ANKARA – Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerindeki askeri faaliyetlere tepki gösteren DEM Partili Nevroz Uysal Aslan, “Çatışmaların büyük oranda düştüğü bu dönemde yeni askerî hatlar ve yollar neden arttırılıyor?” diye sordu.
Savunuma Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçe teklifine dair Plan ve Bütçe Komisyonu’nun toplantısı sürüyor. Toplantıda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, şiddeti belgeleyen Community Peacemaker’in (CPT) Ekim 2025’te yayınladığı bir raporuna değindi.
Nevroz Uysal Aslan, şöyle konuştu: “Bu rapor doğrudan Bakanlığınızın bütçesinin sınır ötesinde, köylerde, bağlarda, tarlalarda nasıl hayatlara dokunduğunu somut biçimde gösteriyor. Rapora göre temmuz, eylül ayları döneminde Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki TSK tarafından kaydedilen saldırılarda yüzde 90 oranında düşüş var; bu önemli, sürece uygun bir veri ancak raporun altını çizdiği asıl kritik nokta ise saldırılar azalırken TSK’nin bölgesindeki askerî varlığı genişlemeye devam ediyor.
CEVABI MERAK EDİLEN SORULAR
Bu rapora göre, TSK’nin Metina Dağı’ndaki üstler güçlendiriliyor, Amedi’nin Zap ve Avaşin bölgesi geniş üst ağına yeni yol yapımlarıyla birbirine bağlanıyor. 14 Eylülde Batifa ilçesine bağlı Keşan köyündeki üstten yeni bir askeri yol tamamlanıyor ve bu yol ilk kez köylerin aktif olarak yerleşim bölgesinin olduğu yere uzanıyor. Sayın Bakan, açıkça sormak zorundayım ki çatışmaların büyük oranda düştüğü bu dönemde yeni askerî hatlar ve yollar neden arttırılıyor? Bunun askerî, siyasi, en önemlisi de hukuk açıklaması nedir? Sivil yerleşimlere doğru uzanan bu yolların gerekçesi nedir? Bu genişletmeler kalıcı bir konuşlanma mıdır? Türkiye’nin Irak’taki bu faaliyetlerinin dayandığı anlaşma, protokol ya da mutabakat var mıdır; varsa kimlerle, hangi kurumlarla yapılmıştır?
CAMİLER, OKULLAR, HASTANELER YIKILIYOR
CPT raporunda doğrudan TSK personeline ilişkin şöyle bir bulgu paylaşılıyor: 23 Ağustosta Guharze köylüleri kendi bağlarına dönmeye çalışırken TSK askerleri tarafından gözaltına alınıyor, bir süre alıkonuluyor ama bölgeyi boşaltmaları konusunda talimat veriliyor. Sayın Bakan, Türkiye askerleri Irak’ın iç hukukuna göre hangi yetkiyle sivil köylüleri gözaltına alıp boşaltma talimatı verebiliyor? Bu yetki hangi uluslararası metine dayanıyor? Yine, Balava ve Barche dâhil 4 köyün halkı tarım alanlarına erişemiyor. 21 Ağustosta köye geri dönenler Türk hava saldırıları sonucu Mije, Kafna, Sipindare, Girgaşe, Dereşe’de 50’den fazla sivilin evinin tamamen yıkıldığını, eğitim kurumu bir hastane ve birkaç caminin de yıkılıp ağır hasar gördüğünü bildiriyor.
SAVAŞIN SESSİZ BİÇİMİ Mİ?
Bu tablo güvenlik politikası mıdır yoksa savaşın sivil hayatı felç eden suçların sessiz bir biçimi mi? Raporun en çarpıcı kritik bölümlerinden bir tanesini aynen okuyorum: ‘15 Eylül ile 1 Ekim tarihleri arasında Türkiye güçleri Zap bölgesinde kontrolü altındaki köylerden kesilen ağaçları ormansızlaştırma ve taşıma kampanyasını yoğunlaştırmış, keresteleri yerli kamyonlarla Türkiye’ye geri ihraç etti.’ diye not düşmüş. Sayın Bakan, bu iddia sadece yerel halkın söylediği değil uluslararası bir raporla tespit edilen, teyit edilen bir faaliyet. Bu ağaç kesimleri hangi birimin faaliyetidir? Türkiye’ye sokulduğu söylenen keresteleri hangi makam koordine etmiştir? Bu faaliyet askerî operasyon kapsamına mı girmektedir yoksa sahada kendi inisiyatifini kullanan unsurlar mı söz konusudur? 2021 yılında da benzer şekilde yaşanan kesimleri biliyoruz. Kürdistan hükûmeti sözcüsü Cotyar Adil’in 2021 yılında yaptığı açıklamalar hâlâ sosyal medyada ve basında duruyor. Kürdistan parlamentosu vekilleri, yine bu vekillerden Reving Hirori sınırda ‘Nizare Taye’ denilen bölgede yoğun ağaç kesimlerine tepki gösterdi.
KORUCULAR VE KOLLUK GÖZETİMİNDE YAPILIYOR
Bu kesimleri biz 2017 yılının sonunda Şırnak’ın dağlarında korucular ve kolluk gözetiminde yıllardır sürdürülen ormansızlaştırma politikasının sınırın öbür yakasına taşınmış hâli olarak okuyoruz. Şırnak’ta Cudi, Besta, Gabar’ın eteklerinde her gün binlerce ağaç kesiliyor. Kesilen bu ağaçlar askerî kulelerin diplerinde yığınlar hâlinde istifleniyor, bizzat kendim gittim gördüm ve kamyon ve tırlarla her gün taşınıyor. Şırnak’ta kesilen ağaçların bir kısmı internet sitelerinde açıkça satılıyor. Diğer kısmının bu karakol hatlarında askerlerin gözetiminde korunarak yine onların eşliğinde götürüldüğü belgeli bir durum. Şırnak’ın dağ ve ormanlık alanları da uzun süredir geçici özel güvenlik bölgesi ilanlarıyla kapatılıyor ancak aynı alanlarda yine askeri ve korucular gözetiminde kesim sürüyor. Şirketlerin dağ talanı sürdürülüyor. Sayın Bakan, bu nasıl bir güvenlik bölgesi ilanı? Köylüye özel izinle ya da hiç izin verilmezken kereste kamyonları her gün nasıl girip çıkabiliyor. Şırnak’ta kolluk kuvvetlerince yürütülen ve CPT’nin raporladığı sınır hattındaki kesimler arasında idari, lojistik, operasyonel bir bağlantı var mı? Bu kesimlerin amacı nedir? Yıllardır sürdürülen bu ekolojik tahribatla ilgili Bakanlığınızın bir incelemesi var mı?”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

