Suriye’deki iç savaştan kaçıp Lübnan ve Ürdün’deki kamplara sığınan mülteciler kendilerine aynı hoşgörüyü göstermediği gerekçesiyle Avrupa’nın Ukraynalılara kucak açmasının “çifte standart” olduğu görüşünde.
Yaklaşık 10 yıl önce komşu ülke Lübnan’a kaçan Suriyeli Ahmet El-Hariri, Avrupa’ya gitme hayalini kuran mülteciler arasında.
Avrupalı ülkelerinin son bir hafta içinde binlerce Ukraynalı mülteciye kucak açmasını izleyen Sidon kentindeki kampta yaşayan üç çocuklu Suriye vatandaşı, Batı ülkelerine yönelik sitemini şu şekilde dile getirdi:
“Biz Suriyeli mülteciler hala çadırlarda, karın altında ölümle karşı karşıya kalırken ve kimse bize bakmıyorken neden Ukraynalılar tüm ülkelerde daha iyi karşılandı diye merak ediyoruz.”
Reuters’in derlediği haber araştırmaya göre, yaklaşık 12 milyon Suriyeli’nin savaş nedeniyle yerlerinden edildiği Arap dünyasında, mülteci Hariri’den aktivistlere ve karikatüristlere kadar uzanan eleştirmenler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan mülteci krizine Batı’nın tepkisini, Avrupa’nın 2015’teki Suriyeli ve diğer mültecileri Suriye’de tutmaya çalışma politikasıyla kıyaslıyor.
Bu eleştirileri getirenlerin bazıları, kötü koşullarda günlerce yürümek zorunda kalan veya Avrupa sınırlarını aşmaya çalışırken tehlikeli deniz yolculuklarında hayatlarını kaybeden mültecilerin görüntülerini hatırlamadan edemiyor.
Milyonlarca Ukraynalı’yı ağırlamaya hazırlanan AB ülkeleri, şimdiden bu kişilere geçici oturum ve çalışma izni ile sosyal yardımlar yapmaya başlarken, Suriye’deki ve başka yerlerdeki savaşlara verdiği yanıtla çelişir bir şekilde kapılarını daha hızla mültecilere açıyor.
2021 yılı başı itibarıyla Suriye’deki 10 yıllık savaşta 500 bini Almanya olmak üzere AB ülkeleri toplamda 1 bir milyona yakın mülteciye kapılarını açtı.
Mültecilerin çoğu 2016 yılı öncesi Ankara’ya AB tarafından mali destek verilmesi koşuluyla Türkiye’ye gitti. Türkiye’nin bugün 3,7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığı tahmin ediliyor.
Suriyeli ve Ukraynalı mülteciler arasındaki fark ne?
Suriyeli ve Ukraynalılar arasındaki fark konusunda AB içinde belki en çarpıcı açıklamayı Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov yaptı.
Ukraynalı mültecileri “eğitimli, vasıflı ve akıllı” olarak niteleyen Petkov, “Burada alışık olduğumuz ve ne yapacağımızı bilmediğimiz geçmişi belirsiz insanların yer aldığı mülteci dalgası yok.” diyerek ülkesinin mültecilere bakışını özetledi.
Yaklaşık 250 bin Bulgar kökenli insanın yaşadığı Ukrayna’dan gelenlere yardım konusunda ülkesinin elinden gelen yardımı yapacağını ifade eden Petkov, “Bunlar, havalimanı bombalanan ve yoğun ateş altında bulunan Avrupalılar.” ifadesini kullandı.
Bulgaristan’a geçen yıl 3 bin 800 kişi mülteci başvurusu yaparken, Sofya bunların içinden bin 850 Suriye vatandaşına mülteci statüsü verdi. Suriye vatandaşlarının Bulgaristan’ı Avrupa’nın diğer ülkelerine gitmek için ”atlama tahtası“ olarak gördükleri biliniyor.
