Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerini karşılaştırarak çelişkilere ve anlaşılmaz noktalara dikkat çekti.
Aktaş, ‘Hem bunları söyle, hem “Enflasyon tahminim %23” de!‘ başlıklı yazısında, “Merkez Bankası herkesten farklı olarak ne görmüş, neyi hesaba katmış da yüzde 23’lük bir tahminde bulunmuştur, bilinmiyor” dedi. Aktaş’ın yazısı şöyle:
Maliye Bakanı bile 2022 enflasyonu için yüzde 30’un altı zor derken Merkez Bankası neye dayanarak yüzde 23’lük bir tahminle ortaya çıktı, anlamak zor.
– Üstelik, Merkez Bankası’nın enflasyona ilişkin olarak sıraladığı risklere bakınca yüzde 23’lük bir tahminde bulunması iyice anlaşılmaz bir hal alıyor..
– Ve matematik… Merkez Bankası’na diyor ki “Olmaz, ocaktaki yüksek artıştan sonra kalan on bir ayda yüzde 8.5’te kalınamazsa, yıllık yüzde 23 olmaz”…
Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı ve 2022 yıl sonu tahminini yüzde 23.2 olarak ilan etti. Merkez Bankası’na göre 2022 enflasyonun yüzde 18.2’ye kadar inmesi bile mümkün. Tahmin edilen en yüksek oran ise yüzde 27.8. Raporda tabii ki 2023 tahmini de var; yazalım da bir köşede dursun, isteyen kullanır: “Yüzde 8.2!”
Merkez Bankası’nın klasikleşen ifadesiyle 2022 enflasyonu yüzde 70 olasılıkla orta noktası yüzde 23.2 olmak üzere yüzde 18.2 ile yüzde 27.8 arasında tahmin ediliyor.
Enflasyon raporunda yer alan bir grafikten Merkez Bankası’nın yıllık TÜFE artışını marttan hazirana kadar olan dönemde yüzde 50-55 arasında beklediğini görüyoruz. Bu oran gerçekleşecek gerçekleşmeye de, mart ayına pek kalmayacak gibi…
Enflasyon yüzde 23 olarak tahmin edilirken son dönemde olan bitene bakıyoruz da, bir yerlerde sanki eksiklik varmış gibi geliyor:
– Politika faizini önemsizleştirmişiz (ki bunu bizzat Maliye Bakanı söylüyor), yani ucunda uçan balon bağlı olan faiz ipi bırakmışız, yükseldikçe yükselmiş balon ve ip artık hiç görünmez olmuş…
– Faizden vazgeçince döviz kurunu TL’yi güçlendirerek değil de döviz arzını artırarak baskılamaya odaklanmışız ama bunun nasıl olacağı da meçhul… Bunu Merkez Bankası biliyor mu, o da tartışılır…
– Enflasyonda aslında iyi günler yaşanıyor; ÜFE’den TÜFE’ye henüz çok az geçiş olmuş; daha beteri ÜFE artışı giderek hızlanacak ve makas kapanacak gibi değil…
Merkez risklerin de farkında
Enflasyon raporunda tahminlere yer veriliyor ve daha sonra bu tahminler üstünde baskı oluşturabilecek olası riskler sıralanıyor.
Bakın enflasyon raporunun en gerçekçi bölümü işte burası!
Merkez Bankası hem enflasyon üstündeki riskleri tek tek yazmış, hem de bazı saptamalarda bulunmuş; özetleyelim:
– Maliyet kaynaklı riskler bölümünde üretici fiyatları üstündeki baskılara, TL’de gözlenen değer kaybının birikimli etkilerine, emtia fiyatlarındaki yüksek seyre ve enerji fiyatlarındaki ayarlamalara dikkat çekiliyor.
-Fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri başlığında söylenenler ise aynen şunlar: “Son dönemde açıklanan veriler, fiyatlama davranışlarındaki bozulmaların enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdığına işaret etmektedir. Fiyatların güncelleme sıklığının artması, buna paralel olarak fiyatların ortalama kalış sürelerinin azalması enflasyonu hızlandıran başlıca faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kura endeksleme eğiliminin artması, döviz kurundan tüketici enflasyonuna geçişkenliği de belirgin şekilde yükseltmektedir. Ankete dayalı göstergeler ve enflasyon telafileri, enflasyon beklentilerinin arttığına işaret etmektedir. Beklentilerin yanı sıra enflasyon belirsizliği de artış göstermektedir.”
