Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yazar Çelenk: CHP’nin kararı eski kodlarından kopmadığı anlamına geliyor

Yazar Çelenk: CHP’nin kararı eski kodlarından kopmadığı anlamına geliyor


İSTANBUL – Ekopolitik kurucusu yazar Ahmet Tarık Çelenk, CHP’nin İmralı’ya temsilci göndermemesi kararı, “CHP’nin geçici de olsa eski kodlarından kopamadığı anlamına geliyor” dedi.  

Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı İmralı’da ziyaret etme yönünde oylama yaptı. 51 üyeden 32’sinin onayıyla komisyondan Abdullah Öcalan ile görüşme kararı çıktı. Kararın yanında Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), oylamaya katılmaması ve komisyonu terk etmesine dönük tepkiler ise devam ediyor. 

 

Ekopolitik kurucusu yazar Ahmet Tarık Çelenk, CHP’nin tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

 

CHP’nin Meclis Komisyonu’nun Abdullah Öcalan ile yapılacak olan görüşmeye üye göndermeme yönünde karar almasını geçici de olsa eski kodlarından kopamadığı anlamına geldiğini kaydeden Çelenk, “CHP’nin şimdiye kadar toplumla bütünleşememesinin iki temel nedeni vardır; Birincisi dindar ve muhafazakâr kesimiyle olan ilişkileri, ikincisi de Kürt soruna ilişkin cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan o sert müdahalelerin arka planındaki parti olmasıdır. Bunun görmek gerekiyor” dedi. 

 

‘CHP’NİN KENDİ İÇİNDEKİ SIKIŞIKLIĞI’

 

Tüm bunları değerlendirirken CHP’nin içinde bulunduğu sıkıştırılmışlık halinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Çelenk, “CHP’nin bir yandan belediyelerle başı belada, yargı tarafından sıkıştırılıyor ve siyaseten parçalı duruyor. Tüm bunları görmek gerekiyor. Yani parti seçmenleri tarafından CHP’nin İmralı’ya gitmeye karar vermesi demek; iktidara destek vermesi olarak da karşılanabilir. CHP’nin her şeye rağmen süreç komisyonuna katılması ve bunu sürdürme kararlılığı göstermesi açık kapı bıraktığının göstergesidir” diye belirtti. 

 

‘ZİHİNSEL BİR KÖRLÜK DURUMUYLA YAKLAŞILIYOR’

 

Türkiye’de Kürtler dışındaki sosyolojide İmralı’ya ziyaret meselesinde bir rahatsızlık olduğunu kaydeden Çelenk, “Yani muhalif bir siyasi hareket için en kolayı o sosyolojideki rahatsızlığın potansiyelini bir makule çekmek yerine, bunu körüklemek üzerinden yüzde yüz üçün beşin oyunu garantilersin. Diğer ufak partiler için de bunu söylüyorum. CHP’nin kendi tabanı zaten bu sürece karşı. CHP, sıkışmışlık haliyle bir refleksle bu tabanı konsolide etmeye çalışıyor. Yani bunların yönetim kadrosunda Kürt sorunun boyutlarını idrak edecek insan sayısı azdır. Çünkü süreci kavrama konusunda sorun var. Bir insan bir şeye karşı çıkar ama kavradığın şeye karşı çıkarsın ve düşmanlık yaparsın, faşit olsan bile bunun bir derinliği vardır. Türkiye’deki bütün düşmanlıklar kavranmadan yapılan zihinsel bir körlük durumuyla yapılıyor. CHP’ye böyle bakmak lazım. Ekstra bir şey beklemenin bu aşamada anlamı yok. Zaten çok savrulmuş ve dağılmış bir durumda” diye konuştu. 

 

‘KOMİSYONUN İMRALI’YA GİTMESİ ÖNEMLİ’

 

Komisyonun İmralı’ya gitmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çelenk, “Önemli çünkü bu ülkede Kürt sorunun bugün geldiği noktada hem çözmek açısından hem de anlamak açısından bir Öcalan gerçekliği var. Devlet belki de demokratik olmasa da pratik ve teknik olarak Öcalan bu sorunu en azından ‘terörden arındırmayı’ düşündü. Gerek kavramsal üstünlük gerek metodik üstünlük ve gerekse stratejik üstünlüğü Öcalan belirliyor. Türkiye için Ortadoğu’daki gelişmeler ve özellikle Suriye’deki sorunu çözmek için en doğru ve tek muhatap Öcalan görüyor. Ve Öcalan’ın belirlediği yol haritasına dolaylı yolla saygı duyuyor diye düşünüyorum” dedi. 

