Yale Üniversitesi New Haven Hastanesi’nde çalışan Radyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Emin Adin, Türkiye’de başından geçen bir ‘bel fıtığı’ macerasını sosyal medya hesabından paylaştı. Bir yakınının ısrarı üzerine ‘fıtıkçıya’ birlikte gittiklerini anlatan Adin, biraz araştırma yapararak sözde ‘hekimin’ olmayan bir üniversiteden mezun olduğunu tespit etmiş. Adin’in anlattıklarına gören bütün hastalara aynı içerikli ilaçlar veriliyor ancak farklı ücret alınıyor.
Mehmet Emin Adin’in konuya ilişkin paylaşımları şöyle:
Bundan birkaç yıl önce çok sevdiğim bir yakınım beni aradı. Kötü bir bel fıtığı vardı, daha önce filmini görmüş ve mutlaka ameliyat olması gerektiğini söylemiştim.
Ameliyatsız bel fıtığı tedavi eden birisinin ismini duymuş bir yerden, beni oraya götürür müsün ‘muayeneye’ dedi.
+— Mehmet Emin Adin, MD (@emin_adin) July 17, 2021
“Bundan birkaç yıl önce çok sevdiğim bir yakınım beni aradı. Kötü bir bel fıtığı vardı, daha önce filmini görmüş ve mutlaka ameliyat olması gerektiğini söylemiştim. Ameliyatsız bel fıtığı tedavi eden birisinin ismini duymuş bir yerden, beni oraya götürür müsün ‘muayeneye’ dedi.
Tabii benim böyle “mucizevi” yöntemlere inanmadığımı bildiği için çekinerek söyledi, ama kıramadım onu. Neticede ben yanında olacağım için sorun olmayacak, aksi bir şeye izin vermem diye düşündüm. Ayrıca bu ‘adamları’ oldum olası merak ederim, gözlem yaparım aynı zamanda.
Başımızdan geçenleri harfiyen aktarıyorum. ‘Hekim’ bey merkezde yaşıyor, güzel bahçeli ‘muayenehanesi’ ise şehir dışında kırsalda. Sadece belirli günlerde ve saatlerde oraya gidiyor. Böylece kendini önemli ve ciddi hissettiriyor. Randevu almanız lazım, öyle her gelene bakmıyor.
‘Muayene’ ücretsiz, ama ilaç reçete ederse onun için para ödemeniz gerekiyor. Şartlar kabul, il dışından gelen yakınımla bindik arabamıza, düştük yola. Gideceğimiz yere vardık. Bahçeli, güzel bir yer. Kapıda vale karşıladı.
Bahçe kalabalık, sıra beklemek lazım. Yakınlarını ‘bir umut’ tedaviye getiren, nispeten iyi halli insanlar. Sıranın bize geç gelecek olması beni sevindirdi. Ziyaretçilerin hastalıklarıyla ilgili konuşuyorum, doktor olduğumu kesinlikle belli etmeden (siroz, kanser, epilepsi vs).
İLAÇ FİYATI KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR
Bahçenin içindeki kompleks, birer katlı birkaç küçük yapıdan oluşuyor, biri de ‘eczane’, beklerken bakayım. İlaç diye verilen şişelerin hepsinin içeriği harfiyen AYNI. İnternetten sipariş edilmiş, prospektüse baktım, ‘alternatif tıptaki popüler ‘mucizevi’ bitki isimleri yazılı
‘Eczanede’ duran kadına sordum, bütün bu raflarda dizili kutulardaki ilacın içeriği aynı gibi duruyor, öyle mi? -Evet aynı ama kullanım şekli kişiden kişiye, hastalığına göre değişiyor dedi (Umarım yakınıma sadece oral kullandırırlar diye düşündüm:)
Dikkatle gözledim, oraya getirilen ‘her reçeteden ayrı bir ücret’ alınıyor ve gerçekten de farklı şekilde almalarını söylüyor. Yani AYNI ilaç ama AYRI fiyat. İyi giyimliysen, araban güzelse yandın. Duvarda asılı, yazıları silik bir iki sertifika var. Yakından baktım.
