Almanya’nın yeni dönemdeki Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanı Claudia Roth, Türkiye’nin pek de yabancısı olmadığı sıra dışı bir isim. 90’lı yıllardan beri Türkiye’yle yakından ilgilenen, insan hakları sorunları başta olmak üzere pek çok alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla yakın temasta olan Roth, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği için de en önemli destekçilerden biriydi.
Bir dönem Yeşiller Partisi’nin eşbaşkanığı da yapan Claudia Roth sömürgecilik konusunda geniş bir toplumsal tartışma başlattı. Roth, Die Zeit’a yaptığı açıklamada, “Benim için kalbime en yakın konulardan biri de her düzeyde düşünme tarzımızı dekolonyalleştirmek” ifadelerini kullandı. Alman siyasetçinin ajandasında, Batı’daki müzelerinde korunan sömürgecilik döneminde elde edilmiş eserleri geri göndermek de var.
AKP’nin ilk iki dönemindeki demokrasi, insan hakları ve AB temelli söylemlerini destekleyen Roth, 2013’teki Gezi Parkı eylemlerinden sonra Türkiye’ye yönelik eleştirilerini artırdı. Roth o noktadan sonra AKP’liler ve destekçisi medya tarafından hain ilan edildi, Türkiye üzerinde oynanan oyunların önemli bir parçası hatta bizzat oyun kurucusu olduğu iddia edilen yayınlara muhatap oldu.
Çevre, insan hakları, mülteciler gibi konularda Avrupa’nın en “renkli” siyasetçilerinin başında gelen Roth’un, 2013’ten beri hızla gerileyen demokrasi ve insan hakları sorunları için Türkiye’yi önümüzdeki dönemde de sert eleştirilere tabi tutması olası.
Serbest Görüş:
CLAUDİA ROTH KİMDİR
Türkiye’ye yönelik tutumlarıyla adından sıkça söz ettiren Claudia Roth, 1955 yılında Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Roth bu görevinin yanı sıra, Almanya Federal Meclisi Başkanvekilliği gibi görevlerde bulunmuştu.
1994 yılında Doğru Yol Partisi (DYP) milletvekili Ayvaz Gökdemir’in “Fahişe” diyerek alenen hakaret ettiği Roth, Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelik eleştirileriyle de sık sık gündeme gelmişti. Öte yandan Roth, Gezi Parkı protestolarına katılıp yoğun gaza maruz kalmıştı.
‘FAHİŞE’ DİYE HAKARET EDİLDİ, TAZMİNAT KAZANDI
Dönemin DYP’li Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir, Türkiye’yi 1995’de ziyaret eden Alman Parlamenter Claudia Roth, İngiliz Parlamenter Pauline Green ve Fransız Parlamenter Catherine Lalumiere’e hakaret etmiş ve “üç fahişe” ifadesini kullanmıştı. Claudi Roth ise Gökdemir aleyhine açtığı dava sonucunda alacağı tazminatı kadın kuruluşlarına bağışlayacağı yönündeki açıklamasını ise Hürriyet Gazetesi 19 Ocak 2001 tarihinde, (Gökdemir’in) “Parasını fahişeler yiyecek” diyerek ele almıştı.
Roth, davayı kazanmasının ardından Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na 15 bin Alman Markı bağışlamak üzere İstanbul’a gelmişti. Tarabya’daki Alman Büyükelçisi yazlık evinde, kadın kuruluşları üyeleri, gazeteciler ve dönemin Almanya Başkonsolosu Herbert Hoffmann Loss’un da katıldığı resepsiyonda konuşan Roth, “Kadına yönelik şiddet kadın kimliğini aşağılayıcı sözlerle başlıyor. İnsan hakları sadece erkek haklarını kapsamıyor. Bunun için verilen mücadele, bizim gibi düşünene insanlara destek ve onların kabul görmesine yardımcı oldu” demişti.
