MHP lideri Devlet Bahçeli, Gazze’de yaşanan son gelişmeleri partısının grup toplantısında değerlendirdi. Gazze’nin iki yılda taş ve moloz yığınına dönüştüğünü hatırlatan Bahçeli, “Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur. Gazze’de 67 bin 173 mazlumun canı alınmıştır.” dedi.
Bahçeli’nin gündeminde ‘Terörsüz Türkiye’ süreci de vardı. Sürece zarar verebilecek söylemlerden kaçınılması gerektiğini söyledi. Meclis çatısı altında taşkın sloganlara izin verilmemesi çağrısında bulundu. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in şehitler için sarf ettiği “gencecik cesetler” ifadesine tepki gösteren Bahçeli, “Heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir.” dedi. PKK lideri Öcalan’dan bir kez daha “kurucu önder” diye bahseden Bahçeli, “27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir sözün bize göre hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır.” dedi.
- Terörsüz Türkiye’de herkesi sorumlu dil kullanmaya davet ediyoruz. Şehitlerimiz ceset değildir. TBMM çatısı altında taşkın sloganlara asla yer ve gerek yok. Hepimiz Terörsüz Türkiye hedefinin sekteye uğramamasına özen göstermeliyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın kimseye faydası olmayacaktır. 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir sözün bize göre hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır.
- Vatandaşın haklı isteklerini karşılamakla mesulüz. Bunlardan biri de askeri hastanelerin tekrar devreye alınmalıdır. Kapatılmaları hataydı ama açılması sevap olacaktır.
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Türk ve Türkiye yüzyılında sürüp giden dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz. Bu hedef ahlakidir. Kireçlenmiş kronik gerilimleri bertaraf etmek mümkündür. Çabalarımız bu yöndedir. İdeolojik manipülasyonlara direnmek, devamlı canlı tutulan önyargılara dik duruş göstermek en başta siyaset müessesinin ortak sorunu olmak zorundadır.
- Etnik ve mezhebi kamplaşmanın ateş hattına düşürülmek amacıyla on yıllardır karanlık senaryolarla maruz kalan Türk milletini feraha eriştirmek hepimizin asli görevidir. Sanat ve sahte bir içerikten mülhem olan Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir.
- İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Birbirimize yan gözle bakmaktan bıkmadık mı? Yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler? Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Türk milletinin ebedi ve tarihi varlığında tek yürek olmayalım mı? Gönül rahatlığıyla diyorum ki; hem Aleviyiz hem Sünni! Hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz.
- Cami ne kadar bizimse, cemevi de bizimdir. Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin cemevini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır.
- Bizim sağduyu ve sükûnetle perçinlenmiş kamil duruşun her kilidi açacak anahtar işlevine ihtiyacımız vardır. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sacayağında konuşmaya ve sorunları mutabakatla ele almaya asgari seviyede talebimiz olacaktır. “Terörsüz Türkiye” de bu hedeflerden birisidir.
- Bu süreçte heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu istişarelerinin sonuna yaklaşmaktadır. Mazisi 41 yılı bulan bölücü terör sorununun bir günde çözümünü elbet beklemiyoruz. Ancak herkesi ve özellikle muhataplarını sorumlu bir dil kullanmaya davet ediyoruz.
- Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Çünkü şehitler ceset değildir, onlar bizim kahramanımız, manevi muhafızlarımızdır. TBMM çatısı altında taşkın sloganlara da asla yer ve gerek yoktur. Herkes ve hepimiz “Terörsüz Türkiye” hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız. Sorumsuz ve suçlayıcı üsluptan uzak durmalıyız.Bilinmelidir ki, her şey Türkiye içindir. Hepimiz Türk milletiyiz.
- Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Terörsüz Türkiye Türk milletinin müşterek arzu ve amacıdır. Bu arzu ve amaçtan sarfınazar edenler ahlaken, tarihen, vicdanen ve siyaseten çok ağır sonuçlarla karışılacaklardır. 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir söz, tez, teklif ve değerlendirmenin hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır.
- Vatandaşın haklı isteklerini karşılamakla mesulüz. Bunlardan biri de askeri hastanelerin tekrar devreye alınmalıdır. Kapatılmaları hataydı ama açılması sevap olacaktır.
- Ey soykırımcı Siyonist barbarlık, Allah sizi bildiği gibi yapsın! Gazze şeridini ihtiva eden 738 günlük dehşet süreci 9 Ekim 2025 tarihinde kısmen son bulmuş, nihayet ateşkes rejimi 10 Ekim 2025 tarihinden itibaren de tesis edilmiştir. Anlaşmanın ilk aşamasının devreye girmesiyle esir takası insanı yardımların sağlanması ve İsrail askerlerinin belirlenen birinci aşamaya çekilmeleri yaşanmaya başlamıştır.
- Asıl mesele yapılan ateşkes anlaşmasının sahadaki uygulaması ve tarafların imzalarına sadık kalmasıdır. İsrail’in güven vermeyen askeri ve politik tutumu karşısında da ihtiyatlı hareket kaçınılmaz bir gerekliliktir.
- 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana tarihin gördüğü en dramatik savaş ve soykırım suçu İsrail tarafından işlenmiştir. Bu suçun cezasız kalması asla düşünülemeyecektir. Eninde sonunda İsrail Başbakanı (Netanyahu) ve soykırımda payı olan vandallar küresel adalet ve vicdan huzurunda hesap verecekler, Gazzeli şehitlerin dökülen kanların bedelini misliyle ödeyecektir.
- Gazze taş, moloz ve toprak yığınına dönüşmüştür. Temennimiz kalıcı barışın ve iki devletli çözüm ortamının yerleşmesidir. Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur. Gazze’de 67 bin 173 mazlumun canı alınmıştır. Gazze’ye emlak görenlere, Dubai projesi hazırlayanlara, masum ve hakkı yenmiş Filistin halkının vatanıdır diyorum!
- 1967 sınırları temelinde başkentin Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğüne kavuşmuş iç siyasi istikrar ve demokratik işlerliğe ulaşmış, bunun yanı sıra BM’den tam üyelik statüsü elde etmiş bir Filistin cumhuriyeti kurulmadıktan sonra mevzi kazanımlarla olmak boşuna bir hevestir.
ÖNCEKİ YAZIHocaefendi’yi kaybettik ama…SONRAKİ YAZIİstanbul’da toplu ulaşıma yeni zam yolda
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***