ABD ve NATO birlikleri, 20 yıllık savaşın ardından Afganistan’dan çekiliyor. Taliban ise ülke genelinde kontrolündeki toprakları hızla genişletiyor.
Peki, savaş Afganistan’ı nasıl değiştirdi ve ülkeyi gelecekte neler bekliyor?
Taliban geri döndü mü?
Radikal İslamcı silahlı örgüt Taliban, ABD liderliğindeki askeri birliklerin 2001’deki işgalin ardından iktidarı bırakmaya zorlandı. Ülkede cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve yeni bir anayasa kuruldu. Ancak Taliban uzun bir ayaklanma yürüttü ve yavaş yavaş güç kazandı. Bunun neticesinde ise ABD ve NATO kuvvetlerini bölgede çatışmaya çekti.
Şimdi, ABD yönetiminin askeri birliklerin sonuncusunu geri çekmesinin ardından, örgüt birçok bölgeyi yeniden ele geçiriyor ve katı Şeriat hükümlerini yeniden dayatıyor.
BBC Afganca Servisi, 12 Temmuz itibarıyla ülke genelindeki durumu ve hangi bölgelerin Taliban veya hükümet kontrolü altında olduğu konusundaki bilgileri doğruladı.
Tartışmalı olarak işaretlenen bölgeler, çatışmaların yaşandığı ya da Taliban’ın nispi güçlü varlığının devam ettiği yerler.
Bölgede durum oldukça değişken. Ülkenin bazı bölgelerine kısıtlı erişim sebebiyle mevcut haberlerin doğrulanması da güçleşiyor. Ancak Taliban’ın önemli kazanımlar elde ettiği açık. Örgütün şu anda ülkenin yaklaşık üçte birini kontrol ettikleri düşünülüyor.
2001’den bu yana kaç kişi öldü?
20 yıldır devam eden çatışmalarda komşu Pakistan ve Afganistan’da da binlerce savaşçı öldü. NATO koalisyonunun ve Taliban’ın saldırılarında çok sayıda sivil de çatışmaların ortasında kaldı.
Birleşmiş Milletler’e göre, el yapımı patlayıcıların (EYP) kullanımı ve hedefli ölümlerle birlikte 2021’in ilk üç ayında öldürülen sivillerin sayısı 1 yıl öncesine göre “önemli ölçüde daha yüksek”.
2020’de Afganistan’daki sivil kayıpların yüzde 43’ünü kadınlar ve çocuklar oluşturdu.
Savaş sebebiyle kaç kişi kaçmak zorunda kaldı?
Yıllar süren savaş, milyonlarca insanı evlerini terk etmeye zorladı. Pek çoğu komşu ülkelere sığınan insanların bazıları ise daha uzaktaki ülkelerde iltica talep etti. Milyonlarca insan yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya kalırken, çok sayıda insan da Afganistan içinde evsiz kaldı.
Geçen yıl, 400 binden fazla insan çatışmalar nedeniyle yerinden edildi. 2012’den bu yana yaklaşık 5 milyon insan ülkeden kaçtı ve yurtlarına geri dönemedi. BM’ye göre, Afganistan dünyanın en büyük üçüncü yerinden edilmiş nüfusuna sahip.
Koronavirüs salgını Afganistan’ın ülke çapındaki kaynaklarına ilave yükler getirdi. Sokağa çıkma kısıtlamaları, özellikle kırsal alanlarda birçok insanın gelirlerini doğrudan etkiledi.
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne göre, nüfusun yüzde 30’undan fazlası acil veya kriz düzeylerinde gıda problemi ile karşı karşıya.
Kızlar okula gidebiliyor mu?
Taliban’ın iktidardan düşüşüyle birlikte ülkede kadın hakları ve eğitim açısından önemli bir değişim ve ilerleme yaşandı. 1999’da ortaöğretimde kayıtlı tek bir kız çocuğu yoktu. İlköğretimde de yalnızca 9 bin kız öğrenci var.
2003 yılına gelindiğinde ise 2,4 milyon kız okula gidebildi. Bu sayı şu anda 3,5 milyon civarında. Devlet ve özel üniversitelerdeki öğrencilerin de yaklaşık üçte biri kadın.
