İngiltere’de 19 Temmuz itibarıyla kamuya açık kapalı alanların büyük bölümünde maske takma zorunluluğu kaldırıldı. Benzer düzenlemelere giden başka ülkeler de var.
Ancak İngiltere’de hükümetin kalabalık yerlerde maske takılması yönündeki tavsiyesi sürüyor.
Peki, bilimsel bulgulara göre, maskeler bulaşıcı hastalıklara karşı ne kadar etkili? Bu zorunluluğun kaldırılmasının riskleri neler?
MASKE TAKMAK BAŞKALARINI KORUR MU?
Bilimsel bulguların ezici bir bölümü, maske takmanın koronavirüs bulaşma riskinin azalmasına yardımcı olacağına işaret ediyor.
Yapılan bazı araştırmalarda, nefes alma, konuşma ve şarkı söyleme gibi eylemler sırasında ağızdan çıkan partiküllerin yayılımını takip etmek için çok gelişmiş kameralar kullanıldı.
Ancak laboratuvarda yapılan bu çalışmalar, gerçek dünyada maskelerin ağız ve burun üzerine tam oturmadığı, yarım takıldığı veya takılmadığı durumlarda, bulaşmayı ne kadar önlendiğine dair bir fikir vermiyor.
Üstelik, vaka sayıları ve hastaneye yatışlardaki seyri incelerken bile maske takmanın etkisini tespit etmek oldukça zor.
Zira maske zorunluluğunun olduğu durumlarda buna ek olarak sosyal mesafe gibi başka koruyucu düzenlemelerin de olması çok muhtemel.
Mesela maske takan kişilerin bulundukları kapalı ortamları camları açıp havalandırmak veya kalabalık ortamlara girmemek için diğer önlemlere daha sık başvuracağı da beklenir.
Dolayısıyla etkinin anlaşılması söz konusu olduğunda maske gibi tek bir önlemin ne kadar koruyucu olduğu anlaşılamıyor.
ABD’nin Kansas eyaletinde yapılan bir araştırma, eş zamanlı olarak başka kural ve önlem yürürlüğe sokulmamış bile olsa, maske takılmasını zorunlu kılan bölgelerin diğerlerine vakaları daha hızlı düşürüp azaltmayı ve ölümleri de yarı yarıya düşürmeyi başardıklarını ortaya koydu.
Ancak bu düşüş, özellikle okullar yeniden açıldığı dönemler gibi çalışmanın süresine dahil olan her dönemde devam etmedi. Maske takma zorunluluğunun olması, herkesin bu kuralaya riayet ettiği anlamına gelmiyor.
Bununla birlikte, ABD genelinde yapılan bir başka araştırma da, yasal düzenlemeden bağımsız olarak, nüfusun sağlık durumu, gelir düzeyi ve yaş gibi faktörlere göre ayarlanmış verilerin maske kullanımının düşük olduğu eyaletlerin en yüksek vaka sayılarına sahip yerler olduğunu gösterdiğine işaret etti.
Dünyanın farklı yerlerinden gelen veriler genel olarak maskelerin bulaşmayı azaltabileceğini gösteriyor. Ancak diğer önlemlerle karşılaştırıldığında bunun etkisinin ne kadar olduğunu söylemek kolay değil.
Altı farklı bilimsel çalışmanın sonuçlarına ilişkin bir incelemeye göre, maske takmak Covid’e yakalanma riskini yüzde 60 ve sağlık personelinde de yüzde 70 civarında azalttığı tahmin ediliyor.
Bununla birlikte geçen hafta içerisinde İngiltere hükümeti için modelleme yapan bilim insanları, maskelerin vakalar üzerinde ne kadar etkili olduğunu tek başına ölçemediklerini söyledi.
MASKE, TAKANI KORUR MU?
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yayımlanan bilimsel notta yer verilen bazı araştırmalar, maskelerin takan kişiyi, soludukları virüs miktarını azaltarak enfeksiyondan koruyabileceğini öne sürüyor.
Ancak maskeyi tek bir kişinin takması, bu kişiyi yeterince korumaz. Özellikle kalabalık ortamlarda bulunan kişilerde ne kadar maske kullanımı varsa bireysel koruyuculukta o kadar yüksek olur.
Bu, esas olarak havada ne kadar potansiyel virüsün yer aldığı ilgili bir durum. Örneğin, bir tren vagonunda, yüzlerini örtmeyen beş enfekte kişi ve bir sağlıklı maskeli kişi varsa, bu durumda bir maske, beş kişinin virüsünü bloke etmek zorunda kalıyor.
Ancak, sağlıklı kişide maske yoksa ve virüs taşıyan beş kişi de varsa, o zaman bu partikülleri korumaya çalışan maske sayısı da daha fazla oluyor.
Koruyuculukla ilgili bir diğer etken de maskelerin kalitesi.
İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri’nde (NHS) görevli sağlık personeline koruyuculuğu daha yüksek maskeler tedarik edildi. Bu adımdan sonra, Covid-19 hastalarının olmadığı koğuşlarda görevli personele virüs bulaşma riski 47 kattan fazla düştü.
İNSANLAR MASKE TAKMAYA DEVAM EDECEK Mİ?
İnsanların seçme özgürlüğü olduğunda maske takıp takmadığına ilişkin veriler ve bilimsel çalışmalar çok az.
İngiltere’de zorunlu hale getirildikten sonra maske takan kişi sayısı önemli ölçüde artmış olsa da bu zorunluluktan önce de takmaya başlayanlar vardı.
Ancak yapılan bir araştırma, her ne kadar durum ülkelere göre farklılık gösterse de, maskenin zorunluluk haline getirilmesinin maske takmayı her koşul altında artırmadığını ortaya koydu.
MASKE TAKMA ZORUNLULUĞUNUN KALDIRILMASININ ETKİLERİ NELER OLUR?
Maske takma, sosyal mesafe gibi diğer önlemlerle aynı zamanda uygulanmaya başlandı ve farklı etkilerini ortadan kaldırmayı zorlaştırdı.
İnsanların evleri de dahil virüse yakalanma olasılığının en yüksek olduğu yerlerin büyük bir bölümü aslında, maske takmanın çok da kolay olduğu ortamlar değil.
Bar ve restoran gibi kalabalık yerlerde bile masada oturup yiyip içenlere maske takma muafiyeti getirildi.
Bugüne kadar görülen bir kişinin çok sayıda kişiye bulaştırdığı durumların büyük çoğunluğu, insanların sürekli maske takmasının daha az olası olduğu veya daha zor olduğu alanlarda gerçekleşti:
-yolcu gemileri
-hapishaneler
-bakım evleri
-barlar
-müzik etkinlikleri (özellikle şarkı söylenenler).
Aslında bu liste, en yüksek riskli yerler olarak da düşünebiliyor.
Bununla birlikte, maske takmanın başka alan ve mekanlarda bulaşmayı azaltmakta çok işe yaradığı düşünülüyor. Bu nedenle zorunluluğun kalkması, yüksek riskli olarak görülmeyen yerlerde de bulaşma oranının artmasıyla sonuçlanabilir. (BBC Türkçe)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***