Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İş İnsanları Meclis komisyonunda: Barış olursa yatırım yüzde 50 artar


ANKARA – Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun gerçekleştirdiği 9’uncu toplantısında konuşan iş insanları dernek ve konfederasyonları, çatışmalı süreçlerin yatırım ve üretim bakımından ekonomiye zarar verdiğini belirtti.

 

Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 9’uncu toplantısını düzenledi. Toplantıda iş insanları dernek ve konfederasyonları aktarımlarda bulundu.

 

Toplantıda ilk sözü alan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) temsilcisi Rıfat Hisarcıklıoğlu, Kardeşlik hukukunun kurulmasının önemli ve gerekli olduğuna işaret etti. Sürecin ve komisyon çalışmalarının anlam ifade etmesi için demokrasi kurulları ve kurumlarının işler halde olması ile mümkün olacağını belirten Hisarcıklıoğlu, “Tüm bu meseleleri tartışırken hamaseti, husubeti ve bu gündemi günlük siyasete malzeme yapmayı bu komisyonla karıştırmamalıyız. Nihayetinde bu bir parti siyaseti değil, bir devlet politikasıdır. Türkiye’nin en kronik sorunlarından birini çözmek için tarihi bir fırsat yakalanmıştır. Bugün bu komisyonun amacı; Birlikte düşünmek, birlikte çözüm üretmektir. Huzurun olmadığı yerde ticaret, ticaretin olmadığı yerde de kesinlikle zenginlik olmaz. Yani zengin olmak istiyorsak, ticaretin önünü açacağız. Ticaretin de tek istediği şey huzurdur. Demokrasi vatandaşlarımızın kimliği, kültürü, inancı ve yaşam tarzı ne olursa olsun kendilerini özgürce ifade edebilmesinin de teminatıdır. Kimsenin inancından, fikrinden, kökeninden ya da aidiyetinden dolayı ayrımcılığa uğramaması ve herkesin ticarette, eğitimde, siyasette ve sosyal hayatta eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Demokrasi olmazsa bu hakların hiçbiri güvence altında olmaz. Güçlü bir ekonomik yapı da kurulamaz” diye konuştu.

 

Sonrasında konuşan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, sürecin uzamaması gerektiğine dikkat çekti. Süreci sabote etmek isteyenlerin de olabileceğini ifade eden Palandöken, kendilerinin dinlenmesinin yanı sıra komisyonu farklı kesimleri dinlemesinin de önemine dikkat çekti. Sürecin sahada kabullenilmesinin kritik olduğuna işaret eden Palandöken, “Bu nedenle komisyon, süreyi kısa tutarak konuştuklarımızı derleyip toplayıp yasal ve hukuki zeminleri tamamlanmış bir vaziyette halka sunması gerekir” ifadelerini kullandı.

 

‘BÖLGEDE ÖNEMLİ BİR İSDİHTAM POTANSİYELİ VAR’

 

Ardından konuşan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Burak Akkol ise, sürecin yanında olduklarına işaret ederek, sürece her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını belirtti. Bütünleştirici bir yaklaşımla çözülmeyecek bir problemin olmayacağına işaret eden Akkol, toplantıya sunmak için hazırladıkları sunumun bir kısmına değindi. Akkol, bölgede kişi başı gelir seviyesinin artırılması için ciddi bir potansiyelin söz konusu olduğuna işaret ederek, “Bölgede 1,2 milyon kayıtlı istihdam var. Dolayısıyla, bu rakam kayıt dışı istihdamın da olduğu anlamına geliyor. Kayıt dışı istihdama TISK çok ciddi şekilde karşıdır. Kayıt dışı istihdam öncelikle çalışanın hakkını elinden alıyor. Sigorta hakkını elinden alıyor. İstihdam haricinde iş sağlığı güvenliği sıkıntılarını getiriyor. Gördüğünüz gibi Türkiye’de yaklaşık yüzde 25 kayıt dışı istihdam oranı varken bölgede neredeyse yüzde 46 yani her iki çalışandan bir tanesi kayıt dışı olarak çalışıyor.  Biz barış ortamı sayesinde ülkenin sadece bölgede değil ama öncelikli olarak bölgeye akabinde de ülkemizin diğer bölgelerine yatırım ve istihdam açısından ciddi bir potansiyel görüyoruz” dedi.

 

‘HER YIL 2,5 MİLYON KONUT YAPILABİLİRDİ’

 

Akkol, Türkiye’nin yaptıkları hesaplamalara göre minimum 140 milyar dolar maksimum ise 240 milyar dolarlık bir savaş maliyetinin olduğunu belirtti. Yaptıkları hesabın altından bir hesaplama yapıldığında bile maliyetin çok yüksek olduğuna işaret eden Akkol, “Diyelim ki her yıl 100 milyar dolar olsun. 100 milyar dolarla neler yapılabilirdi; Her yıl 100 milyar dolarla 2.5 milyon konut yapılabilirdi. Her yıl oranın altını çizmek isterim” diye konuştu.