Ancak UNICEF’in aktardığı bilgilere göre de devam eden çatışmalar ile birlikte yeterli okul ve kadın öğretmenlerin bulunmaması sebebiyle okula gitmeyen 3,7 milyondan fazla çocuk var ve bunların yüzde 60’ı kız çocuğu.
Taliban artık kızların eğitimine karşı olmadığını söylüyor. Öte yandan ise İnsan Hakları İzleme Örgütü raporlarına göre, Taliban kontrolündeki bölgelerde çok az sayıda örgüt yetkilisi, kızların ergenlikten sonra okula gitmesine izin veriyor.
Kadınlar için daha fazla fırsat
Kadınlar ayrıca kamusal yaşama daha fazla katılıyor. Siyasi görevlerde bulunan kadınlar, iş fırsatlarını da takip ediyor. 2019 yılına kadar binden fazla Afgan kadın kendi işini kurdu.
Şu anda mevcut Afgan anayasası kadınların, parlamentonun alt kanadında en az yüzde 27’lik bir sandalyeye sahip olmalarını şart koşuyor. Meclisteki 249 sandalyenin 69’u ile kadınlar şimdi bu oranı da biraz aşıyor.
Hayatta başka neler değişti?
Ülke genelindeki diğer birçok altyapı sorununa rağmen cep telefonlarına ve internete erişim artıyor.
Ocak 2021’de nüfusun yaklaşık yüzde 22’sine tekabül eden 8,6 milyondan fazla insan, internete erişebildi ve milyonlarca kişi de artık sosyal medya kullanıyor.
Öte yandan cep telefonu kullanımı da artmaya devam ediyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 68’i artık bir cep telefonuna sahip. Ancak BM’nin aktardığına göre, mobil hizmetlerde zaman zaman yaşanan kesintiler iletişimi etkilemeye devam ediyor.
Afganistan’da yetişkinlerin yaklaşık yüzde 80’inin hala banka hesabı yok. Bu düşük gelirli ülkelerin ortalamasından daha yüksek bir oran. Dünya Bankası bunun güvenlik endişelerinin yanı sıra, temel olarak dini ve kültürel inançlar, finans sektörüne duyulan güven eksikliği ve düşük finansal okuryazarlık oranları sebebiyle kaynaklandığını söylüyor.
Ancak Dünya Bankası, önümüzdeki beş yıl içinde yeni projeler sebebiyle banka hesabı sahibi Afgan yetişkinlerin oranının iki katına çıkmasını bekliyor.
Başkent Kabil’de şehrin silüeti son 20 yılda geleneksel kerpiç evler yerine yükselen binalarla birlikte değişti.
Taliban’ın düşüşüyle birlikte, çatışmaların sürdüğü kırsal bölgelerden kaçan insanların ve 1990’larda Taliban’dan kaçarak Pakistan ve İran’a yerleşen insanların ülkeye geri dönmesi, Kabil’in hızla kentleşmesine sebep oldu.
Afyon üretimi kırsal ekonominin merkezi
Afganistan, dünyanın en büyük afyon üreticisi olmaya devam ediyor. İngiliz yetkililer, Birleşik Krallık’a gelen eroinin yaklaşık yüzde 95’inin Afganistan’dan geldiğini tahmin ediyor.
BM rakamlarına göre Afganistan’da son 20 yılda haşhaş ekimi önemli ölçüde arttı. Çitçilere nar ve safran gibi ürünlere geçmeleri yönünde teşviklerde bulunulsa da ülkenin 34 şehrinden yalnızca 12’sinde haşhaş ekimi yapılmadı.
Taliban, 2001 yılında haşhaş ekimine kısa süreli bir yasak getirdi. Ama o zamandan beri hem Taliban hem de diğer insanlar için milyonlarca dolarlık bir gelir kaynağı haline geldi. Haşhaş üreten çiftçiler genellikle kazandıkları üzerinden militanlara vergi ödemek zorunda kalıyor.
Ülkedeki siyasi istikrarsızlık, güvensizlik ve istihdamdaki olanaksızlıklar, haşhaş üretiminin artmasındaki temel sebep olarak görülüyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE