Set emekçisi Çetin Kaya‘nın, ‘dur ihtarına uymadığı’ iddiasıyla polis tarafından vurularak öldürülmesinin yankıları sürüyor. Kaya’nın öldürülmesi, Türkiye’de özellikle PVSK’da yapılan değişiklikle, 2007’de beri ‘kanun namına’ yapılan yargısız infazları ve Kürt kentlerinde panzerler, zırhlı araçlar ile ezilerek ya da kurşunlanarak öldürülen yüzlerce kişiyi yeniden gündeme getirdi. Davaların birçoğu faili meçhul bırakıldı, bazılarının ailesine ‘zırhlı araç zarar gördü’ denilerek tazminat davası açıldı.
2017 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 85 yaşındaki Pakize Hazar’ın trafiğe kapalı Mümin Ağa Caddesi’ndeki PTT binası önünde zırhlı araçla ezilmesi, Muhammed ve Furkan kardeşlerin uyurken odalarına giren zırhlı araçla öldürülmesi gibi, 3 Eylül 2021 günü Şırnak’ın İdil ilçesinde 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu da zırhlı araç çarpmasıyla öldürüldü.
En son Ekim 2021 tarinde Urfa Viranşehir’de 5 yaşındaki Nure ise polise ait zırhlı aracı altında kaldıktan sonra hayata güçlükle tutundu. İHD verilerine göre 37’si çocuk, onlarca insan bu şekilde öldürüldü.
Serbest Görüş:
Dosyanın ilk haberi ‘Bir infaz yöntemi: Polisin ‘dur ihtarına uymadı’ cinayetleri‘nde bahsettiğimiz, yani 14 Haziran 2007 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’n (PVSK) 16. maddesinde yapılan değişikliklerden sonra kolluk kuvvetlerinin silah kullanma yetkisinin artırılması, aynı zamanda çeşitli yollarla öldürme yetkisinin artırılması anlamına da geliyordu. 2007 tarihinde yapılan değişiklikten 2020 yılına kadar en az 403 kişi ‘kanun namına’ öldürüldü.
Serbest Görüş:
Devlet namına ya da daha bilindik adıyla ‘kanun namına’ hareket eden polisler, adeta suç işleme serbestliğine sahip olunca, ‘dur ihtarına uymadı’ gibi gerekçelere işlenen cinayetler peşi sıra geldi. Bunların arasında ‘görmedim’ gibi savunmalarla işlenen cinayetler de yer aldı.
SEKEN KURŞUNLARA BENZER: ‘GÖRMEDİM’ SAVUNMASI
‘Görmedim’ iddiası; havadan, istemeden ya da sekerek gelen (!) polis kurşunlarının yanına, zırhlı araçlarla işlenen cinayetlerde ortaya atılan bir savunma olarak eklendi.
90’larda beri Kürtlerin güvenlik güçlerinin faili meçhul cinayetlerinde öldürülmesi ya da kaybedilmesi, PVSK’da değişikliğin ardından ‘faili meçhul’e gerek kalmadan meşrulaştırıldı.
Serbest Görüş:
Yine, kolluğun öldürme yetkisinin ve cezasızlık zırhının genişletildiği bir başka değişiklik ise İç Güvenlik Paketi ve son İnfaz Yasası’yla oldu. Düzenleme ile ‘kasten yaralama suçu’ndan ceza alan kolluğun yatacakları süre yarıya düşecek ve denetimli serbestlikle cezasızlık tablosu büyüyecek.
Sonuç olarak öldürme yetkileri artırılmış kolluk kuvvetleri, yargının cezasızlık zırhıyla aynı suçu işlemeye devam edebilecekler.
ZIRHLI ARAÇ FAİLLERİ: POLİSLER, JANDARMALAR, ÖZEL HAREKATÇILAR
Kürt kentlerinde 90’ları aratmayan 2000’lerde de zırhlı araçların çarpması veya zırhlı araçlardan açılan ateş nedeniyle onlarca kişinin öldürüldü.
Failleri polis, jandarma ve özel harekatçılar ise savaş hukuku, güvenlik tehdidi, olağanüstü hal koşulları gibi gerekçelerle ‘olur öyle’ denilerek cezasız bırakıldı.