– Para, maliye ve finansal politikaların eşgüdümü başlığında da şu görüşler dile getiriliyor: “Yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının mevcut raporda öngörülen patikanın üzerinde kalması enflasyondaki düşüş sürecinin gecikmesine yol açabilecektir.”
– Döviz kuruna ilişkin gelişmelerin, önümüzdeki dönemde de yakından takip edilecek en önemli risk unsuru olduğuna dikkat çekiliyor.
– Merkez bankalarının destekleyici parasal duruşlarını sürdürdükleri ancak bir sıkılaştırmaya gidilmesinin finansal piyasalar üstünde etkili olacağı ifade ediliyor. Ancak bu durumun Türkiye’ye etkisinin sınırlı kalacağı, bunun da yurtdışı yerleşiklerin mevcut portföylerini zaten çok azaltmış olmalarından kaynaklanacağı belirtiliyor. Merkez Bankası adeta “Zaten çıkaracakları ne kaldı ki” diyor. Ama böyle bir durumda yeni portföy girişinin neredeyse hiç olmayacağı göz ardı ediliyor.
Bu risklerle, bu tahmin!
Bu riskleri sıralayan bir merkez bankasının enflasyonu, hem de bu koşullarda ve bu gidişatla yüzde 23 olarak tahmin etmesi…
Bu ne kadar gerçekçi bir durum?
Ya da bu tahminin gerçekleşme olasılığı var mı?
Gelin ona bakalım…
ON BİR AYDA YÜZDE 8.5 ARTIŞ İDDİASI!
Bu köşede dün detaylı olarak yazdık. Ocak ayındaki TÜFE artışı tahminimiz yüzde 13.5 ile yüzde 15.5 arası. Bu oranların dışında bir gerçekleşme de görebiliriz tabii ki. Sonuçta bizim yaptığımız belli başlı zamlara dayalı bir tahmin.
Ama biz hala ocak ayı artışının yüzde 13.5’ten aşağı olmayacağı görüşünü koruyoruz. Çok küçük sapmalar ayrı.
Şimdi gelelim ocakta yüzde 13.5 olarak gerçekleşecek bir TÜFE artışından sonra yılı nasıl olup da yüzde 23.2 düzeyinde kapatabileceğimize…
Hesap çok basit; öyle karmaşık formüllere gerek yok.
Ocak ayının artışı yüzde 13.5 olarak gerçekleştikten sonra yılı yüzde 23.2’de kapatabilmek, kalan on bir aydaki toplam artışın yüzde 8.5’te tutulmasıyla mümkün olacak.
“Geçen yıl aralık çok yüksekti, o devreden çıkacak falan filan…” O başka bir hesaplama ve yaklaşım. Burada söylediğimiz çok açık, baz etkisinin önemi de yok.
Ocak ayı artışı yüzde 13.5 olduğunda, kalan on bir ayda yüzde 8.5’te kalınmalı ki yıllık oran yüzde 23.2’te tutulabilsin.
Merkez Bankası’nın tahmini bu. Tabii ki Merkez Bankası yıllık tahmine giderken ocak ayını çok düşük varsaymış olabilir, onu bilemeyiz.
Bakana göre yüzde 30’un altı zor
Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Nebati geçtiğimiz günlerde “Bu yılki enflasyonun yüzde 30’un altına inmeme potansiyeli var” dedi. Bakan “potansiyel” kelimesini herhalde yanlışlıkla kullandı, “ihtimali” demek istedi. Ama özünde söylenen yüzde 30’un altına inilmesinin zor olduğunun Maliye Bakanı tarafından da görülmesi.
Peki Merkez Bankası herkesten farklı olarak ne görmüş, neyi hesaba katmış da yüzde 23’lük bir tahminde bulunmuştur, bilinmiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***