 

‘HUZUR VE GÜVENİN OLMADIĞI KOŞULDA ÜRETİM SÜRDÜRÜLEMEZ’

 

Ardından söz alan Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Başkanı Orhan Aydın da huzur ve güvenin sağlanmadığı bir ortamda yatırım ikliminin oluşamayacağına dikkat çekti. Aydın, “Siyasi ve ekonomik istikrarın bulunmadığı koşullarda üretim sürdürülemez. Toplumsal birlik ve beraberliğin olmadığı yerde ise ihracatın kalıcı ve sürdürülebilir olmasını da maalesef ki konuşamıyoruz. Şunu net bir şekilde ifade edebiliriz ki; dünyanın neresinde olursa olsun iş insanları her daim güvenli limanları tercih ediyor. İşletmeleri veya şirketleri bir yerde yatırım yapmaya ikna etmenin temel faktörleri, hammadde, yarı işlenmiş mamul, enerji pazarına yakın olma, bol ve nitelikli iş gücü gibi faktörlerdir. Ancak bütün bu faktörlerin cazibesine ve devletimizin bu ana kadar detaylı bir şekilde vermiş oldukları teşvik paketlerine rağmen adı ‘terör’ diye anılan bölgelere gidilememesi, yapılacak yatırımın güvenliğinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir” dedi.

 

‘BU TÜR SÜREÇLERİN BAŞARIYA ULAŞMASI İÇİN…’

 

Bir fabrikanın bacasından tüten dumanın sadece üretimi değil, aynı zamanda huzuru da temsil ettiğine dikkat çeken Aydın, “Bir işletmenin kapısından içeriye giren her genç artık üretken bir gençtir. Bu süreçlerde psikososyal destek, ekonomik yatırımlar, hukuki düzenlemeler ve toplumsal uzlaşı mekanizmaları kritik öneme sahip olmuştur. Hiç şüphesiz bu tür süreçlerin başarıya ulaşması için siyasi irade, toplumsal destek ve uzlaşı büyük önem taşımaktadır. Toplumun tüm temsilcilerine kucak açan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını çok önemsiyoruz. Çalışmaların Dünyaya örnek olacak bir şekilde kendimize özgü sonuçları ve yansımaları olacağına da inancımız tamdır” şeklinde konuştu.

 

‘HAYVAN VARLIĞININ ÖNEMLİ BİR KISMI BÖLGEDEDİR’

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkan Vekili Ahmet Bahadır da 40 yıldır süren güvenlik sorunlarının tarım ve hayvancılık sektöründe olumsuz etkilerinin olduğuna işaret ederek, kalıcı barış ortamının önemli fırsatlar yaratacağı vurgusunu yaptı. Kürt meselesinin yalnızca ekonomik bir sorun olmadığına bunun yanında sosyal, kültürel ve stratejik bir meselenin de söz konusu olduğuna dikkat çeken Bahadır, “Çünkü tarım ve hayvancılık bu bölgede halkın en temel geçim kaynağıdır. Kültürel mirasımızın bir parçası Türkiye’nin iktisat güvenliğinin de temel dayanağıdır. TÜİK’in 2024 hayvancılık üretim istatistiklerine göre ülke 54.9 milyon küçükbaş hayvan varlığının önemli bir kısmı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde bulunmaktadır. Van ili yaklaşık 3.4 milyon baş ile ilk sırada, Şanlıurfa 2.6 milyon baş ile üçüncü ve Diyarbakır 2.3 milyon baş ile dördüncü sıradadır” dedi.

 

‘YAYLA VE MERALARIN YARISI BÖLGEDE’

 

Bahadır, yaylaların ve meraların güvenlik gerekçesiyle kapalı tutulmasının üretim potansiyelini yıllar boyunca engellediğini de belirterek, “Türkiye’deki toplam 14.6 milyon hektar çayır ve mera alanının yaklaşık yüzde 37,3’ü Doğu Anadolu bölgemizde, yüzde 6,9’u ise Güneydoğu Anadolu bölgemizde yer almaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre bu rakamlar Doğu Anadolu bölgemizde 5.6 milyon hektar, Güneydoğu Anadolu bölgemizde ise 1 milyon hektar olarak kayıtlara gelmiştir. Doğu Anadolu bölgemiz Karadeniz bölgemizden sonra 900 kilogram ile meralarında en fazla ot elde edilen ikinci bölgemizdir. Bu alanlar özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren ‘terör’ kaynaklı güvenlik sorunlarından ciddi şekilde etkilenmiştir. Terörle mücadele kapsamında uygulanan yayla yasakları bölgeyi geleneksel göçe zorlarken hayvancılık modelini kötü bir şekilde zayıflatmıştır. Sorunlu iç göç olmuştur. Hacettepe Üniversitesi raporlarına göre 1986-2005 arasında yaklaşık 1.2 milyon vatandaşımız yerinden edilmiştir. Bu göçler Müslüman genç ve nitelikli iş gücünü azaltmış, köyleri boşaltmış ve üretim kapasitesini zayıflatmıştır” dedi.

 

‘BARIŞ OLURSA YATIRIM YÜZDE 50 ARTABİLİR’

 

Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen tarımsal barışın sağlanmasıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin mera lideri olacağını belirten Bahadır, “Yüzde 15-20 artan yem maliyeti yüzde 20-30 azalabilir. Özel sektör yatırımları yüzde 50 artabilir. Dijital tarım teknolojileri verimlilik oranı yüzde 30 yükselebilir. Bölgesel tarımsal gayri safi yurt içi hasılasına katkısı yıllık yüzde 5-8 oranında büyüyebilir. Tarım istihdamı yüzde 15-10 arasında artabilir. Bu sadece ekonomik bir sıçrama değil, göçün tersine dönmesi, kırsal nüfusun güçlenmesi, toplumsal uyumun pekişmesi demektir” ifadelerini kullandı.

 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version