Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İsrail koptu gidiyor; sırada hangi ülke var?

Ahmet Kemal Genç


AHMET KEMAL GENÇ | HABER İNCELEME

İsrail, önceki gün Doha’daki Hamas liderlerini hedef alan bir hava saldırısı düzenledi. İlk bilgilere göre saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti. Hamas üyeleri ve bir Katar güvenlik görevlisinin de ölenler arasında olduğu belirtiliyor. Hamas’ın üst kadrosu saldırıdan sağ kurtulduğu söylense de, olay uluslararası çapta sert tepkilere yol açtı.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’ın, “Düşmanlarımızı her yerde hedef alacağız!” açıklaması, Tel Aviv’in sınır tanımayan operasyonel stratejisini teyit etti. Bu yaklaşım, devlet egemenliği ilkesine meydan okuyor ve uluslararası hukuk açısından ciddi tartışmalara kapı aralıyor. İsrail ilke tanımaz tavrı ile bütün ülkeleri karşısına almayı göze alıyor ve her yeni hamlesi ile Dünyayı şok etmeye devam ediyor.

Diplomatik tepkiler ve Katar’ın zor pozisyonu

Rusya, Türkiye, ABD, BM ve Avrupa ülkeleri saldırıyı kınadı. Ancak sahadaki yorumlar, İsrail’in bu adımı özellikle ABD ve İngiltere ile danışıklı biçimde gerçekleştirdiği yönünde. Yakıt ikmalinin yapılmış olması ve radarların devreye girmemesinin bu ülkelerden habersiz olma ihtimali olmadığı yorumlarını haklı çıkarıyor. Bu nedenle tepki açıklamaları gerçek bir caydırıcılıktan uzak görünüyor.

Katar ise “Arabuluculuk rolümüzden vazgeçmeyeceğiz.” diyerek pozisyonunu korumaya çalışıyor. Ancak saldırı, Katar’ın tarafsız arabulucu kimliğini ciddi biçimde zayıflatıyor; bölgesel krizlerde küçük devletlerin oynadığı rol giderek daha kırılgan hale geliyor.

Türkiye’nin zorlu dengesi

Saldırı sonrası Hamas’ın İstanbul’u daha aktif bir merkez olarak kullanabileceği iddiaları gündeme geldi. Türkiye, Hamas ile ilişkileri ve bölgedeki angajmanları nedeniyle bu olasılıkla doğrudan ilişkilendiriliyor. Böyle bir senaryo, Ankara’yı hem diplomatik baskıya hem de doğrudan saldırı riskine açık hale getirebilir.

Netanyahu’nun, “Ülkenizdeki düşmanlarımızı ya siz çıkarın ve adalete teslim edin ya da biz çıkarırız.” sözleri, Türkiye’ye açık bir uyarı olarak okundu.

Türkiye-İsrail gerilimi yalnızca Hamas dosyasıyla sınırlı değil; Suriye’deki çatışma sahaları, Türkiye’nin Suriye Kürt ve HTŞ politikası ve içerideki Kürt sorunu ve demokratik dönüşüm tartışmalarıyla da doğrudan bağlantılı. İsrail, yeni Ortadoğu düzeninde Kürtleri kilit noktadaki bir stratejik bir aktör olarak görüp onlara göz kırparken, bu durum Ankara’nın uykularını kaçırıyor. Türkiye ise Öcalan’ı da sürece dahil ederek, Kürtleri ya barış vaatleriyle ya da tehdit yoluyla kendi denetiminde tutmaya çalışıyor.

Örtülü çatışmadan sıcak savaş endişesine

Ortadoğu’da Türkiye ile İsrail arasında uzun süredir bir bölgesel rekabet, hatta örtülü bir çatışma yaşanıyor. Türkiye’nin üs olarak kullandığı noktaların hedef alınması, İsrail’in sınırına yakın bölgelerde Türkiye’ye ait silah ve cihazların imha edildiğini açıklaması, bu rekabetin sahadaki somut göstergeleri.

Asıl kaygı, bu örtülü çatışmanın doğrudan sıcak savaşa dönüşme ihtimali. Yıllarca bölgede İsrail adına adeta ‘garantör’ rolü oynayan Türkiye ile İsrail’in karşı karşıya gelmesi, bölgesel dengeleri kökten sarsar. Bu senaryonun kimsenin çıkarına olmadığı açık. Bu yüzden başta ABD olmak üzere, Azerbaycan, İngiltere ve diğer aktörler gerginliği kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Türkiye ve İran’ın daralan alanı

İsrail ve ABD’nin sistemli hamleleri, Ankara ve Tahran’ın bölgesel hegemonyasını zayıflatıyor. Doha saldırısı doğrudan Türkiye ve İran’ı hedef almasa da, her iki aktörün nüfuz alanlarının daraldığını gösteriyor. İran’ın Yemen ve Lübnan’daki, Türkiye’nin ise Suriye ve Katar’daki kolları birer birer kesiliyor.

Bölgesel güç olma iddiası yalnızca dış politikadaki askeri hamlelerle değil; ekonomi, iç istikrar ve demokratik yönetimlerle de ölçülüyor. Ancak Türkiye ve İran, artan dış baskılar ve derinleşen iç krizler nedeniyle bu dengeyi sürdürmekte giderek zorlanıyor.

Bölge ve Dünyayı bekleyen zorlu süreç 

Haziran ayında yaşanan ve 12 gün süren İsrail-İran çatışması, yalnızca bölgesel değil küresel dengeleri de sarsan bir dönemeç oldu. Bu çatışma bir ateşkesle sona ermiş olsa da, tarafların açıklamaları sürecin kalıcı biçimde sonlanmadığını gösteriyor. İsrail’in askeri ve siyasi yetkililerinden gelen değerlendirmeler, ekim-kasım aylarında İran’a ve yemene karşı yeni bir operasyon dalgasının başlayabileceğine işaret ediyor. Benzer şekilde İran tarafında da bu yönde hazırlıkların yapıldığı ve İsrail’den yeni bir saldırı beklendiği açıkça dillendiriliyor.

Dünya yeniden kutuplaşırken (Çin merkezli Doğu – ABD merkezli Batı), İsrailin Doha saldırısı ve Rusyanın Polonyaya dron göndermesi bu yılın zor biteceğine işaret ediyor.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version