Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye-Yunanistan savaşı kaçınılmaz mı?

YORUM | AYDOĞAN VATANDAŞ

Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos geçtiğimiz haftalarda Yunanistan’ın olası bir provokasyon durumunda Türkiye ile savaşmaya hazır olduğunu söyledi. Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, ’’Yunanistan ile olan sorunlarımızı barışçı yollarla çözmek istiyoruz. Ancak, bir savaş durumunda, çıkarlarımızı koruyacak kadar güçlüyüz.“ şeklinde cevap verdi.

Türkiye ve Yunanistan arası gerginlik dün yeni bir boyut kazandı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Akdeniz’de sismik araştırma yapacağı Kos Adası yakınlarına 20 adet savaş gemisi ve 8 adet denizaltı gönderdi. Bunu Yunan Donanmasının bölgeye hareketi izledi.

Yunanistan ve Türkiye arasındaki askeri çatışmaların uzun bir geçmişi var. 1363’te Osmanlı Doğu Trakya’yı topraklarına kattığı dönemden, 1996 yılında savaşın eşiğine getiren Kardak krizine kadar yaşanan askeri çatışmalar, yeni savaşların her zaman iki ülke arasında mümkün olduğunu gösteriyor. Ulusların ve insanların geçmiş davranışları ülkelerin gelecekteki davranışlarını tahmin etmenin hala en iyi yolu, özellikle Türkiye’nin Libya ve Suriye’deki başarılı askeri operasyonları göz önüne alındığında, savaş olasılığı hiç de az değil.

Ancak iki ülke arasındaki mevcut gerilimin asıl sebepleri nedir? Neden iki ülke potansiyel bir savaştan söz etmeye başladı?

Kuşkusuz iki ülke arasındaki en temel sorun Ege Denizi üzerindeki iktidar mücadelesi. Yunanistan, karasularını 12 mile çıkarmak ve böylece Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki hareketlerini sınırlamak istiyor. Diğer taraftan Yunanistan, Türkiye ile yeni bir gerilime neden olan 10 millik hava sahası sınırını kabul ediyor. Buna ek olarak, Yunanistan şu anda Adaları antlaşmalara aykırı olarak silahlandırıyor ve Ege’deki neredeyse tüm adaları devlet politikası doğrultusunda talep ediyor.

Türkiye ise Yunan politikalarına meydan okuyor ve zaman zaman bir devlet politikası oluşturmaya çalışırken krizi tırmandırıyor.

Ege Denizi’ndeki yoğun göç sorununun iki ülke arasında krize neden olan başka bir sorun olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Medyaya yansıdığı kadarıyla, Yunan sahil güvenlik görevlileri, Türkiye sınırları açıp Suriyeli mültecileri Avrupa’ya gönderdiğinde yasadışı göçmenleri agresif bir şekilde Türkiye’ye geri itti.

Ege Denizi’ndeki krizlere ek olarak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tartışmalı bölgelerde petrol ve gaz bulma çabaları ve Türkiye’nin Libya ile imzaladığı “antlasma’’ da mevcut durumu daha kötü hale getirdi.

Bununla birlikte, bu gri alanlarda, her iki tarafın da politik olarak gerginlikten yararlandıkları sır değil. Bazıları bunun kontrollü bir krizden başka bir şey olmadığına inanıyor. İki ülkenin savunma bakanları gerginliği artıran yorumlar yapmış olsalar da, uzmanlar ABD ve Avrupa Birliği’nin iki önemli NATO üyesi arasında böyle bir gerilimin savaşa dönüşmesine izin vermeyeceğine inanıyor.

Peki  ya Rusya Federasyonu?

Rusya potansiyel bir Türk-Yunan savaşına nasıl yaklaşıyor? Atina ve Moskova arasındaki son iki yıldaki gerginlikler sır değil. Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin 2019 yılında Yunan Ortodoks Kilisesi tarafından tanınması, ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir kırılma noktasıydı. 2018’de iki Rus diplomatı sınır dışı eden Yunanistan da iki ülke arasında diplomatik krize neden oldu. Rusya ile Yunanistan arasındaki gerilimin gerçek nedeni neydi?

Bilindiği gibi, Yunanistan ve Makedonya arasında ‘Makedonya’ adı konusundaki anlaşmazlık, Balkanlar’da uzun süredir çözülmemiş sorunlardan biriydi. Bu sorun, Yunan Hükümeti’nin muhalefeti nedeniyle Makedonya’nin NATO’ya katılmasını da erteledi. Rusya Federasyonu ayrıca Makedonya’nin NATO’ya siyasi baskı yoluyla katılmasını hem Yunanistan hem de Makedonya’da sürdürdüğü örtülü operasyonlarla engellemeye çalışıyordu. Rusya’nın çabaları başarısız oldu ve Makedonya Yunanistan’ın desteğiyle Mart 2020’de Kuzey Makedonya adıyla NATO’ya katıldı.

