olan uzun vadeli plan yapmayı zorlaştırması ekonomiyi elbette kötü yönde etkiliyor ama insanların birinci gündemi de enflasyon değil. Zaten insanlar bu enflasyonla yaşamayı da öğrendi gibi gözüküyor. Sınırsız para basmak sondan bir önceki adım.
*Akademisyen, ekonomist
Kaynak: Tr724