İSTANBUL – Gazeteci Aykan Sever, Erdoğan’ın ABD ziyaretinden Trump’un verdiği görevlerle döndüğünü belirterek, “Erdoğan’ın birinci görevi Gazze’yi ve Hamas’ı bitirmek. Toplantıya katılan diğer Müslüman ülkeler de Hamas’ı bitirmeyi destekliyor” dedi.
Uluslararası güçlerin desteğiyle Şam’ı ele geçiren Heyet Tehrir El Şam’ın (HTŞ) Suriye halklarına ve inanç topluluklarına yönelik katliam ve soykırım saldırıları devam ediyor. Merkeziyetçi ve tekçi bir yönetim kurmak isteyen HTŞ rejimi, başta Kürtler olmak üzere farklı halkların ve inançların ademi merkeziyetçi Suriye talebini baskı ve şiddetle reddediyor.
Tüm bu katliam ve saldırılar devam ederken, Suriye Hükümeti’nin Geçici Başkanı Ahmed El Şara, Birleşmiş Milletler (BM) 80’inci Genel Kurulu’na katıldı. Buna paralel olarak altı yıl sonra ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan bir araya geldi. Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmede İsrail Türkiye ilişkileri, Suriye’de yaşanan gelişmeler, Kürtlerin Ortadoğu’daki durumu gibi konula gündeme geldi.
Gazeteci Aykan Sever, bölgede yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ortadoğu’da Hamas’ın 7 Ekim saldırıları sonrası tüm bölgeyi etkileyen gelişmelerin yaşandığını anımsatan Sever, saldırının perde arkasında Türkiye’nin de olduğunu söyledi. Sever, “Hamas 7 Ekim, saldırısından sonra İran’ı İsrail Başbakanı Netanyahu’yla Erdoğan’ın ABD görüşmesinden yaklaşık bir hafta önce, Mersin’den Gazze’ye giden inşaat malzemeleri içinde 16 ton bomba yakalanmıştı. İşte bu bunu taraflar biliyordu ama taraflardan hiç kimse de bunu sorgulama ve tartışma konusu yapmadı. Bu kimilerine göre komplo teorisi gibi gelebilir ama Hamas’ın saldırısını Mossad ve MİT’in ortaklaşa organize etti. Bu saldırılarla da İran’ın uzantılarına karşı Ortadoğu’da bir provokasyon süreci geliştirdikleri görülüyor. Bu plan başarıyla gerçekleşti ve Gazze önemli ölçüde işgal edildi. Sıra Batı Şeria’ya geldi. Zaten Lübnan’daki yönetim önemli ölçüde etkisizleştirildi ve Hizbullah da silahsızlandırıldı denilebilir. Bu hikayenin paralelinde Suriye’de iktidar değişikliği söz konusu oldu. Batılı ülkeler ve İsrail Türkiye, Colani’nin Suriye’de iktidar olmasına sağladılar” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN ASIL AMACI İŞGAL’
Bütün ülkelerin Ortadoğu’da daha fazla pay sahibi olmak için farklı politikalar yürüttüğünü belirten Sever, “İsrail bu kapsamda Suriye’nin güneyinde Dürzileri de içine alan belli bir tampon bölge oluşturdu. İşgal ettiği yerleri meşrulaştırmak için de ABD’nin desteğiyle diplomatik düzeyde de kendini sağlama alarak ilerliyor. Türkiye ‘deki Demokratik Toplum süreci de Ortadoğu’daki bu gelişmeler ekseninde başladı. Bunun altını net çizmek gerekiyor. Türkiye’nin bu süreci başlatmasındaki temel motivasyonu Ortadoğu’da daha geniş alanlara yayılmaktır. Yani Türkiye’nin Kürtlerle barış yapmak gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum. Zaten Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarda Türk-Kürt ittifakı demiyor ‘Türk-Kürt ve Arap ittifakı’ diyor. Erdoğan’ın amacı bölgedeki petrol kaynaklarını ele geçirmek. Öte yandan ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda; İran’a saldırı olasılığının güçlü bir olasılık olduğunun altını çizdi. İran da buna karşılık hazırlıklar yapıyor. Türkiye’deki yönetim de İran’ın nüfuz alanlarının daralması gibi olasılıkları bekliyor. Böyle bir saldırı olduğu takdirde Türkiye’ye İran’ın Doğu Kürdistan’ın da dahil olduğu bir kısım toprakları koparma gibi hevesleri var. Aynı zamanda Güney Kürdistan’ı da işgal ederek, Irak’ın kontrolünde olan Musul ve Kerkük gibi petrol bölgelerine de ele geçirmek istiyor. Bunun adına zaten ‘Misak-ı Milli’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN VE TRUMP GÖRÜŞMESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump’ın aynı bakış açısına sahip olduklarını belirten Sever, “Hem Trup hem de Erdoğan’ın Ortadoğu politikaları konusunda benzer bakış açılarınsa sahiptirler. Yani bu bölgedeki insanları insan olarak görmüyor. Burada yaşayan toplulukları birer kart olarak görüyorlar. Toplumları demokrasi, özgürlük talepleri gibi şeyler bunlar açısından hiç önemli değil. Önemli olan kendi iktidarlarının devamıdır. Hem Trump hem Erdoğan birer imparatorluk kurmanın çıkış yollarını aramaya çalışıyor. Bu çıkış yolları da halklara boyun eğdirmektir. Erdoğan altı yıl sonra Amerika’yla bir tür kontrat tazelemek istedi diyelim. Trump ve ekibinin Erdoğan’a muamelesi bir tür Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye yapılanın başka bir biçimiydi. Aslında Erdoğan’la ekibini sürekli överek aşağıladılar ve bütün istediklerini de yaptırdılar. Trump, basın toplantısında doğrudan Erdoğan’a ‘bu hileli seçimleri iyi bilir bu adam’ dedi. Erdoğan’ın gıkı çıkmadı” diye belirtti.
