İstanbul’da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları ortaya çıkan ‘yenidoğan çetesi’ davası görülmeye devam ediliyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Duruşmada ilk olarak sanık müdafilerin isimleri okundu.
”Bütün özel hastanelerde dönüyor”
Duruşma, “resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne suç işleme amacıyla üye olmak” suçlarından yargılanan Hasan Basri Gök’ün savunması ile başladı.
Daha önce verdiği ifadeleri yinelediğini söyleyen Gök, bebek sevklerini Fırat Sarı’nın da olduğu bir ekibin yaptığını söyledi.
Gök, savunmasında şunları söyledi: “Exel sistemi vardı. Hastane sorumluları, bebeklerin değerlerini atardı. Avcılar’ın sekreteri yollardım mesela. Bu notlar birleştirilip rapor olarak geri gidiyordu. Reyap, Silivri, Duygu hastanelerinde çalıştım. 2019-2021 yıllarında çalıştım. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. Şoförlüğünü yaptım. Bebek sevkleri tıp merkezinden, tanıdık doktordan ya da 112’den alınıyordu. 112 araya girmeden bebeği Fırat Sarı alırdı. 112’ye bildirmeden oranın çocuk doktoruyla alan doktor arasında bebek alınıyordu. Aileye ‘112’ye haber vermeyelim uzağa atarlar, yakında hastane var’ deyip gönderiyorlardı.”
Bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin tapeleri sorulan Gök, “Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey” dedi.
Gök ayrıca hastaların normalden daha uzun hastanelerde yatırıldığını da söyleyerek, “SGK’den para almak için normalden uzun yatırıyorlardı hastaları. Hastanın ilacı 1 adetse düşülen 3 tane oluyordu. Denetim işlerinde ise ben dışardan bakıyordum” ifadelerini kullandı.
Skandal yanıt
Mahkeme başkanı, çocuk ölümlerine ilişkin yapılan görüşmeleri de sordu.
Mahkeme başkanı, “Mehtap ile bir konuşman var. ‘Mehtap çocuğu öldür. 50 satürasyonlu bebek mi olur?’ diyorsun. Mehtap da ‘Öldüreceğim de öldürsem de dert’ diyor. Bu konuşma nedir?’ diye sordu. Sanık Gök ise skandal bir yanıt vererek, “Evet, çirkin bir cümle” dedi.
Daha sonra sözlerine devam eden Gök, “50 satürasyonlu demek bebeğin sürekli kalbinin durup yeniden canlanması demek” dedi. Sanık Gök’e mahkeme başkanı, “Normalde böyle hemen bırakır mısınız bebeğe müdahaleyi?” diye sordu. Sanık ise “Normalde böbrekler ve ciğerler iflas edince bırakılır” cevabını verdi.
“Zamanında baksalar bebek yaşardı”
Ölen Michelle Nwando Opara isimli 6 aylık bebek ile ilgili yaptığı telefon konuşması sorulan Gök, “Öldüğünü fark etmemişler. Zamanında baksalar bebek yaşıyor olurdu” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının sorularının ardından duruşma savcısı da sanık Hasan Basri Gök’e soru sordu.
Savcı Gök’e “Alem yapacağız” denilen tepeler üzerinden soru yöneltildi. Savcının “Tapelerde ‘bu ilacı bebeklere az az ver’ diyorsun. Çocuklara verildiği takdirde entübe edilmesi gereken bir ilaç diye biliyorum” ifadeleri üzerine Gök, “Böyle bir durum söz konusu değil. Saçma sapan bir sohbetti” dedi.
Gök’ün yanıtı üzerine savcı “Vermeyeceğin bir ilacı neden ısrarla söylüyorsun? Bana çok saçma bir sohbet gibi gelmedi. Bu şekilde sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için bir ilaç var mı?” diye sordu. Sanık Gök “Yok savcım. Onu bizde kimse yapamaz” yanıtını verdi.
Savcı’nın “Hakan Doğukan ile konuşmanı soruyorum. Bir kalp hastasından bahsediyorsunuz. 140 bin lira ile alem yapmaktan bahsediyorsunuz” sözlerine ise Sanık Gök böyle bir ameliyatın gerçekleşmediğini söyledi.
“Ölüp başımıza kalmasın…”
Savcı’nın tapeleri işaret ederek “‘Ölüp başımıza kalmasın, devlet bizi s…k’ diyorsun. Kendince bir sorumluluğun olduğunu mu hissediyorsun?” sorusuna Gök “Bebeğin ameliyat olması lazımdı, olmadı. Sevk olması lazımdı, olmadı” yanıtını verdi. Savcının bu bebeğin Serdorova isimli bebeğin olup olmadığını sorması üzerine Gök “Öyle olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi.
Savcının “İşletmedeki hiyerarşi nasıldı? Fırat Sarı ile direkt iletişime geçiyor muydunuz yoksa aracılar mı vardı?” sorusunu Sanık Gök “Fırat Sarı ile herkes onunla irtibat kurabilirdi. Fırat ve İlker doktor oldukları için ön plandaydılar” dedi.
Hatırlamıyormuş!
Ardından avukatlar da Basri Gök’e sorular sordu. Avukat “Tapede ‘Eğer bana bir şey olursa herkesi yakarım, herkesi patlatırım’ ifadelerinde ne demek istediniz?” sorusuna Gök “Hatırlamıyorum” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***