İZMİR – Kapitalist sistemin geleceğini sürdürmek için Hindistan üzerinden yeni ticaret yolları ve enerji kaynaklarını paylaşma mücadelesine girdiğini belirten yazar Yusuf Karadaş, “Bu rekabet ortamında ABD kendi etrafındaki güçleri yeniden düzenlemek istiyor” dedi.
Dünyanın birçok bölgesinde enerji kaynakları, ticaret yolları ve değerli madenler üzerinde yeni paylaşım savaşları, çatışma ve gerilimler sürüyor. Bu gerilimlerden biri de Hindistan’dan başlayarak, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail üzerinden Avrupa’ya ulaşacak olan bir nevi eski “Baharat” ve “İpek” yollarını yeniden canlandırmayı hedefleyen ticaret yolu projesi. Bununla hem Avrupa’ya yakın ucuz iş gücü üzerinden ucuz mallara ulaşmak hem de Çin ve Rusya’nın ticaret ve enerji kaynakları üzerindeki hakimiyetinin bitirilmek istenmesi. Bu bağlamda ABD, Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ile olan ilişkilerini güçlendiriyor, işbirliğini arttırıyor.
Enerji yollarının güvenliğinin sağlanması için bölgede uzun yıllardır yürütülen savaşlar ve çatışmalar varken, özellikle İsrail’in Hamas, Hizbullah ve İran’a karşı yürüttüğü saldırılar bu yolun güvenliğinin en önemli halkası oluyor. Yine Kıbrıs Cumhuriyeti kıta sahanlığında bulunan doğalgaz kaynaklarının çıkarılması için ABD, İsrail, Mısır ve Yunanistan ile birçok anlaşmaya imza attı. Tüm bu gelişmeler bölgedeki ülkeler ve dış aktörler arasındaki gerilimi arttırırken, Hindistan ve Güney Asya’nın ucuz iş gücü Avrupa’ya yeni zenginlikler katmak için büyük bir önemi arz ediyor.
Yazar Yusuf Karadaş Ortadoğu ve Orta Asya başta olmak üzere dünyada yaşanan enerji savaşlarına dair değerlendirmelerde bulundu.
Sovyetlerin çözülmesinden sonra ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Sovyetlerin etkisi altındaki ülkeleri kendi tarafına çekmeye çalıştığını belirten Karadaş, bu proje ile Orta Asya, Kafkasya, Akdeniz ve Ortadoğu’yu kapsayan geniş coğrafyanın ABD’nin çıkarları çerçevesinde yeniden dizaynının amaçladığını söyledi. Böylece enerji kaynaklarının ele geçirilmek istendiğini vurgulayan Karadaş, “Bugün ABD’nin Rusya’nın arka bahçesine müdahalesi neyle başladı? ABD, Suriye savaşında İran, Çin ve Rusya destekli rejimin düşmesinden sonra bugün Rusya’nın arka bahçesini kontrol altına almak için esas olarak da Çin’i durdurmak üzerine bu politikaları yürütüyor. Orta Asya dediğimiz bölge Çin’in 75 ülkeyi kapsayan ve en büyük emperyalist güç olma bakımından önemli olan Kuşak- Yol projesinin geçtiği yer. ABD ve AB’nin buraya müdahalesinin Çin’i durdurmak ve Rusya’nın etki alanını sınırlandırma amacı taşıyor” diye belirtti.
