AGIRÎ – Agirî’de mahkemenin verdiği ceza ve tutuklama kararlarına tepki gösteren İHD Agirî Şube Eşbaşkanı Azad Akbulut, “Yargı makamının toplum barışını güçlendirecek, demokratik toplumun gereklerini yerine getirecek kararlar vermesi gerekiyor” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Bedran Öztürk’ün de bulunduğu birçok kişi hakkında 17 Ekim Cuma günü Ağrı 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 6 yıl 3 ay ile 44 yıl arasında hapis cezaları verildi. 2016 yılında Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında yargılananlardan Öztürk hakkında “örgüte yardım” iddiasından 4 yıl 6 ay, “örgüt propagandası” iddiasından ise 1 yıl 10 ay hapis cezası kararı çıktı.
Yine farklı bir dosyadan dolayı Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası görülen Rıdvan Kahraman’a da “örgüt üyeliği” ve “basit yaralama” iddiasından 24 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, Kahraman hakkında tutuksuz yargılama verirken dosyanın istinaf sürecini açık bıraktı.
4 TUTUKLAMA
Öte yandan Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt üyesi olmak”, “örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla 15 kişi hakkında başlatılan soruşturma dosyası da karara bağlandı. Aralarında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî Belediye Meclis üyesinin de bulunduğu 15 kişiye ayrı ayrı 7 yıl ay ile 44 yıl arası değişen hapis cezaları verildi. Mahkeme hükümle birlikte tutuklama kararı verdi. Kararın ardından 44 yıl hapis cezası verilen DEM Parti’li Agirî Belediyesi Meclis üyesi Şakir Kılıç (50), 11 yıl 9 ay hapis cezası verilen Mehmet İzci (45), 8 yıl 9 ay hapis cezası verilen Yılmaz Dursun (65) ve 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen Şakir Çaçan (50) tutuklandı.
Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen kararlara tepkiler sürüyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Agirî Şubesi Eşbaşkanı Azad Akbulut, konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
AYNI MAHKEME 3 DAVA
Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararıyla hukuki belirlilik kararının yok sayıldığını belirten Akbulut, “Cuma günü verilen mahkumiyet kararları maalesef ki Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı neticesinde kentte doğan barış umudunun üzerine bir gölge düşürmüştür. Barış iklimine olan duygu üzerinde olumsuz hava estirmiştir. Aynı gün içerisinde aynı mahkemede görülen 3 davada da öngörülemeyen, hukuki belirlilik ilkesinin yok sayıldığı bir takım kararların verilmesi kamuoyu üzerinde tedirginlik yaratmıştır” dedi.
‘İKTADİR İÇİN SUSTURUCU GÖREVİ’
“Adalet arayışı olarak mı hukuk, yoksa siyasal iktidarın sopası olarak mı hukuk” tartışmasının geçmişten bugüne yapılan bir tartışma olduğunu söyleyen Akbulut, “Hukukun, adaletin örgütlendiği bir alan mı olduğu yoksa siyasal iktidarın emir ve buyruklarını yerine getirdiği bir araç mı olduğu hususunda bir karar verilmesi gerektiği çok açıktır. Hukukun, siyasal iktidar tarafından araçsallaştığı rejimlerde, ‘terör”, ‘yabancı’, “öteki’ ve ‘anormal’ gibi kavramlar yaratıldığını görmekteyiz. Bu kavramlar siyasal iktidarlara muazzam hareket alanı açan, son derece esnek ve kullanışlı kavramlardır. İktidar için susturucu görevinde olan kavramlardır. Siyasal iktidarın bu kavramlar üzerinden yarattığı hegemonyaya karşı herhangi bir tartışma yürütülmez. Konuşulamayan alanlar yaratılır. Bununla paralel olarak özgürlük alanları kısıtlanır. Tüm bunlar ağır insan hakları ihlallerini beraberinde getirmektedir” ifadelerini kullandı.
‘YASAMA DOKUNULMAZLIĞI HİÇE SAYILDI’
Son süreçte barışa ilişkin umudun yeniden filizlenmeye başlandığını dile getiren Akbulut, bu dönemde hukuktan ve yargılamadan beklentilerin olduğunu ifade ederek, ekledi: “Adaletin örgütlendiği, demokratik toplumun var edildiği, toplumsal barışın inşa edildiği bir hukukla yargılama yapılma beklentisi var. Cuma günü yürütülmekte olan dosyalarda verilen kararlar, kentin hafızasında kalan başka bir kötü olayı hatırlatmaktadır. 2015’teki çözüm sürecinin bozulması için ilk çatışmalı ortamın yaratılma girişimin Agirî’de olması ve bugünde siyasal iklimin tamamen barıştan yana olmasına karşın Agirî’de yürütülen dosyalarda kabul edilemez bir takım kararlar verilmesi, yasama dokunulmazlığının hiçe sayılması ya da dosyadaki delil durumundan çok bağımsız bir şekilde ağır cezalara hükmedilmesi tedirginlikleri beraberinde getiriyor.”
‘TOPLUMSAL ADALET BEKLENTİSİ KARŞILANSIN’
Son olarak insan hakları savunucusu olarak yargıya çağrıda bulunan Akbulut, “İnsan hakları savunucuları olarak yargılama makamına şu talebimizi iletmek istiyoruz; TCK’nin amaç başlıklı birinci maddesi çok açıktır. Bu kanunda amaç, suçluların suçları işlemesini engellemek, toplum güvenliğini ve kamu düzenini tesis etmek olduğu kadar hukuk devletini korumak ve toplumsal barışı sağlamak olduğu belirtilir. Yargı makamından toplum barışını güçlendirecek, demokratik toplumun gereklerini yerine getirecek ve toplumsal adalet beklentisini karşılayacak kararlar vermesidir” ifadelerini kullandı.
MA / Ömer Akın
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***