Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Elektrik ve doğal gaz borcunu ödeyemeyen Ayasofya’ya mı gitsin?

Halkın yaşamını doğrudan ilgilendiren ve iktidarı eleştirmeden söz söylenemeyecek olan gündemler yoğunlaştığında, muhalefeti ‘hain’ iktidarı ise ülkenin bekasına sahip çıkan yegane güç olarak tarif etmek üzerine kurulu bir gündem ortaya salınıyor.

Bir süre önce ‘darbe tehdidi’ tartışmasıyla top döndürülürken, şimdi de Ayasofya etrafında oyun kurulmaya çalışılıyor. Nuray Sancar ve Aydın Çubukçu, Ayasofya gündemini tarihsel ve güncel bağlamlarıyla Evrensel’de tartıştılar. Atlamış olanlar da internet sitemizden kolaylıkla ulaşabilir.

Bu yazıda iktidarın gündemleşmesinden haz etmediği konulardan sadece birini hatırlatacağız. Bir haberle başlayalım: “Mardin’de elektriği kesilen üreticiler: Teşekkür beklerken cezalandırılıyoruz.” 8 Temmuz 2020 günü Evrensel’de yayımlanan, Diyarbakır bürosu muhabirlerimizden, arkadaşımız Fırat Topal’ın haberinde, Mardin’in özellikle Kızıltepe ve Derik ilçelerinin Türkiye’nin hububat ve bakliyat ihtiyacının yüzde 20’sini karşıladığı hatırlatılarak devam ediliyor: “Ancak çiftçilerin tarlalarını sulamak için kullandıkları elektriğin faturası yüz binlerce lirayı buluyor. Yüksek gelen bu faturaları çiftçiler ödemekte zorlanıyor. Çünkü tarlalardan kazandıkları para maliyetlerine yetmiyor. Yıllardır çözülemeyen bu sorun yüzünden yüzlerce köyün elektriği ara ara tümden kesiliyor. Son olarak Dicle Elektrik (DEDAŞ), 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde çiftçilerin borçları yüzünden elektriklerini kesmişti. Kesintinin halen devam ettiği yüzü aşkın köyde elektrik düşük fazda verildiği için evler de susuz kaldı. Köylüler, su ihtiyacını kendileri ve belediyenin getirdiği tankerler ile karşılıyor. Salgın sürecinden dolayı hem çiftçiler hem de köylüler zor durumda.”

Baba mesleği olan çiftçiliği kendisinin sürdürmeye çalıştığını söyleyen İhsan Tentik (40), “10 yıldır DEDAŞ’dan çekiyoruz. Tarlamızı satsak da bu faturaları ödeyemeyiz. 100 dönümlük araziye 120 bin TL fatura gelmiş, nasıl ödeyelim?” diye soruyor. Akdoğan Köyü Muhtarı Mahmut Sarıdağ’ın sitemi de son derece haklı: “300 bin dönüm tarlada 1.5 milyon insanın ekmeğini karşılıyoruz. Burada ödüllendirilmemiz gerekirken cezalandırılıyoruz.”

Bu sorun uzun yıllardır devam ediyor. Hepimiz, iktidarın enerji politikalarından kaynaklanan bu sorunu evimizde kullandığımız elektrik ya da doğal gaz bakımından yaşıyoruz.

Yaklaşık 1 saatlik bir zoom bağlantısı ile bu konu üzerine konuştuğumuz CHP’nin Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın, koronavirüs salgını öncesi Türkiye’deki tabloyu şu verilerle özetledi: “2018 yılında 4 milyon 537 bin 947 abonenin elektriği kesildi. 2019 yılında 4 milyon 154 bin 40 abonenin borç nedeniyle elektriği kesildi. Yani 2 yılda toplam 8 milyon 691 bin 987 abonenin en az bir kez elektriği kesildi. 2018 yılında 759 bin 606 abonenin borç nedeniyle doğal gazı kesildi. 2019 yılı ekim ayına kadar da 713 bin 709 abonenin doğal gazı kesildi. Yani 21 ayda 1 milyon 473 bin 315 abonenin en az bir kez doğal gazı kesilmiş. Özetle son 2 yılda 10 milyon 165 bin 302 elektrik ve doğal gaz tüketicisi faturasını ödeyemedi.”

Akın, bu verilere salgın dönemindeki borçların dahil olmadığını hatırlatarak, marttan itibaren fatura borçları ötelenen vatandaşların bu borçlarını ödeyemediklerinde aynı sorun ile karşılaşacaklarını dile getiriyor.

Elektrik tüketiminin vatandaşa faturalandırılması aşamasındaki en önemli kalemlerden biri de vergiler. Söz yine Akın’da: “Son 2 yılda tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat artışları yüzde 108.2’yi buldu. Çiftçi, tarımsal sulama için kullandığı 100 kilovat saat elektriği 47 lira 38 kuruşa satın alıyor. Fakat üzerine dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve KDV binince ödediği para 83 lira 23 kuruş oluyor. Çiftçi, neredeyse kullandığı elektrik bedeli kadar yani 35 lira 85 kuruş dağıtım bedeli, vergi ve fon ödüyor. Üreticiyi elektrik değil, faturası çarpıyor.”

İktidarın faturalara eklenen bu vergilerden salgın döneminde dahi vazgeçmediğini hatırlatalım. Bağlarken sormak gerekiyor: Elektrik ve doğal gaz borcunu ödeyemeyen çiftçi, yoksul ne yapsın, Ayasofya’ya mı gitsin?

Not: Bundan böyle pazartesi günleri beraberiz. Bu arada okurla dertleşme babında bir de not. Bu köşe başladığı yıllarda, sanırım o dönemki toyluğumla köşe ismini ‘ufuk’ koymuştum. Epey zamandır da, ‘Yani şimdi okur okuyacak ve ufku açılacak, öyle mi?’ deyip hayıflandığım ve kendime kızdığım oluyor. Ama bir noktadan sonra da artık köşe ismi değiştirmek pek uygun olmuyor. En azından şunu söyleyeyim. Bu köşenin ‘ufuk’ açma iddiası yoktur, sadece söz söyleme derdi olabilir.

Reklam

Yazar: Fatih Polat

Kaynak: Evrensel

Exit mobile version