‘ORTA ASYA ÜLKELERİ ABD’YE YAKINLAŞTI’
Rusya’nın Ukrayna savaşına gömüldüğü bir dönemde Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinin ABD ile daha çok yakınlaştığını aktaran Karadaş, “Bundan önce Azerbaycan ve Ermenistan bir barış anlaşması imzaladı ve Zengezur koridoru diye tarif ettiğimiz Hazar’daki enerji madenlerine açılan koridor ‘Trump rotası’ adı altında ABD’li bir şirkete 99 yıllığına devredildi. Bütün bunlara baktığımızda Dünya enerji kaynaklarına erişme, zengin minarel madenleri başta olmak üzere madenlere egemen olma ve bunların üzerinden ticaret yollarına hakim olmada dünya emperyalist, kapitalist sisteminde kimin üstün olacağı mücadelesi sürüyor. Kazakistan’ın İbrahim Anlaşmalarına katılması yönünde de bir adım atması yeni bir sürecin işletildiği anlamına geliyor. Kazakistan’ın İbrahim Anlaşmalarına katılmasının bir boyutu enerji. Ancak Kazakistan’ın bu anlaşmaya katılmasının sadece enerji boyutu ile değerlendirmek eksik olur. Aslında Kazakistan İsrail ile normalleşme ihtiyacı olan bir ülke değil. Dolayısıyla Kazakistan’ın bu anlaşmaya katılmasının daha geniş çerçevede ele alınması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
‘ABD GÜÇLERİ YENİDEN DÜZENLEMEK İSTİYOR’
Hindistan’ın iş gücü ve ekonomik kapasitesi bakımından önemli bir ülke olduğunun altını çizen Karadaş, Hindistan ve Çin arasındaki gerilime dikkati çekti. Hindistan’ın ABD, Rusya ve Çin arasında kendisine alan açabilmeyi hedeflediğini kaydeden Karadaş, “ABD, Çin’in Kuşak- Yol Projesine karşı Hindistan- Ortadoğu-Avrupa ekonomi koridorunda güçleri toplamayı gündeme getirmişti. ABD, Çin’le rekabet etmek amacıyla bu projeyi geliştirdi. Asya Pasifik ve Ortadoğu ülkeleri burada önemli bir yere sahipler. Bu rekabet ortamında ABD kendi etrafındaki güçleri yeniden düzenlemek istiyor. Dünya bu güçler arasındaki rekabette yeniden bir saflaşmaya sürükleniyor. Çin ve ABD arasındaki temel savaş aslında zengin toprak minarelleri savaşı. Yeni kapitalist sistemi için en kritik ürünler bunlar. Bu kaynaklara sahip olmak sistem için çok önemli. Çin bu kaynaklara önemli ölçüde sahip ve bunları işleyebilir pozisyonda. Trump geçtiğimiz aylarda Zelenski ile görüşmüştü ve Ukrayna’daki zengin toprak madenlerine 500 milyon dolar fiyat biçmişti. Yani bu mücadele kapitalizmin geleceği için devam ediyor. Bu mücadele dünyanın hiç bir yerini güvenli kılmıyor” diye aktardı.
‘TÜRKİYE’NİN YENİ GERİLİMLERE SÜRÜKLENME POTANSİYELİ VAR’
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve Ortadoğu’da İran’a karşı yürütülen savaşta Kıbrıs adasının askeri üs olması bakımından önemli olduğuna dikkat çeken Karadaş, bu bağlamda İran’a yönelik yapılan saldırılara değindi. Suriye rejiminin düşmesinden sonra Rusya’nın pozisyonunun gerilediğini dile getiren Karadaş, “Çin burada daha geri planda. Ancak bu güçlerin bu tabloya seyirci kalmayacağını söylemek lazım. İran’a yapılacak müdahale bu güçlerin gelişmelere nasıl dahil olacağı sorusunu beraberinde getirecek. Geçtiğimiz günlerde Tom Barrack ‘Hazar’dan Akdeniz’e Türkiye ve İsrail’in iş birliğini göreceğiz’ dedi. Yani bu iki ülke ABD’nin bölgeyi yeniden dizayn etme politikasında rol üstlenecekler. Bu açıklamayı İran’ın geriletilmesi sonrası siyasetinde Türkiye’nin rol kapması şeklinde de okuyabiliriz. Bu anlamda Türkiye’nin, ABD ekseninde yeni gerilimlere sürüklenme potansiyeli var. Bir de Türkiye’nin Suriye’deki dizayn siyasetinin ne kadar tutacağı konusunda Suriye sahasındaki çatışmalara bakıldığı zaman halen büyük soru işaretleri var. Yani yeni süreçte bölge ülkeleri için gerilimli bir süreç olabilir. Trump’un dediği gibi barış inşa edilmiyor. ABD’nin dediği ‘benim egemenliğim kabul edildiği oranda orası sorunsuz, benim politikam egemense barış var’ diyor. Değilse o zaman çatışma riski devam ediyor” şeklinde konuştu.
MA / Uğurcan Boztaş
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