GÖRÜŞMESİNİN ARKA PERDESİ
Trump ve Erdoğan görüşmesinin arka perdesinde birçok konunun konuşulduğunu dikkat çeken Sever, “Birincisi Filistin’in işgali konusunda anlaştılar. Trump Erdoğan’a bir görev verdi. Trump, ‘biz onun için çok şey yaptık’ dedi. Erdoğan’ın da bunun karşılığını vermesi lazım dedi. Erdoğan’ın birinci görevi Gazze’yi ve Hamas’ı bitirmek. Toplantıya katılan diğer Müslüman ülkeler de Hamas’ı bitirmeyi destekliyor. İran konusunda bir anlaşma var. Bunu açıklamadılar ama görünen köy kılavuz istemez. Yine Rusya’yla gaz ve petrol almama konusunda anlaşma vardı. Ama bütün bunlar Türkiye için 4 veya 5’inci sıradadır. Türkiye için görüşmenin en önemli meselesi ise Rojava idi. Erdoğan’ın, Kuzey ve Doğu Suriye için bazı tavizler aldığını düşünüyorum. Colani’nin BM’de kabul edilmesi ve meşrulaştırılması bu konuyla ilgilidir. Bu aynı zamanda Türkiye’yle ilişkilerde Rojava’ya dönük üstü kapalı da olsa bir izin koparma da olabilir. Görüşmeden kısa bir süre sonra Suriye’nin Halep kentindeki Kürt mahalleleri Eşrefiye ve Şêx Maksut’ta saldırılar tesadüf değildi. Buradaki saldırlar doğrudan Türkiye’nin desteğiyle yapılan saldırılardır. Amerika’nın gözünün önünde oluyor. İsrail’in de bu saldırıya göz yummasıyla oldu” diye konuştu.
AHMED EŞ-ŞARA’NIN BM’DE TEMSİL EDİLMESİ
Suriye’nin geçici devlet başkanı Ahmed eş-Şara’nın BM Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin sürpriz olmadığını kaydeden Sever, “Suriye’de Esad yönetimi yıkıldıktan sonra Colani’nin getirilmesi sürpriz olmadı. Çünkü emperyalist devletler en başından beri Suriye’de bir kukla yönetim istiyorlardı. Yani Esad’ı istememelerinin nedeni Esad’ın demokrat olmaması ya da zulüm etmesi değil. Esad’ın kendi kuklaları olmak istememesiydi Dolayısıyla Colani onlara göre güzel bir kukla ve bu yüzden de onu BM’ye kabul ederek meşrulaştırdılar. Burada izledikleri strateji özerk yönetim direnmezse kendi istediklerini yaptıracaklar. Çünkü Özerk Yönetim, kendi alanlarında demokratik bir alan açtı. Bunu yok edip HTŞ’ye bağlamak ve o alanlarda çete yönetimini Suriye’de hakim kılmak istiyorlar. Ortadoğu’da hiçbir şey kesin ve kalıcı değil. Örneğin Colani’nin yarını var mı yok mu bilmiyoruz. Colani, hakimiyeti kuramadığı takdirde ilk kendisi ortadan kaldırılacaktır. Bunu en yakınındaki güçler yapacak” şeklinde konuştu.
‘BARIŞIN MUHATTABI TOPLUMDUR’
AKP’nin isterse birçok şeyi değiştirebileceğini vurgulayan Sever, sözlerini şöyle sürdürdü: “23 yıldır iktidarda ve bir diktatörlük kurmuş. Örneğin ‘Demirtaş’ları bırakalım derse’ bırakır. AİHM’e bırakmasına gerek yok. Erdoğan bir şeyler yapmak istiyor ama yapmasını engelleyenler var gibi bir algıya gerek yok. Bahçeli ve Erdoğan’ın hesap vermesi gerekiyor. Bunun ötesinde ne barış olur ne de başka bir şey olur. Özellikle bunun altını çizmek istiyorum. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin başladığından beri sadece Erdoğan değil AKP-MHP cephesinin yapmaya çalıştığı şey Rojava’yı teslim almaktır. Bu yüzden adım atmıyorlar. İktidar bugüne kadar yapılan çağrılar üzerinden tek bir somut adım atmadı. Bir şey yapmak istemiyorsanız komisyona havale edersiniz. Çünkü Türkiye’de işler böyle ilerliyor ya da ilerlemiyor; bu net. Bunun karşısında zorlayıcı bir politika geliştirmezseniz sonuç çıkmaz. Dünyanın neresinde olursa olsun barışın muhatabı toplumdur. Çünkü barışı yapan toplumdur.”
MA / Esra Solin Dal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***