İSTANBUL – Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1034’üncü haftasında 29 yıl önce Colemêrg’te gözaltına alındıktan sonra katledilen Abdullah Canan’ın faillerini sordu.
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak, faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1034’üncüsünü gerçekleştirdi. Karanfil ve kayıplarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda buluşan anneler, bu haftaki eylemde 17 Ocak 1996 tarihinde Colemêrg’te gözaltına alındıktan sonra 7 kurşunla katledilen Abdullah Canan’ın (43) faillerini sordu.
Bu haftaki eylemde açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
Abdullah Canan ve ailesinin yaşanan hak ihlallerinden dolayı savcılığa başvurduğunu belirten Gülseren Yoleri, “Yedi akrabası ile birlikte yaptıkları başvuruda, Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Yurdakul, Canan ve şikayetçilerden 2 kişiyi taburdaki makamına çağırarak, hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmelerini istedi. Canan, şikayetinden vazgeçmeyeceğini söylediğinde Binbaşı Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi” diye belirtti.
7 KURŞUNLA KATLEDİLDİ
Binbaşı Yurdakul’un tehdidinden sonra Canan’ın otomobilinin 17 Ocak 1996’ta Gever-Wan karayolunda askerler tarafından durdurularak gözaltına alındığını ifade eden Gülseren Yoleri, Canan’ın ailesinin, “Yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Canan’ın bulunmasını istedi, ancak onun gözaltına alındığı inkar edildi. 21 Şubat 1996 günü, Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova-Esendere Karayolu’ndaki bir menfeze bırakılmıştı” diye belirtti.
Daha sonra Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç’in, Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını belirten Yoleri, “Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak, gözaltına alındığı inkar edilen Abdullah Canan’ı Şubat ayında tabur karargâhındaki revirde, başı sarılı vaziyette gördüğünü söyledi” diye konuştu.
AİLENİN HUKUK ARAYIŞI
Canan’ın ailesinin hukuksal çabaları sonucunda Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldığını aktaran Gülseren Yoleri, “Canan Ailesi’nin 1997 yılında başvurduğu AİHM, 26 Haziran 2007 tarihinde dava sonucunu açıkladı. AİHM 3.Dairesi, ‘Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan, öldürülmeden önce ağır işkence görmüştür’ tespitinde bulunarak, Türkiye’nin iç hukukundaki yaklaşımını şaşkınlık verici olarak değerlendirdi ve oy birliği ile yaşam hakkının esas ve usul yönünden ihlal edildiğine karar verdi” ifadelerini kullandı.
‘ADALET ARAYIŞIMIZ SÜRECEKTİR’
Abdullah Canan şahsında tüm kayıplarının akıbeti ortaya çıkana kadar adalet arayışlarının süreceğini belirte Gülseren Yoleri, “AİHM kararında Abdullah Canan’ı gözaltına alanların, işkence ile katledip bedenini kaybedenlerin isimleri yazılıdır. Abdullah Canan’ın faillerinin üzerindeki koruma kalkanı kaldırılana ve yeniden yargılanıp cezalandırılana kadar bu dava bizim için kapanmayacak. Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***