ADEM YAVUZ ARSLAN | HABER ANALİZ
ABD’nin başkenti Washington DC’de Pazartesi günü yaşanan baş döndüren trafik Ortadoğu satrancında yeni bir perdeyi açtı.
Beyaz Saray’da olan biteni anlatmadan önce, ziyaretin iç politikaya ve “Erdoğan sonrası döneme” olası etkilerine değinmek gerekiyor. Erdoğan sonrası döneme dair iktidar mücadelesi sertleşirken, Fidan’ın Trump yönetiminden üst düzey ilgi görmesi “Oğul-Damat cephesi” için ciddi bir darbe.
Bu temasın yankıları sadece dış politikayla sınırlı kalmayacak.
“Arka Kapı” Protokolü
Aynı gün Beyaz Saray’da dikkat çekici bir trafik vardı. ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’nin yeni lideri Ahmed el-Şara’yı kabul ederken, Hakan Fidan da Oval Ofis’e girdi. Ancak geçen yıla kadar “terörist” olarak aranan Şara, ilginç bir protokolle yan kapıdan alındı. Karşılama yapılmadı, basına görüntü verilmedi. Fidan’ın girişi de aynı şekilde gizli tutuldu.
Bu eşzamanlı ziyaretler tesadüf değildi. ABD, Suriye ve Türkiye arasında “pragmatik normalleşme” dönemi başlıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Beyaz Saray temaslarının ardından Türkiye Büyükelçiliği rezidansında rejim medyasına uzun bir demeç verdi. Memnuniyeti gizlenmiyordu.
Hakan Fidan’ın açıklamalarında üç başlık öne çıktı: Suriye’nin toprak bütünlüğü, Gazze’de ateşkes ve Rusya-İran-Ukrayna dosyaları. ABD medyasına göre, Ankara’nın bu kez “seyirci değil, oyun kurucu” olmak istiyor. Al-Monitor, Fidan’ın temaslarını “Türkiye’nin savaş sonrası Suriye diplomasisinde inisiyatif alma hamlesi” olarak yorumladı.
Kontrollü Yumuşama
Şara’nın Beyaz Saray’a kabulü, ABD açısından tarihi bir dönüm noktasıydı. Trump yönetimi, donmuş Şam ilişkilerinde “kontrollü yumuşama” mesajı verdi. Bu adım Suriye ekonomisine sınırlı nefes aldırsa da yaptırımların tamamen kalkması Kongre’nin kararına bağlı.
Ankara, bu tabloyu “Washington-Şam-Ankara üçgeninde yeni bir fırsat penceresi” olarak okuyor. Özellikle Sezar Yasası’nın kaldırılması çağrısı, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşasında rol almak istediğini gösteriyor.
Türkiye’nin Önceliği: Kürt Meselesi
Ziyaretin Türkiye açısından en kritik başlığı Kürt sorunu oldu. Fidan, görüşme sonrası yaptığı açıklamada “Suriye’nin parçalanma riski” uyarısında bulundu.
Kuzey ve kuzeydoğuda SDG/YPG varlığı, ABD’nin “entegrasyon planları” ile Ankara’nın güvenlik kaygıları arasında en kırılgan alan. Washington “üniter yapı içinde entegrasyon” öneriyor; Ankara ise bunu “fiili bölünme” tehlikesi olarak görüyor. Fidan Türkiye’nin kaygılarını tekrar etti; “Suriye’nin bölünmesi sadece Suriye’nin değil, Türkiye’nin güvenliğini de sarsar.”
Masadaki Yeni Mimari
Görüşmelere ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve Başkan Yardımcısı JD Vance katıldı. Bu tablo, konunun sadece Suriye değil, Gazze, Ukrayna ve İran boyutlarını da içerdiğini gösteriyor. Rubio’nun varlığı, Kongre ile Beyaz Saray arasında yeni bir diplomatik köprünün kurulabileceğine işaret ediyor.
Fidan, MİT geleneğinden gelen bir refleksle dış politikayı yürütüyor. Bu nedenle Washington ziyareti, klasik bir diplomatik yumuşama değil; sahadaki dengeleri test eden bir operasyondu denebilir. Fidan’ın görüşmeleri gizlilik içinde yürütüldü. Önceden açıklama yapılmadı, gündem sızdırılmadı. Bu durum, hem Erdoğan’ın doğrudan Beyaz Saray’la kanal kurma isteğini hem de Türkiye’nin Suriye’de yeni rol arayışını gösteriyor.
Uzun süredir gergin seyreden Ankara-Washington ilişkileri bu tür sembolik temaslarla test ediliyor. Erdoğan yönetimi, hem Rusya hem ABD arasında denge kurma çabasında. Fidan’ın rolü de bu dengeyi bozmayacak ama sonuç getirecek kadar pragmatik bir çizgi oluşturmak.
Türkiye İçin Fırsatlar ve Riskler
Ankara, uzun süredir ayrı yürüyen Washington ve Şam kanallarını aynı masada buluşturdu. Bu durum, sınır güvenliği, geri dönüşler ve yeniden inşa projelerine hız kazandırabilir.
Gazze’de Türkiye’nin arabuluculuk rolü yeniden görünürlük kazandı. Ancak riskler de büyük: Kongre 180 gün içinde yaptırımları yeniden devreye sokarsa, Türkiye’nin ekonomik planları çöker.
Ayrıca SDG’nin entegrasyonu, Ankara’da “terörle müzakere” algısını güçlendirebilir. Şara yönetiminin kurumsal zayıflığı da belirsizlikleri artırıyor.
Yeni Momentum
ABD-Türkiye ilişkileri yeniden tanımlanıyor. Trump yönetimi bölgeyi “sıfırdan başlatma” peşinde. Ankara ise bu yeni oyuna “pragmatik ortak” olarak dahil olmaya çalışıyor. Ancak bu denklemin başarı şansı pamuk ipliğine bağlı. Fidan’ın “parçalanma” uyarısı, bölgedeki tüm krizlerin kesişim noktasında duruyor. Washington’daki sıcak fotoğraflar bir barış perdesi açsa da herkes biliyor: O pencere hâlâ dar, yük ise ağır.
Hakan Fidan’ın Washington ziyareti, Türkiye’nin bölgesel diplomasiye yeniden ağırlık koyma çabasının göstergesi. Suriye başta olmak üzere Orta Doğu haritası yeniden çiziliyor. Türkiye bu tabloda önemli bir yere oturabilir. Ancak süreç riskli ve kazanç garantisi yok.
Kısacası, Ankara şimdi “oyun kurucu” olmayı deniyor. Başarırsa nüfuz kazanır; başarısız olursa hem güvenlik hem diplomasi alanında ciddi kayıplar yaşayabilir.
İzleyip göreceğiz…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