Biri, tarım köy işleri bakanlığı, süt işleme bilmem ne belgesi (tam hatırlayamıyorum). Asıl ilginç olan ‘hekim’ beyin diploması. Bitkisel tıp ile ilişkili ABD’de bir üniversite bölümü yazıyor orada. Üniversitenin adını Google’a yazdım. Karşıma tokat gibi çıkan ilk sonuç
‘the largest university that has never existed’.‘Hiçbir zaman var olmamış en büyük üniversite’.Bu, internet üzerinden sertifikasyon veren hayali bir kurum. Hiçbir ders, yasal izin, akreditasyon vs yok.Belli ki çok gideni var, o yüzden de en büyük hayali üniversite ünvanı almış.
DİZİNE DOKUNARAK BEL MR’I ÇEKTİ
Muayene alanına girdik. Beyefendi gayet modern görünümlü biri (neticede Amerika’da sözde üniversite okumuş, biraz modern görünmesi lazım. Liseyi bitirdiğine bile emin olamadım sonraki araştırmalarımda, o ayrı konu).
Yakınımın diz çukuruna dokundu,‘L4-L5’ fıtığın var dedi. BEN ŞOK. Tam olarak 10 saniye içerisinde dizine dokunarak parmaklarıyla bel MR’ı çekti mübarek.Sen gel yıllarca oku, tıp fakültesi bitir, üzerine uzmanlık yap, halen MR’a ihtiyaç duy bunu görmek için, kendimden utandım(!)
Sonra yakımın burnunda da sorun olduğunu söyledi. ‘Sesinden anladım, sinüzitin de var, ona da ilaç yazacağım’ dedi. Vay be dedim. Yazıklar olsun bana.Bu teşhisi koymak için okuduğum tomografilerden utandım(bari burnuna bir baksaydı en azından muayene niyetine, onu bile yapmadı.
Büyük adam vallahi, resmen ‘kulaklarıyla’ sinüzit teşhisi koydu. Neyse, teşekkür edip çıktık. Eczaneye gittik. İlaçlar alindi, ücret ödendi. Mucizevi önerileri de söyledi. Günde şu kadar defa aynı saatlerde alacaksın bir gün bile aksatırsan tedavin olmaz. Aşırı zekice.
ARKADAŞIM ARADI: BENİ ACİL AMELİYATA ALDILAR
En dikkatli insan bile birkaç ay boyunca bir ilacı aynı saatte günde dört defa alamaz. Bir şekilde bir öğün atlanacak, ve HATA senin olacak. Tavuk seslerine karışan insan gürültüleriyle ayrıldık mekandan. Bir kaç hafta geçmeden yakınım tekrar beni aradı.
-Acil ameliyata aldılar beni. Geçmiş olsun, tedaviye inanmadın, inansaydın iyileşirdin dedim, gülüştük. Peki bu insanlar bu kadar açıkça dolandırıcık yapıyorken, hastalar bunlara nasıl kanıyor?
Bence bunun en önemli sebebi ‘tedaviden memnun kalanlar’. Yakınlarına anlatıyorlar, samimiyetle. Onlar da haklı, gerçekten iyileşiyorlar ama onları iyileştiren ilaç o absürt tedaviler değil ‘zaman’. Bel fıtığı zannedilen durumların çoğu gerçek fıtık değil.
BEL FITIĞI NUMARALARINA KANMAYIN
Geçici kas ağrıları vs. Bazı küçük fıtıklar dahi kendiliğinden veya egzersiz ile ‘zaman’ içinde iyileşiyor. Kırıklar için de böyle. Kırıkların çoğu zaten halk arasında çatlak denilen, aksi durum olmadıkça sabitlemeyle veya kendiliğinden iyileşecek sorunlar. Diğer bir sebebi de tıbbın gerçek kalıcı bir çözüm bulamadığı kronik hastalıklar. Kanser, siroz vs. İnsanlar mucizelere inanmak istiyor. Ama gelin görün ki eğer bir mucize olsaydı emin olun dünyada bu konulara kafa yoran milyonlarca insan da o mucizelerden haberdar olurdu.
Okyanusun yüzlerce metre dibinde yaşayan sünger canlısından tümör ilacı, balığın semeninden kan sulandırıcı ilaç üreten bilim, emin olun diz çukurunun da bel kemiğinin de, sarı kantaronun da zerde’Çal’ın da farkındadır. ‘Bel fıtığı’ numaralarına kanmayın.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***