Birçok dosya, vali, kaymakam ya da siyasilerin araya girmesiyle kapatılırken, ailelerin olayın üstüne gitmesi durumunda ise para cezalarıyla örtbas edildi.
ÖLDÜRÜLENİN AİLESİNE TAZMİNAT DAVASI: ZIRHLI ARAÇ ZARAR GÖRDÜ
Faillerin cezasız bırakılması yetmiyormuş gibi, öldürülen insanlar arasında aileleri cezalandırılanlar oldu.
İçişleri Bakanlığı, 2017’de zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Fikri Demirbaş’ın ailesine, “zırhlı aracın zarar gördüğü” gerekçesiyle 250 bin Euro’luk tazminat davası açtı.
Serbest Görüş:
PVSK’DAN SONRA CİNAYETLER ARTTI
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, zırhlı aracın çarpması sonucu 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu’nun hayatını kaybetmesine kamuoyunun sessiz kalmasını eleştirerek, yaşananlara trafik kazası denemeyeceğini ifade etti. Tanrıkulu, İHD verilerine dayanarak zırhlı araç çarpması sonucu şu ana kadar 37 çocuğun hayatını kaybettiğine dikkat çekti.
31 Ağustos 2008 tarihinde, Batman’ın Diyarbakır Caddesi’nde 11 yaşındaki Adnan Enük’ün, zırhlı araçların konvoy gösterisi sırasında ezilmesinden, 12 Haziran 2016 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde 6 yaşındaki Bünyamin Bayram’ın zırhlı aracın çarpması sonucu öldürülmesine kadar onlarca çocuk 2007’den bu yana aynı şekilde öldürüldü.
Zıhrlı araçla çarparak ya da kurşun sıkarak işlenen bu cinayetler, 2015-2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında adeta sıradan bir hale getirildi. Ezici çoğunluğu faili meçhul bırakıldı, yapılan suç duyurularına ‘OHAL şartlarında olabileceği’ iddia edilerek takipsizlik verildi.
BİRLİK’İN CENAZESİ ZIRHLI ARACA BAĞLANARAK GEZDİRİLDİ
Şırnak’ın Dicle Mahallesi’nde, 3 Ekim 2015 tarihinde 24 yaşındaki Hacı Lokman Birlik, özel harekatçılar tarafından açılan ateşle öldürüldü. Bedenine 28 kurşun isabet etti. Cansız bedeni zırhlı aracın arkasına bağlanıp sürükledi. Sürüklenirken zırhlı araçtan videoya çekildi ve görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Davası faili meçhule sürüklenirlen babasına ve beraberindeki 9 kişiye cenazeye katıldıkları için dava açıldı.
CEMİLE, EVİNİN ÖNÜNDEKİ OYNARKEN ÖLDÜRÜLDÜ
2015 tarihinde 10 yaşındaki Cemile Çağırga da Şırnak’ın Cizre ilçesinde evlerinin önünde oyun oynarken zırhlı araçlardan açılan ateşle vuruldu. Türkiye kamuoyunun hafızasına yer eden Cemile’nin cenazesi, sokağa çıkma yasağı gerekçe gösterilerek ambulans gönderilmediği için üç gün boyunca derin dondurucuda bekletildi.
Serbest Görüş:
10 yaşındaki Selman Ağar, 14 yaşındaki Bünyamin İrci ve 16 yaşındaki Mehmet Sait Nayici, Cizra’de yine aynı şekilde sokak ortasında öldürüldü. Selman için başlatılan soruşturmada, “Tüm araştırmalara rağmen fail ya da faillerin açık kimlik bilgileri tespit edilemedi” denildi.
35 GÜNLÜK MUHAMMED, 3 AYLIK MİRAY , 12 YAŞINDAKİ HELİN
35 günlük Muhammed Tahir Yaramış isimli bebek de yine Cizre’de zırhlı araçlar evleri tararken annesinin kucağından düştü. Ambulansın sokağa girmesine izin verilmediği için hayatını kaybetti. Savcılık, “112 ekiplerinin çatışmalardan dolayı müdahale edemediğini” ileri sürerek soruşturmaya takipsizlik verdi.
