Barış Akademisyeni ve Avukat Cenk Yiğiter’e yönelik saldırıda faile silah temin edenlerden Atillah Karapınar’a olaydan üç gün önce silah resimleri gönderen, sanıklardan Mehmet Karapınar’ın bir gün önce 35 bin TL yolladığı ve olay günü “abi biz konuma geldik” dediği kişinin oto yıkama işletmesi sahibi Zafer Olgur olduğu ortaya çıktı. Olgur’un Mamak Ülkü Ocakları Başkanı Şakir Yılmazzobu’ya gerçekleştirdiği ziyarete yönelik fotoğraflar dikkati çekti. Yiğiter, “Zafer Olgur kim? ifadesi dahi alınmamış. Olgur’u Google’dan aratınca karşınıza Mamak Ülkü Ocakları’nın Instagram sayfası çıkıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aciz mi peki bunları araştırmaktan, bulmaktan, yoksa ortada organize bir örtbas mı var?” diyerek tepki gösterdi. Olgur’un ismi polis fezlekesinde yer almasına rağmen iddianamede yer almamış, ifadeye çağrılmamıştı.
Barış Akademisyeni Avukat Cenk Yiğiter, 20 Mayıs’ta evinin önünde silahla saldırıya uğradı. Saldırının ardından tamamlanan soruşturmada, Ankara Başsavcılığı saldırıyı gerçekleştiren İkbal Önal ile Önal’a silah temin eden Atillah Karapınar ve kardeşi Mehmet Karapınar hakkında “kasten yaralama” ve “ruhsatsız silah bulundurma” suçlarından iddianame düzenledi. İddianamede, olayda kullanılan ve suikast silahı olarak bilinen Glock marka silahın araştırılmaması, Önal’a “vur emrini verdiği” belirtilen “Boran Abi” lakaplı kişinin tespit edilememesi ve Atillah Karapınar’dan “Glock 19” silah istediği anlaşılan Eyüp T. isimli kişinin de şüpheliler arasında yer almaması dikkat çekerken, soruşturmanın faili meçhul kişiler yönünden araştırılmaya devam edildiği kaydedildi.
İddianamede olaydan bir gün önce Atillah Karapınar’dan Yiğiter’in yaralanmasında kullanılan silahın aynısı olan Glock-19 gen marka silah istediği belirlenen Eyüp Tuncel, saldırıdan bir gün önce Mehmet Karapınar’ın para gönderdiği belirlenen Zafer O.’ya dair hiçbir bilgi de yer almadı.
“Araç tamiri yapan arkadaşımdır”
Mehmet Karapınar, “Zafer isimli kişiyi arayarak ‘abi biz konuma geldik’ şeklinde ses arama yaptınız mı sorusuna, “Zafer isimli kişi Doğukent Hamamı karşısında araç tamiri yapan arkadaşımdır. Kendisi Whatsapp’tan aradım, bu aramayı yaptığım esnada bu 2 erkek şahsı 6 daha istedikleri konuma bırakmamıştım. Zafer’i arama sebebim daha önceden de söylediğim gibi arkadaşım Halit’in yine bir aracı vardı, onu arızasını yapıp yapmadığını öğrenmek içindir” yanıtını verdi.
Açılan davanın duruşması 13 Ekim’de Ankara 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Yiğiter duruşmada yaptığı konuşmaya, “Dava dosyasına konu suç, basit bir yaralama olayı değildir. Karşımızda organize biçimde işlenmiş bir silahlı eylem ve bu eylemin arkasında silahlı bir suç örgütü vardır” diyerek başladı.
“Ağır ceza mahkemesinde yargılanmaları gerekmektedir”
Yiğiter, “Bu mahkemede yaralama suçundan sanık durumunda olanların ve de korunan kollanan azmettiricilerin aslında silahlı suç örgütüne üye olmaktan ağır ceza mahkemesi huzurunda yargılanmaları gerekmektedir. Fakat sizin önünüzde bir örtbas iddianamesi var. Mahkemenizin kabul ettiği iddianame bir örtbas iddianamesidir. Organize bir silahlı saldırı bu iddianame ile organize biçimde örtbas edilmek istenmiştir. Silahlı suç örgütü bu iddianame ile korunmuş ve kollanmıştır. Hiç kuşku yok ki, Sayın mahkemeniz önünde sanık olarak yargılanan kişiler beni tanımazlar, ben onları tanımam, herhangi bir husumetimiz bulunmamaktadır; yalnızca bu olgu dahi suçun örgütlü bir suç olduğunu, sanıkların da suç örgütünün kullandığı maşalar olduğu açıkça göstermektedir” ifadelerini kullandı.
“Eyüp Tuncel ‘Siyah Glock 19 bulabilir miyiz’ diyor, ben de aynı marka silahla vuruluyorum”
Saldırgana silah temin eden Atillah Karapınar’ın saldırıdan iki gün önce Eyüp Tuncel ile görüşmeye başladığına dikkat çeken Yiğiter, şunları söyledi:
“Atillah Karapınar, Eyüp Tuncel’e silah fotoları atıyor, silah pazarlığı yapılıyor. Ve saldırı günü Eyüp Tuncel, Atillah Karapınar’a ‘Siyah Glock 19 bulabilir miyiz?’ diye soruyor. Tesadüfe bakın ki ben bir siyah Glock 19 ile vuruluyorum. Nitekim, emniyet görevlileri, bu silahı olay yerinden biraz ileride çayıra atılmış şekilde buldu.