90’LI YILLARDA TÜRKİYE’Yİ ÇOK SERT ELEŞTİRDİ
Claudia Roth Türkiye ’nin yıllardır çok yakından tanıdığı bir siyasetçi. 1990’lı yıllarda PKK ’ya karşı yürütülen sert mücadele sırasında “İnsan hakları” konusunda Türkiye’ye çok sert eleştiriler yönelten bir isimdi. Roth insan hakları hassasiyeti ile Türkiye’ye ilgisini devam ettirdi. AKP iktidara geldikten sonra özellikle insan hakları konusunda atılan adımları destekledi. Türkiye’nin Avrupa ’daki savunucularından biri haline geldi. Hatta öyle ki Yeşiller Partisi Eşbaşkanı olduğu dönemde Claudia Roth, Aydın’ın Söke ilçesinde çekilen ‘Entelköy-Efeköy’e karşı’ adlı filmde konuk oyuncu olarak bile rol aldı.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNİN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİYDİ
Avrupa Parlamentosu’ndaki görevinden bu yana Roth, Avrupa Birliği’nin “Türkiye’yi uzak tutma kararlılığını” düzenli olarak eleştiren bir isim. 1995’te, Başbakan Tansu Çiller’in Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği’nin bir koşulu olarak insan hakları reformlarını hayata geçirme becerisine ilişkin şüphelerini dile getirdi. Roth, Haziran 2013’te polis, Gezi Parkı’nı boşaltmak için müdahale ettiğinde Taksim Meydanı çevresindeydi ve güvenlik görevlilerinin attığı göz yaşartıcı gazdan etkilenenler arasındaydı.
FİLMDE ROL ALDI
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Yüksel Aksu’nun ‘Entelköy Efeköy’E Karşı’ filminde ‘kendini’ oynadı. Roth; Entelköy’ü ziyaret ederek köy halkıyla görüşen “Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth”u yani kendisini canlandırdı. “Entelköy-Efeköy”ün kadrosunda yer aldığı için onur duyduğunu belirten Roth, “Unuttuğumuz değerleri hatırlatan ve insanlığın doğa ile ilişkisini yeniden sorgulamaya yol açacak bu filmin tüm dünyaya önemli bir mesaj vereceğini düşünüyorum” dedi. Film, bir grup ekolojik aktivistin, mütevazı bir Ege köyüne yerleşerek, orada kurulması gündemde olan termik santrali engelleme çabalarının neticesinde, köylülerle aralarında geçen komik ve çarpıcı olayların öyküsünü konu alıyordu.
GEZİ PARKI’NDA GAZA BOĞULDU
Roth’un AKP’yle arasına mesafe girmesinin ve artık Erdoğan hükümetlerini açık açık eleştirmeye başlaması ise 2013 yılında İstanbul Taksim’de bulunan Gezi Parkı’nda başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı protestolarından sonra oldu. Gösterilere katılan Roth, yoğun biber gazına maruz kalmıştı. Roth, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin davanın hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmadığını söyledi. Roth, Gezi davası için de “Demokrasi yönünde verdiği sözlerden çoktan vazgeçen bir otokratın intikam hamlesi” yorumunda bulunmuştu. Yaşadıklarını “Olanların canlı tanığıyım. Savaştaki gibiydi. Kadın ve çocuk demeden gaz bombası atıldı” diyerek anlattı.
‘ERDOĞAN’IN SEÇİM KAMPANYASI MİDE BULANDIRICI’ DEDİ
2014 yılında yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın o dönemki seçim kampanyasını eleştiren Roth, “mide bulandırıcı” demişti. Roth, ”Laik insanlar, Avrupai düşünceye sahip olan insanlar, solcular Erdoğan’ı seçmeyecek. Bu kesim Erdoğan tarafından aynı zamanda terörist olarak görülmektedir. Türkiye demokrasiden uzaklaşmıştır, kadın-erkek eşitsizliği giderek büyümektedir. Popülist bir politika izlemektedir” demiş ardından da “Gerçekten mide bulandırıcı seçim kampanyası yürütüyor, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı. Haksızca bir durum” ifadesini kullanmıştı.
Roth, 2017’deki Cumhurbaşkanlığı Referandumunda da “Hayır” dediği mesajlarını paylaşarak, Türkiye’nin Erdoğan’a karşı çıkmasını beklediğini açıklamıştı.
ZAMAN’A KAYYUM ATANMASINI “TEK ADAM SALTANATININ YENİ BİR ADIMI” OLARAK NİTELEDİ
Claudia Roth, Mart 2026’da, Türkiye’nin en çok satan gazetesi Zaman’a kayyum atanması karını çok sert bir dille eleştirdi. O dönem Almanya Parlamentosu Başkan Vekili olan Roth, “Türkiye’nin en büyük muhalif gazetesi Zaman’ı kayyım ataması yapmakla tehdit etmek, Erdoğan’ın otoriter tek adam saltanatının yeni bir adımıdır. Türk medyasında artık bağımsız ve eleştirel yayın yapmak için hiçbir hareket alanı kalmamıştır. Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ve bu şekilde de demokrasi de gittikçe daha fazla biçimde yıkıma uğramaktadır. Vatandaşlık haklarının sivil özgürlüklerin hiçe sayılması gittikçe daha fazla biçimde endişe verici boyutlara ulaştı” dedi.