 

‘MUHATTABIN RESMİLEŞMESİ DEMEK’

 

Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde yaşanan gelişmeler ve taleplerin çoğunun Abdullah Öcalan’ın talepleri doğrultusunda ilerlediğini aktaran Çelenk, “Şu ana kadar gelen taleplerin birçoğu Öcalan’ın talepleridir. Komisyon talebi de Öcalan’dan geldi. Hatta 2012-2013 yılında yaşanan çözüm sürecindeki Akil insanlar talebi de Öcalan’ın talebiydi. Yine Öcalan başka kavramlar da üretiyor; mesele demokratik ulus kavaramı Öcalan’ın belirlemesi. Ve devlet bürokrasinin önemli bir kısmı bu kavramları bu şekilde, özellikle Suriye’deki sorunun çözümü için çok pratik yol görüyor. Tabi konjektörel bir durum da var; Öcalan bir şekilde Kürt sorunun çözümünde ve Ortadoğu’daki sorun dahil olmak üzere devlet tarafından kabul edilmesi ve muhatabın resmileştirilmesi anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. 

 

‘TÜRKİYE GERÇEKLİĞİNİ DOĞRU OKUYOR’

 

Komisyonun İmralı’ya yapacağı ziyaretin diğer siyasi partiler açısından daha ön açıcı olabileceğini sözlerine ekleyen Çelenk, “Türkiye’yle dünya gerçekliğiyle pozitif manada senteze girmesi, zaten Öcalan’ın şahsında böyle teorik  bir sentez özelliği var. Türkiye’nin gerçeğini doğru okuyor, bunu görmek gerekiyor” dedi. 

 

‘GÖRÜŞMELER KAMUOYUYLA PAYLAŞILMALI’

 

Komisyon Öcalan ile görüştükten sonra bu görüşmenin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini dile getiren Çelenk, “İmralı’yla bir görüşme yapılacaksa görüşmenin bütün detayları devlet tarafından kayıt altına alınır. Belki görüşmenin tüm detayları açıklanmaz ama eğer İmralı’ya gidilecekse ve burada bir yapıcılık arz ediliyorsa, görüşmede  bu yapıcılık, daha yapıcı ifadelerle pozitif anlamda toplumu dönüştürecekse ve güven verecekse bunlar kamuoyuna açıklanmalı. Madem bir fayda umuluyorsa fayda sağlayacak görüşme sonuçlarını da paylaşarak desteklemen lazım. Öte yandan bu grubun İmralı’ya gitmesi politik bir riski de içinde barındırıyor. Hata bazıları tehdit ediyor ‘yarın hepiniz yargılanacaksınız’ diye. Yarın hepiniz yargılanacaksınız demek şu demek; Türkiye’de gayri kanuni şeyler olacak ve yarın hepiniz yargılanacaksınız anlamına geliyor. Bunlar çok yanlış şeyler bununla ilgili hukukun belirlenmesi lazım” diye belirtti. 

 

‘HUKUN BELİRLENMESİ LAZIM’

 

İmralı’ya gitme konusunda kafalarda oluşan kaygı ve korkuların aşılması için bir hukuki çerçevenin olması gerektiğini vurgulayan Çelenk, “Geçmişte Akil insanlar için de Öcalan, hukukun belirlenmesini istemişti. Dolayısıyla hukukun insanları koruması lazım. Türkiye’deki sistem daha çok devirmek sistemiyle çalışıyor. Birileri hapse giriyor, onlar çıkıyor sonra onların yerine başka birileri giriyor. Herkes sırasını bekliyor. Ama artık böyle olmaması lazım. Hukukun üstün olması lazım” ifadelerini kullandı. 

 

MA / Esra Solin Dal

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version