NECİP F. BAHADIR | YORUM
Demokrasi krizi, adalet krizi, ahlak krizi… Ekonomiyi de, dış politikayı da ekleyebilirsiz. Hemen hepsi de en üst seviyede yaşanıyor. Düşük dozda değil, çok sert ve ağır krizler… Hissetmeyen yok. AKP tabanı da farkında, ortağı MHP de… Erdoğan ve ‘müminlerinden’ başka işlerin yolunda gittiğini söyleyebilen yok.
Siyasi tarih AKP’nin son 10 yılını nasıl niteleyecek? Kestirmek zor. ‘Krizler dönemiydi’ diyebilir. ‘Fetret’ veya ‘buhran’ sözcüklerini de kullanabilir. Ben ‘kaos ve talan’ sözcüklerini daha fazla yakıştırıyorum.
Bir ülke bu krizlerden sadece birini yaşasa orada ne iktidar ayakta kalabilir ne de toplumun desteği… AKP seçmeni kadar gerçeklere kapalı, krizlere şerbetli ‘kör, sağır, kalbi mühürlü’ kitle bulmak zor. AKP’nin belki şansı bu ama ülkenin felaketi olduğu muhakkak… Ülkeyi krizlerden krizlere sürükleyen AKP’nin hala yüzde 30 civarında halk desteğine sahip olduğu anketlerin iddiası.
Peki kim bunlar? AKP’den ‘geçinenler’ ve kayıtsız şartsız Erdoğan’a ‘iman edenler’ olmalı…
Her şeye rağmen enseyi karartmaya gerek yok. AKP’nin ‘umutlara’ da darbe vurduğunun farkındayım fakat unutmamak lazım ki hiçbir iktidar sonsuz değil. Bir gün güneş AKP’siz ülkenin üzerine doğacak. Sebeplere bakıldığında o günün pek de uzak olmadığının alametlerini görmek mümkün. Toplumun en az üçte ikisi ‘Erdoğansız’ günlerin özlemi içinde.
Bu tabloya rağmen her defasında nasıl oluyor da sandıktan çıkabiliyor? Sırrı Trump’ın “Hileli seçimi en iyi o bilir…” cümlesinde saklı olabilir mi?
Ben sebeplere bakıyorum. Tarihin ve kaderin hükmü nedir bilemem, esrarını çözemem. Bugüne kadar da ‘kaderin sırrını’ deşifre eden çıkmadı. Yoksa ‘büyük çaresizliğimizi’ izah etmek mümkün mü? ‘Kahredici sessizlik’ içinde olan yığınların da farkındayım.
Erdoğan’ın şu ABD seyahati… O kadar fazla skandala neden oldu ki… Bir başkası olsa çoktan yerle yeksan olurdu. Dostu Trump Gazze’nin faillerinden biri değil mi? Gazze cinayetine Erdoğan da ortak olmadı mı? Gazze’yi sık boğaz eden planın kabulü için Erdoğan tüm ağırlığını koymadı mı?
Herkes sessiz değil elbette… Ses çıkaranlar var. Zulüm dönemlerinde itiraz eden, ‘hayır’ diyen seslerin ne kadar onurlu ve asil olduğunu söylemeye gerek var mı? Zalim sultanın yüzüne adaleti haykırmak kutsal davranışlardan biri değil mi?
‘Demokrasi Platformu’ bunu yapanlardan… Çağrılarına bir yenisini ekledi. Önemli bir siyasi platform. Aralarında AKP’de siyaset yapmış isimler var. Ertuğrul Günay, Hüseyin Çelik, Ertuğrul Yalçınbayır gibi. Nesrin Nas, Bahattin Yücel ve Hakan Tartan isimleri de dikkat çekici. Haşim Kılıç da imza atanlardan biri. 20’ye yakın isim. Her siyasi görüş ve renkin temsilcisi var.
Platform Meclis’in açıldığı gün bir ‘çağrı metni yayınladı’. Yakıcı sorunların altını çizdi ve ‘çözüm önerisinde’ bulundu. Basit ve sıradan bir AKP eleştirisi değil. Bir siyasi beklentileri olduğunu da sanmıyorum. Ülke ve insanı için dertlendiklerini düşünüyorum. Yoksa niye rahatlarını bozsunlar, konforlarını riske atsınlar. Konuşmanın, yazmanın tehlikelerle dolu olduğunu bilmezler mi? Ağzını açan muhalifin zindanı boyladığı ülke Türkiye… Hapishaneler ağzına kadar dolu. AKP yargısında adalet, insaf ve vicdan yok.