KAVALA’YA DESTEK
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen tutukluluğuna devam kararı verilen iş insanı Osman Kavala için 2019 yılında verdiği bir demeçte Roth, “Kavala gibi insanların varlığı, demokratik toplum için yürüttükleri mücadele Türkiye açısından bir şanstır” demişti. Roth, Osman Kavala’nın arkadaşı olduğunu bu sebeple de destek için süreci takip ettiğini de ifadelerine eklemişti.
ERDOĞAN’IN YARGIYI “EDEPSİZCE KULLANDIĞINI” SÖYLEDİ
Claudia Roth CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezası nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında çok sert eleştirilerde bulundu. Erdoğan’ın yargıyı “edepsizce kötüye kullandığını” söyleyen Roth, “Eleştirel tweetlere 10 yıl hapis cezası. Karar ağır baskı ve engellemelere rağmen en son yapılan seçimleri kazanan İstanbul’daki muhalefete yönelik bir intikam eylemi” dedi. Roth, Alman Federal Hükümet’e de çağrıda bulunarak hükümetten “Türkiye’de birçok demokratın haklarının her gün ayaklar altına alınmasına” sessizce seyirci kalmamasını istedi.
“ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI APAÇIK TAHRİKÇİLİK”
Claudia Roth, Erdoğan’ın Alman milletvekillerine yönelik açıklamalarını “apaçık tahrikçilik” olarak değerlendirdi. Roth Federal Alman Meclisi’nden geçen 1915 olaylarının soykırım olarak anılması kararı sonrası Türkiye’den yapılan tehditkar açıklamalara karşı Almanya Başbakanı Angela Merkel’i Erdoğan’ın suçlamalarına karşı resmi bir protesto tavrı sergilemeye çağırdı: “Başbakan net bir tavır sergilemek zorundadır. Erdoğan’ın yaptığı tüm teamüllere aykırıdır, sineye çekilmemelidir”. Claudia Roth, Erdoğan’ı Almanya’daki milyonlarca Türkiyeli üzerinden huzursuzluk çıkarmaya çalışmakla suçladı ve “Türkiye’deki çatışmacı tarzını Almanya’ya taşıyıp, bu tür saldırılarla burayı da kutuplaştırmaya çalışıyor” ifadesini kullandı.
TÜRKİYE’Yİ İŞİD’E DESTEK VERMEKLE SUÇLADI
Roth 2014 yılında bu ekz Alman ZDF televizyonunda ‘heute journal’ programına telefon bağlantısı yaparak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Roth, ‘IŞİD’e karşı Erdoğan’ın politikasının inandırıcı olduğundan şüphem var. Erdoğan hükümeti silahların Türkiye’den Suriye’ye gelmesini engellemedi. Ayrıca Erdoğan hükümeti IŞİD’in Türkiye’ye petrol satmasını da engellemedi ve IŞİD bu nedenle ciddi paralar kazandı. Türkiye gibi bir NATO üyesinin daha güvenilir bir politikası gerekiyor ve o konuda Almanya’nın siyasi baskı uygulamak için önemli bir rol alması gerekiyor” dedi.
“HER TAŞIN ALTINDA” ONU ARAYAN YANDAŞ MEDYA
Claudia Roth’un insan hakları alanında Türkiye’ye yönelik ilgisi ve eleştirileri AKP’liler ve onlara yakın medya tarafından sık sık gündeme getirildi. Roth’u PKK’li olmakla itham eden yorumlar, onun PKK’nin Almanya’daki “temsilcisi” olduğunu da iddia etti. Roth’un Türkiye’de Kürt siyasetçilerle görüldüğü fotoğraflar da “suçlanması” için yeterli delil kabul edildi. Roth’un etkileri bugün de devam edeni birçok HDP’li cezaevinde olmasına neden olan Kobani olayları sırasında Türkiye’de bulunması da hükümete yakın medya tarafından “saldırıları kışkırttığı”, “isyan emri verdiği” şeklinde yorumlandı.
BND nin PKK sorumlusu Claudia Roth
Kürt evlatları ölsün diye Diyarbakır da.
Saldırı ve provokasyon planları yapıyor. pic.twitter.com/x532kLGZbp
— Erem Şentürk (@EremSenturk) October 12, 2014
BODRUM’DA VİLLASI VAR
Claudia Roth’un Muğla’nın Bodrum ilçesinde bir villası olduğu biliniyor. Yaz tatillerini burada geçiren Roth, Türkiye’de olmadığı dönemde de villasını kalmak isteyen Almanlar’a kiralıyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***