Böcek Ailesi’nin ölümüne neden olan otel ilaçlamasıyla ilgili soruşturma sürerken, ilaçlamayı yapan firmanın sahibi Zeki Kişi’nin ifadeleri yeni soru işaretlerini beraberinde getirdi. Kişi, polis ve savcılık sorgusunda “kullanılan ilaçlar bunlar” diyerek iki ürünün adını verdi. Dosyaya da giren ‘Alfasc’ ve ‘ROK’ adlı bu ilaçların piyasada rahatça bulunabileceği biliniyor ve yalnızca yüksek dozda maruz kalındığında ağır sonuçlara yol açıyor. Ancak olay sonrası Hürriyet’in incelediği şirket internet sitesinde dikkat çeken bir detay yer alıyordu.
‘HER YERDE BULAMAZSINIZ’ DEDİLER, SİTEDEN KALDIRDILAR
Firmanın web sayfasında, müşterileri ikna etmek için kullanılan bir açıklamada, tahtakurusu için “kesin çözüm sağlayan” özel formüllü bir ürünlerinin olduğu, bu ilacın hiçbir yerde bulunamayacağı vurgulanıyordu. Diğer ilaçların kolay ulaşılabilir olduğu belirtilirken, kendi ürünlerinin “özel ve etkili” olduğu iddia ediliyordu.
Ancak Zeki Kişi’nin resmi ifadesinde, bu “nadir” ilaçtan bahsedilmemesi dikkat çekti. Sadece piyasada kolay bulunan iki sıradan ürünün adını verdi.
Üstelik şirketin internet sitesindeki “Sıkça Sorulan Sorular” bölümünde yer alan ve “her yerde bulamazsınız” ifadeleriyle övülen bu özel ilaca dair bilgiler, olaydan sonraki gece sessizce siteden kaldırıldı.
HİNDİSTAN’DAN GELEN ÖLÜMCÜL İLAÇ İZLERİ
Firmanın sosyal medya ve internet sayfasında, müşterilerin memnuniyet için paylaştığı bazı fotoğraflarda ise farklı bir ürün görüntüleniyor. Bu fotoğraflarda, Hindistan’dan ithal edilen ve yüksek derecede toksik alüminyum fosfit içeren toz formdaki ilacın kullanıldığı görülüyor.
Soruşturma derinleşirken, firmanın “özel” dediği ancak resmi ifadelere yansımayan bu ilacın kullanılıp kullanılmadığı, dosyanın en kritik başlıklarından biri haline geldi.
İLAÇLAMA ŞİRKETİ ÇALIŞANI SERTİFİKASI OLMADIĞINI KABUL ETTİ
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklanmasına karar verilen ilaçlama şirketinin sahibi Zeki Kişi savcılıktaki ifadesinde, şirketi yaklaşık 6-7 yıl önce kurduğunu, iş yeri olmadığını, home-office olarak internet üzerinden faaliyet gösterdiklerini anlattı.
Genellikle özel işletmeler ile ikametlere hizmet verdiklerini, şüpheli D.C’nin gündelikçi olarak çalıştığını, oğlu S.K’nın şirketinde çalışmadığını, yalnızca SGK kaydını yaptıklarını, oğlunun ilaçlama işi yapmadığını öne süren Zeki Kişi, “Benim ilaçlama işi ile ilgili herhangi bir sertifikam yoktur. D.C’nin de bildiğim kadarıyla bir sertifikası yoktur. İlaçlama işlerini D.C. ve şu anda ismini hatırlamadığım yanımda çalışan şahıs yapar.” ifadesini kullandı.
Zeki Kişi ilaçlama işlerinde iki ilaç dışında başka ilaç kullanmadıklarını, bu ilaçları nereden aldıklarını hatırlayamadığını, daha sonra faturalarını dosyaya sunacağını iddia etti.
Kendisine 11 Kasım’da telefon geldiğini öne süren Zeki Kişi “Arayan kişi otel işlettiklerini, otelin bir odasında böcek olduğunu, böcekler için ilaçlama yaptıracağını söyledi. Bende bunun üzerine D.C’yi bu şahsa yönlendirdim. D.C. tek başına giderek ilaçlama yaptı. Ben D.C’nin hangi otele dahi gittiğini bilmiyorum. Genel olarak müşteriler ilk olarak beni arar. Ben arayan müşterileri D.C’ye yönlendiririm. 15 Kasım günü D.C beni arayarak polislerin kendisini çağırdığını, ilaçlama yaptığı yerde zehirlenme olayının olduğunu söyledi. D.C. ve S.K’nın gözaltına alındığını öğrenince bende karakola gittim. Benim bu olayda herhangi bir kusurum yoktur.” iddiasında bulundu.
İLACI SUYLA KARIŞTIRMIŞ
Soruşturma kapsamında tutuklanan otelde ilaçlama yapan şirketin çalışanı D.C. ifadesinde, burada 2-3 aydır çalıştığını, olayın meydana geldiği otelde Ağustos’ta da ilaçlama yaptığını öne sürdü.