İşte bir haber… İki gün önce iş kazasında felç geçiren Halil İbişler’in evi şafak vakti polisler tarafından basılmış. Ne ayakta durabilen ne de oturabilen İbişler’in durumunu görünce polisler de şaşkınlık yaşamış. Amirlerini ve savcıyı aramışlar… Nafile… Savcı kararında direnmiş. Suçu karşılıksız çek! İbişler sedyeyle ambulansa alınmış ve Maltepe Hapishanesi’ne götürülmüş.
Nedir bu Allah aşkına? Kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz birini içeri atmak hangi kanunda var? Eğer ortada bir devlet ve kurum olsa böylesi skandallar yaşanır mı? AKP’nin her alanı çökerttiğinin kanıtı…
Platformun ‘çağrı metninde’ sorunun özüne parmak basıldığını söylemek mümkün. Pansuman tedbirlerle krizler aşılamaz. Sorun ağır ve yapısal… Neşteri de derin vurmak lazım. Çağrının en önemli maddelerini sıralamak gerekirse;
“Demokrasiyi gerçek ve sürekli kılmak için TBMM’yi, yeni yasama döneminin başında sonuçsuz anayasa tartışmalarıyla tıkamak yerine; Bütün kişileri ve kurumları Anayasanın üstünlüğünü tanımaya, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa Insan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaya…
Parti içi demokrasiyi ve seçmenin seçime etkili katılımını sağlayacak yeni Seçim ve Partiler Yasası yapmaya… Siyasetin finansmanını düzenleyen, para ilişkisini sınırlayan ve saydamlığa kavuşturan Siyasi Ahlak Yasası çıkarmaya… Ülkeyi yönetilemez hale getiren 2017 Anayasa değişikliklerini kaldırmaya… TBMM’den başlayarak kamu kurum ve makamlarında israfa son verecek, verimliliği ve tasarrufu özendirecek düzenlemeler ile birlikte ekonomiyi sağlıklı işleyişine kavuşturacak yapısal reformları yapmaya…
İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi tarafları, her türlü ayrımcılıktan, kin ve nefret söyleminden uzak, temiz, birleştirici bir dille konuşmaya, topluma, özellikle de gençlere olumlu örnek olmaya çağırıyoruz…”
Çağrının çerçevesi geniş ve oldukça kapsamlı… Bir manifesto gibi… Bu metnin etrafında bir muhalefet bloku oluşabilir. CHP’nin, hatta DEM’in de bir itirazı olacağını sanmıyorum. Pekala destek verebilir. Hemen hepsi siyasi muhalefetin şikayetçi olduğu hususlar değil mi? İsimler üzerinden gidilirse bir araya gelmek elbette zor. Fakat kavramlar ve çözüm önerileri etrafında buluşmak zor olmasa gerek.
Adaleti kim istemez? MHP bile AYM ve AİHM kararlarının uygulanmasından yana… Demokrasi Platformu bu yaptığı son çağrıyla hem siyasi hem de toplumsal olarak bir ‘adalet, demokrasi ve ahlak cephesi’ açıyor. Ülke ve insanın kurtuluşu bu cephenin büyümesinde. Küçük ve kısır politik kavgaların sonuç vermediği görüldü.
Ah keşke AKP çağrıya kulak verse… Kendi içinden çıkmış isimlerin uyarılarını dikkate alsa… Demokrasiye, adalete ve ahlaka dönebilse… Yapabilir mi? Zor… Çok kirlendi çünkü. “Sorunun kaynağı olanlar çözümün parçası olamaz!” Doğru… Sorun AKP’nin bizzat kendisi… Erdoğan’ın sınır tanımayan siyasi hırsı… Koltuğu uğruna bütün kutsal ve değerlerden geçebilmesi… Hastalık bünyeyi sardı, metastaz yaptı. AKP düzelmez. CHP, DEM, MHP… Ve küçük hesaplar peşinde koşan DEVA, Gelecek, Yeniden Refah ve Saadet… Durumdan vazife çıkarabilir mi? Mümkün…
Evet, AKP’ye vücut veren toplumun bir kısmı sessiz olsa da geri kalan bölümü yani halk muhalefeti canlı ve diri… Bir cephe açıldı aslında. Siyaset bir dip dalga olarak başlayan ve bir tsunamiye dönüşmeye başlayan ‘toplumsal muhalefetin’ farkına varabilir, gereğini yaparsa kendisi kazanır. Yoksa bu dalga iktidar gibi muhalefeti de tasfiye eder. Demokrasi Platformu’nun ‘çağrı metninin’ toplumsal muhalefetin dinamikleriyle örtüştüğü açık…
Umutlu olmak için bir sebep daha…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***