Şimdi soruyorum, iddianamede bu Eyüp Tuncel ile ilgili herhangi bir şey var mı? Ben size söyleyeyim hiçbir şey yok. İfadesi dahi alınmamış. Bulunması için tek bir yazı bile yazılmamış. Peki bu Eyüp Tuncel kimdir? Neden korunmakta ve kollanmaktadır? Kendisi devlet görevlisi midir, istihbaratçı mıdır, emniyet mensubu mudur, yoksa emniyet muhbiri midir? Neden bu kişi bu kadar açık kanıtlara ve ele geçirilen telefondaki yazışmalara rağmen korunmakta ve Savcılık Makamı neden bu kişi yönünden herhangi bir işlem yapmamaktadır? “
“Zafer Olgur’u aratınca karşınıza Mamak Ülkü Ocakları çıkıyor”
Saldırıdan bir gün önce sanıklardan Mehmet Karapınar’ın Zafer Olgur’a 35 bin lira para gönderdiğine ve saldırı günü “abi biz konuma geldik” dediğine dikkati çeken Yiğiter, “Mehmet Karapınar, bunun dekontunu Atillah Karapınar’a göndermiş. Bu parayı yollayan kişinin de ifadesi dahi alınmamış. Kimdir bu korunmak istenen kişi? Tetikçi İkbal ve kardeşi arabadayken, Atillah, saat 16.50’de adı Zafer olarak kayıtlı birini arayıp, ‘abi biz konuma geldik’ diyor. Zafer Olgur kim? ifadesi dahi alınmamış. Kim ki korunup kollanıyor? Bu arada biz bu Zafer Olgur’un kim olduğunu da biliyoruz. 1972 doğumlu, Çorum Sungurlu nüfusuna kayıtlı. Parayı gönderen de bu kişidir. Bu Zafer Olgur’u Google’dan aratınca karşınıza Mamak Ülkü Ocakları’nın Instagram sayfası çıkıyor. Buyrun buradan yakın. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aciz mi peki bunları araştırmaktan, bulmaktan, yoksa ortada organize bir örtbas mı var?” ifadelerini kullandı.
Yiğiter’in avukatları arar karar verilmesi için mahkemeye taleplerini sundu. Talepler arasında, sanık Karapınar’a para gönderen Zafer Olgur’un ifadesinin alınması, yargılanması ve hakkında yakalama kararı verilmesi yer aldı.
Ayrıca, sanıkların Zafer Olgar ile görüşme yapıp yapmadığının araştırılması ve delillerin toplanmasını talep edildi.
Saldırganın 18 yaşından küçük kardeşi hakkında iddianame hazırlandı, dosyayla birleştiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, saldırıyla ilgili saldırgan İkbal Önal’ın 18 yaşından küçük kardeşi hakkında da “birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit”, “kasten yaralama”, “ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma” suçlarından iddianame hazırlandı. İkbal Önal’ın kardeşi, iddianamede yer alan ifadesinde şunları söyledi: “İkbal Önal benim abim olur. Müştekiyi tanımam. Ben abimle ailem ile birlikte İstanbul Esenyurt’ta ikamet ederiz. Abim çalışmaz. Abim olaydan önceki gün bana gezmek için Ankara’ya gideceğini söyledi. Benim de işten bir gün iznim vardı. Abim ile birlikte gitmeye karar verdim. Gece saatlerinde otobüse bindik. Bilet paralarını abim verdi. Dün öğlene doğru Ankara’ya vardık. Önce taksi ile biraz gezdik. Sonra abimin tanımadığım bir arkadaşı bizi kırmızı ve plakasını bilmediğim bir arabayla aldı. Bu kişiyle tanışmadık. Biraz gezdikten sonra bizi bir yerde bıraktı. Daha sonra abim müşteki ile telefonda görüşmeye başladı. Abim bu kişiden gitar alacaktı. Abimin gitar çaldığını görmedim. Abimin yanında dört bin lira parası vardı. Müşteki ile bir süre telefonda görüştü. Adresi bir türlü bulamadık. Müşteki bizim yanımıza geldi ve kendisini takip etmemizi söyledi. Biz şahsın peşinden gittik. Ben evin oraya yaklaşırken bir patlama sesi duydum, daha sonra abim koşarak yanıma geldi, buradan kaçalım dedi. Kaçmaya başladık. Daha sonra bir taksi bulup gittik. Takside abimin bir kişi ile konuştuğunu gördüm ama kimle konuştuğunu bilmiyorum. Abim bana takside kızlardan bahsetti ama, biz hiç kızla falan görüşmedik. Biz İstanbul’dan gelirken yanımızda hiçbir eşya getirmedik. Bir iki gün kalırız diye planlamıştık. Abimin de silahı olduğunu bilmiyorum. Hiç görmedim. Kaçarken abim silahı ve üzerinde bulanan hırkasını bir yere attı. Telefonu ise yere düşürmüştü. Telefon zarar görünce kırıp çöpe attı. Benim ise cep telefonum yanımda değildi. Cep telefonu numarası kullanmıyorum yalnızca internet ve oyun amaçlı kullanıyorum. Benim Kolombiya da bulunan bir tanıdığım yoktur. Müşteki şahıs ile irtibata geçen şahısla da ilgim yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.” Savcılık, ifadeye karşın İkbal Önal’ın kardeşi hakkında kamu davası açılması yeterli şüphe oluşturacak delil bulunduğu değerlendirmesi yaparak, üç suçtan cezalandırılmasını istedi. Dosya, Ankara 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile birleştirildi. |