Göçmen karşıtı Polonya ve Macaristan Ukraynalılara kapılarını açıyor
Geçen yıl Belarus’tan gelen çoğu Afrikalı ve Ortadoğulu mültecileri “geri ittiği” için AB içinde sert eleştirilere hedef olan Polonya hükümeti ise bu kez Ukrayna’dan kaçanlara kapılarını açacağını duyurdu.
2015 yılında Ortadoğu ve Afrika’dan gelen göç dalgası sırasında güney sınırına duvar ören Macaristan bu kez giysi, gıda, geçici konaklayacak yer bularak ve ulaşım olanağı sağlayarak Ukraynalıları en sıcak karşılayan ülkeler içinde yer alıyor.
Macaristan ve Polonya, Ortadoğu’dan gelenlerin kendi topraklarına ayak basmadan önce güvenli ülkelerden geçtiklerini ve yasalara göre esas bu ülkelerin göçmenleri ağırlaması gerektiği görüşünü dile getirmişti.
BM’nin Cenevre’de yaptığı toplantıda konuşan Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, savaştan kaçanlarla, ülkeye yasa dışı girmeye çalışanlar arasında fark bulunduğu görüşünü dile getirerek, bu kez Ukraynalı mültecilere kucak açacakları mesajını verdi.
Ukrayna’da çok sayıda Macar kökenli insanın yaşaması da bu konuda önemli faktör olarak görülüyor.
“Ukraynalılar Avrupalı, Suriyeliler değil”
Batı basınında yer alan Ukrayna’daki krizin, Suriye, Irak ve Afganistan’daki krizden farklı olduğu ve Avrupalıların Ukraynalılara kendilerini daha yakın hissettiği yolundaki yorumlar sosyal medyada son bir hafta içinde yoğun eleştirilere hedef oldu.
Son olarak Amerikan CBS kanalı, Kiev’i diğer savaş bölgelerinin aksine “nispeten medeni, nispeten Avrupalı” bir şehir olarak nitelendirirken, yine Batı medyasında Netflix seyreden orta sınıf Ukraynalıların farklı olduğu yolunda yorumlar yapıldı.
CBS muhabiri Charlie D’Agata kendisine yöneltilen yoğun eleştiriler üzerine özür dilemek zorunda kalırken, sadece çatışmanın boyutunu aktarmaya çalıştığını söyledi.
Arap Reform İnisiyatifi Direktörü Nadim Houry, medyada yer alan bazı yorumların rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, “Bu haber ve yorumlar dünyanın diğer bölgelerinden gelen ve Ukraynalılarla aynı özlemlere sahip olan mülteciler hakkındaki cehaleti de açık bir şekilde ortaya koyuyor.” dedi.
Yabancı savaşçılar konusunda çifte standart var mı?
Houry gibi Arap dünyasındaki eleştirmenler Rusya’ya karşı Ukrayna saflarında savaşmak isteyenlere hoşgörü ile bakan ve bunu destekleyen bazı hükümetlerin “çifte standart” uyguladığı görüşünde.
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, pazar günü yaptığı açıklamada Ukrayna Devlet Başkanı Viladimir Zelenskiy’nin insanların “uluslararası lejyona” katılımı için yaptığı çağrıya destek verdi.
İngiliz polisi, 8 yıl önce Esad’a karşı savaşmak için Suriye’ye gidecek vatandaşlarının dönüşte tutuklanacakları uyarısında bulunmuştu.
Arap ülkeleri Suriyeli mültecilere yeteri kadar yardım etti mi?
Ürdün ve Lübnan’da yaşayan Suriyeli mülteciler kendilerini Ukraynalı mültecilerle kıyaslarken, hayal kırıklığına uğrasalar bile komşu Arap ülkelerinin de üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri siteminde bulunuyor.
Suriye’de Azaz göçmen kampında yaşayan Ali Khlaif, “Biz Avrupa ülkelerini değil, Arap ülkelerini suçluyoruz.” diyerek, komşu ülkelere yönelik rahatsızlığını dile getirdi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***