Olay günü 11 Kasım’da 12.00 sıralarında şirkete ait telefondan gelen mesaj üzerine 16.00 sıralarında ilaçlama yapmak için otele gittiğini, görevlinin odayı gösterdiğini, ilaçlama işleminde “Alfasc” ve “Cypermetrin” isimli ilaçları kullandığını ileri süren D.C, bu ilaçları suyla karıştırarak püskürtme yoluyla uyguladığını anlattı.
D.C. ayrıca oda içerisinde belli aralıklarla tahmini olarak 16-17 bölgeye “filit jel” isimli böcek ilacını kullandığını, bu ilacın jel kıvamında olduğunu, böceklerin bu ilacı yemesi için belirli aralıklarla odanın içerisine konulduğunu söyledi.
İlaçlama yapmadan önce tuvalet kapısı ve havalandırmayı kağıt bantla kapattığını, ilaçlama yaptıktan sonrada odanın kapısını bantlayarak otelden ayrıldığını öne süren D.C, “Benim ilaçlama işlemine ilişkin herhangi bir sertifikam yoktur. İşe yeni başladığımda o dönemde bana işi öğreten S. isimli çalışan sertifikaya gerek olmadığını söyledi. S. isimli çalışana bu durumu şirketin sahibi Zeki Kişi söylemiş. Ben olayın mağdurlarını tanımam. Benim olayda herhangi bir kusurum yoktur. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum.” beyanında bulundu.
Tutuklanan ilaçlama şirketinin sahibinin oğlu S.K ise ifadesinde, söz konusu şirkette yetkisi bulunmadığını, şirket üzerinden SGK girişi olduğunu, kendisinin başka bir işte çalıştığını, zaman zaman babasının ilaçlama işlerine yardım ettiğini, yaklaşık 4-5 ay önce babası ile aralarında anlaşmazlık olması nedeniyle Fatsa’ya taşındığını iddia etti.
Otelde ilaçlama yapıldığı gün Fatsa’da olduğunu, 14 Kasım’da ailesini ziyaret etmek için İstanbul’a geldiğini, 1 gün sonra D.C’nin kendisini aradığını öne süren S.K, “Bir otelde yapmış olduğu ilaçlama işlemi nedeni ile polisin kendisini çağırdığını, aracının olmadığını, benim kendisini götürmemi istedi. Bende kendisini Fatih’te bulunan otelin bulunduğu yere götürdüm. Burada polis ekipleri inceleme yapıyordu. D.C yanında bulunan ilaç örneklerini polislere verdi. Daha sonra polis ekipleri beni karakola götürdü. Benim yapılan ilaçlama işlemi ile herhangi bir alakam yoktur. İlaçlama yapıldığı gün İstanbul’da değildim.” iddiasında bulundu.
“İLAÇLAMA KONUSUNDA YETKİLİ OLUP OLMADIKLARINA DAİR HERHANGİ BİR SERTİFİKA SORMADIM”
Hakkında “yurt dışı çıkış yasağı” ve “konutu terk etmeme” şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanan otelin sahibi H.O. savcılıktaki ifadesinde, söz konusu oteli 5-6 ay önce devraldığını, şeker hastası olduğu için bacağındaki rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık 3 aydır otele gidemediğini, bu süreçte otelle ilgili işlemleri otel müdürü H.D’nin yaptığını iddia etti.
H.D’nin 10 Kasım’da kendisini arayarak otelin 101 numaralı odasından böcek şikayeti geldiğini söylemesi üzerine kendisine ilaçlama firması çağırmasını söylediğini aktaran şüpheli H.O. H.D’nin daha önce de ilaçlama yaptırdıkları DSS isimli firmayla iletişime geçtiğini, 11 Kasım’da bu odanın ilaçlandığını anlattı.
Şüpheli H.O ifadesinin devamında şunları kaydetti:
“İlaçlama şirketi işlerini bitirdikten sonra oda yaklaşık 2-3 gün boyunca kapalı kalır. Sonrasında temizleme işlemi yapılarak kullanıma açılır. Benim ve çalışanlarımın ilaçlama işlemi ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Aynı şirkete Ağustos ayında da ilaçlama yaptırmıştık. Herhangi bir sıkıntı yaşamamıştık. Ben bu şirkete ilaçlama konusunda yetkili olup olmadıklarına dair herhangi bir sertifika sormadım. Olayda vefat eden şahıslar otelin 202 numaralı odasında konaklıyorlardı. Zehirlenme olayını olaydan 1 gün sonra otelde çalışan yeğenim E.O’nun beni araması ile öğrendim. Normalde otelde sadece H.D. ve E.O çalışır. H.D. izinli olduğu için R.B. ve M.M.U.D.C. isimli şahısları günlük çalışmaları için geçici olarak işe aldım. Bu şahısların görevleri resepsiyonda durmaktır.” Yaşanan olaydan kusuru olmadığını savunan H.O. “Ölen şahısların ilaç zehirlenmesi sonucu öldüğüne kanaat getirilse bile sorumluluk bu ilaçlama yapan ilaç şirketine aittir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.” beyanında bulundu.
Kaynak: Hürriyet-AA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