12 yaşındaki Helin Şen, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde fırına ekmek almak için çıktığında, zırhlı araçlardan ateş açılması sonucu başına kurşun isabet etmesiyle öldürüldü. Annesi, “Silah sesleri yoktu. onun için rahatlıkla fırına ve manava gittik. Zırhlı araçtan çocuklara ateş edileceğini düşünemedik. Komşum beyaz tülbentini yere atarak kızımın cenazesine ulaşmaya çalıştı. Cenaze uzun süre yerde yattı, polisler üzerimize ateş açıyordu” dedi.
Serbest Görüş:
2015 tarihinde yine Cizre’de, bu kez 3 aylık Miray İnce, keskin nişancıların evlerine ateş etmesiyle vuruldu. Miray bebeği, dedesi Ramazan İnce ve akrabası Rukiye İnce beyaz bayrakla hastaneye taşımaya çalıştı. Akrepten açılan ateşle bebek Miray İnce ve dedesi öldürüldü, akrabaları Rukiye İnce ağır yaralandı.
İDİL’DE 7 GÜNDE 8 ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ
Şırnak’ın İdil ilçesinde 3 Mart-9 Mart 2016 tarihlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında ise 7 günde 8 çocuk öldürüldü. Bunlardan biri 13 yaşındaki Fatma Elarslandı. Silahla yaralanmış halde yığınlar arasında bulundu. Fatma’nın öldürülmesi, ‘terörist’ ilan edilerek gerekçelendirildi.
HAMİLE KADINLAR VURULDU, BEBEKLERİNİ KAYBETTİ
Özel harekat timleri tarafından açılan ateşte 7 aylık hamile Güler Yanalak, karnına isabet eden kurşun nedeniyle ağır yaralandı. Yanalak, Cizre Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı ancak bebek kurtarılamadı.
Meryem Süne de zırhlı araçtan açılan ateşle kurşunlandı. Yaralı halde saatlerce sokakta bekletildikten sonra iç kanamadan hayatını kaybetti. Defnedilmesine izin verilmeyen Süne’nin cenazesi 2 gün tavukçunun soğuk hava deposunda bekletildi.
Serbest Görüş:
5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen ise Mardin’in Nusaybin ilçesinde çocukları yanındayken kapısının önünde öldürüldü. Cenazede konuşan abisi, “Önceden ayağından vurulmuş, sonra çocukları yanına gelmiş. İki çocuğu yanında olduğu sırada tekrar kendisine ateş edilmiş. Çocukları da yaralanmış” dedi.
TAYBET İNAN’IN CENAZESİ 1 HAFTA SOKAKTA BEKLETİLDİ
Kamouyunun hafızasına yer edenlerden biri olan Taybet İnan ise Şırnak’ın Silopi ilçesinde akrabasını kurtarmak isterken askerlerin açtığı kurşunla karnından yaralandı. Sokağa çıkma yasakları gerekçe gösterilerek sokaktan alınıp tedavi edilmesine izin verilmedi. Vücuduna isabet 10 eden 10 kurşunla yaralı halde sokakta bırakıldı, cenazesi 7 gün sokak ortasında bekletildi.
Ailesi, İnan’ın öldürüldüğü ilk günden itibaren, bakanlıkları ve Silopi Emniyet Müdürlüğünü defalarca bilgilendirmesine rağmen, emniyet tarafından “6. gününde durumdan haberdar olduk” cevabı alındı. Bir haftanın sonunda cenazenin alınmasına izin verildi.
KADINLAR TECAVÜZLE TEHDİT EDİLDİ
Halkların Demoratik Partisi’nin (HDP) sokağa çıkma yasaklarına dair insan hakları örgütleriyle birlikte hazırladığı Cizre raporuna göre, polis ve jandarma, sözkonusu yasakların olduğu tarihlerde zırhlı araçlardan tecavüz anonsları yaptı, ev baskınlarında kadınları, “Şu an tecavüz edebilirim, öldürebilirim, alıp götürebilirim, bunlara yetkim var” diye tehdit etti.
Sonuç olarak, güvenlik güçlerinin herhangi bir eylemi ya da öldürme yetkisi, kanun namına, OHAL şartlarına veya sokağa çıkma yasağına uydurularak bir şekilde meşrulaştırıldı. Geriye, yüzlerce faili meçhul dava, onlarca yaralı ve koca bir cezasızlık politikası kaldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***