Şimdi, bu mevcut siyasi ve tarihsel süreç bağlamında, Rusya’nın NATO ülkeleri Yunanistan ve Türkiye arasında olası bir askeri çatışmaya istekli olacağını analiz etmek yanlış olmaz, çünkü Rusya’nın ana hedefi NATO’nun genişlemesini engellemektir.

Öte yandan, Rusya’nın Türk ordusunda, Amerikan karşıtlığını destekleyen, Türkiye’de Rus çıkarlarını temsil eden Doğu Perinçek liderliğindeki Avrasyacı askeri bürokrasi aracılığıyla bir miktar etkisi olduğu bilinmektedir. Erdoğan’ın AKP’si Libya ve Suriye’de farklı çıkarlar peşinde koşarken ve Rusya’yla ciddi askeri çatışmalarla karşılaşırken, Erdoğan’ın içerde Rus müttefiki Doğu Perinçek ve Türk ordusundaki destekçileri zaman zaman karşı karşıya geldikleri bilinmektedir. MİT’in Odatv operasyonları tümüyle bu iç çatışmanın dışavurumudur. Erdoğan’ın Sünni siyasi İslamcılığı Suriye iç savaşı sırasında, Suriye Alevisi Esad rejimine karşı savaşırken, Erdoğan’ın Türk devlet sistemindeki Rusya ve Esed sempatizanı müttefikleriyle zaman zaman güven bunalımı yaşadığı da biliniyor. Hem Suriye’de hem de Libya’da Erdoğan Hükümetini zayıflatan unsurlardan biri işte bu dinamik.

Soru, İslamcı Erdoğan Rus yanlısı çevrelerle kurduğu ittifakın Türkiye ve Yunanistan arasındaki potansiyel çatışmayı nasıl etkileyeceğidir.

Türkiye ile Libya arasındaki mutabakatı başlatan Amiral Cihat Yaycı’nın görevden alınmasının önemli nedenlerinden biri Türk medyasındaki kontrol edilemeyen ilişkileriydi. 2012-2014 yılları arasında Moskova’da askeri ateşe olarak görev yapan Amiral Cihat Yaycı, 15 Temmuz sonrası süreçte Türk Ordusunun dönüşümünde, NATO yanlısı subayların tasfiyesinde çok önemli bir rol oynadı. Amiral Cihat Yaycı, bu dönemde Türk siyasetinde ve devlet yapısında üç önemli değişikliğe öncülük etti. İlk olarak Ege ve Akdeniz’deki Türk dış politikasını değiştirdi ve hem Yunanistan’ı hem de Türkiye’yi potansiyel bir savaşın kıyısına getirdi. 

İkincisi, Türk Ordusu’ndan, özellikle de Türk Donanması’nda gerçekleştirdiği tasfiyelerle Rusların Türk askeri yapısındaki etkisini artırdı. 

Üçüncüsü, hem Türk Deniz Kuvvetleri hem de Hava Kuvvetleri’nden en başarılı kurmay subayları temizleyerek Türk savunma yapısını zayıflattı ve Yunan Ordusunun bölgede Türk Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri’ni on yıllardır ilk kez dengelemesine neden oldu. Yunanistan yetkilileri işte bu yüzden Türkiye ile savaşmaya hazır olduğunu açıktan söylemeye başladı.

Yunanistan ile Türkiye arasında böyle bir savaşı ne tür dinamiklerin tetikleyebileceği kesin değil. İlk saldırı Türkiye’den gelirse, Yunanistan süratli bir şekilde karşı saldırıyı gerçekleştirebilir. Türkiye 2015 aralığında bir Rus uçağını düşürmüş ancak Rusya Türkiye’ye askeri bir karşılık verememişti. Çünkü bir NATO ülkesi olan Türkiye NATO’nun tam desteğini aldı. Oysa şimdi aynı durum söz konusu değil. Yunanistan da NATO ülkesi. Yunanistan Türkiye’ye misilleme yaparsa, Erdoğan bundan siyasi olarak zarar görür ve Yunanistan Türkiye kadar güçlü olduğunu kanıtlar. Erdoğan Türkiye’de zemin kaybeder. Bu senaryoda Erdoğan için kazan-kazan durumu yok. Dolayısıyla, Yunanistan ile böyle potansiyel bir savaşı başlatacak olan Erdoğan olmazdı.

Ayrıca, Balyoz Askeri belgeleri 2010 yılında ortaya çıktığında bu tür senaryoların varlığı da ortaya çıktı. Belgelere göre, darbeciler, Erdoğan’ı Yunanistan ile potansiyel bir savaşta zayıf göstermeyi hedeflediler.

Kesin olan, potansiyel bir Türkiye-Yunanistan çatışmasında Rusya’nın ve Türkiye’deki ortaklarının böyle bir senaryodan en çok yararlanacaklarıdır.

Kaynak:Tr724

Exit mobile version