Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 27 Ocak’ta Saraçhane’de düzenlediği ‘Turpun Büyüğü’ başlıklı basın toplantısı nedeniyle açılan davada bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. İmamoğlu, söz konusu sunumunda yaptığı açıklamalar nedeniyle “bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs” ile “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddialarıyla yargılanıyor. Başta ‘ahmak’ ve ‘diploma davası’ olmak üzere kendisine yönelik yargı tacizini eleştiren İmamoğlu, “Bu davaları dünyada hiçbir yere anlatamıyoruz. 18 yaşındaki Ekrem’le mücadele edemiyorsunuz. Şimdi de bilirkişi davası. Bir de ‘çirkin davası eklendi’. Bunun adı Ekrem korkusu ama ben korkulacak biri değilim. Sadece bir kişi korkuyor. Acaba neden korkuyor? Zulümle kurulan her düzen yıkıldı. Bu da yıkılacak.” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP Genel Başkan Yardımcıları ile beraber çok sayıda belediye başkanı, avukat ve yurttaş da salonda duruşmayı takip ediyor.
Duruşma yarım saat gecikmeli başlarken kimlik tespitinin ardından İmamoğlu’nun savunmasına geçildi. İBB’nin bu ay yaptığı çalışmalara ve dün Elazığ’da İBB’nin katkılarıyla açılan liseye dikkat çeken İmamoğlu “Bu ay benim için önemli bir ay. Çalışma arkadaşlarımın çabasıyla bereketli bir ay oldu. Hiç durmadan insanımıza destek olmak adına, zor günleri atlatmak adına katkı sunmaya devam ediyorlar. Bu hizmetleri vatandaşımıza sunmanın onuru ve gururuyla bugün burada savunmamı yapıyorum.” diye konuştu.
Elazığ’daki açılışa devlet erkanından kimsenin katılmamasını eleştiren İmamoğlu, “Okul yaptık milli eğitim müdürü gelmedi, cami açtık imam gelmedi. Neyse ki bugün yargılanıyoruz ve hakim burada!” dedi. “Bilirkişi meselesi çok önemli.” diyen İmamoğlu “Çağlayan’da bir yıla yakındır bir telaş var. Bir cumhuriyet savcısı telaşla iddianame yazmış, yazarken de çok hata yapmış. Telaş var ama aynı zamanda, iddianamenin neye dönüştüğüyle ilgili de bir fikir veriyor bize. Savcılık neden başka bir iddianameyi bu davanın iddianamesine ekleme ihtiyacı hissediyor? Niçin başsavcıyı hatırlatıyor?” ifadelerini kullandı.
Ekrem İmamoğlu, davaya yönelik iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları eleştirdi. “Bilirkişiyi, mensubu olduğum parti lehine etkilediğim belirtilmiş. Bu nasıl bir suçlama? Bu iddialar nasıl kaleme alınabiliyor? Nasıl yazılabiliyor? Türk Ceza Kanunu’nda bilirkişiyi eleştirmeyi engelleyen bir madde yok. Avukatlarıma da sordum, bulamadım.” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
- Benim bilirkişiyi eleştirmem suç kabul edilmiş. Ben adaletin önünde duran her türlü haksızlığı eleştirip ifşa ettim. Etmeye de devam edeceğim. Bu benim vazifemdir, sorumluluğumdur. Nokta. Türkiye’de farklı düşünen herkesi – gençleri, işçileri, zeytinini savunan köylüleri, çocukları – gözaltına alıp tutuklayan herkesle mücadele edeceğim. Onun için buradayım.
- 11 aydır maruz kaldığımız saldırılarla, 19 Mart itibariyle yürütülen süreçle, ‘turpun büyüğü, ahtapotun kolları’ diyerek daha soruşturma yokken suçlu ilan edenler ile karşı karşıyayız. Yargıyı Ankara’dan yöneten bir akılla karşı karşıyayız. (Donald Trump) ‘Rahibi bırakın’ deyince bırakıldığını söylüyorlar. Yargıya asıl müdahale bu değil mi?
- Bu davaları dünyada hiçbir yere anlatamıyoruz. 18 yaşındaki Ekrem’le mücadele edemiyorsunuz. Şimdi de bilirkişi davası. Bir de ‘çirkin davası eklendi’. Bunun adı Ekrem korkusu ama ben korkulacak biri değilim. Sadece bir kişi korkuyor. Acaba neden korkuyor?Zulümle kurulan her düzen yıkıldı. Bu da yıkılacak.
- Tarihin doğru tarafında duruyorum. 86 milyonun tarihin doğru tarafında durması için mücadele ediyorum ve vatandaşlarımızı tarihin doğru tarafında durmaya davet ediyorum. Milletimizin bugününe, yarınına verdiğiniz zarar çok büyüktür.
- Ahmak davasına bakan mahkeme hakiminin, görev yeri mevzuata aykırı olarak değiştirildi. İddialara göre bu hakim HSK’ya ifade vermek istedi ve HSK onu davet bile edemedi. İBB Meclisi’nde bir AKP’li üye, o hakim için ‘Neden sürdüğümüzü açıklayacağım’ bile dedi. Bu, dil sürçmesi değil. Diploma davası, Beylikdüzü davasındaki görev değişiklikleri..
- Sayın hakim, siz bütün bunlara rağmen adil yargılama yapacak mısınız? Yapabilecek misiniz? Yoksa bu soruyu sormak da ‘yargılamayı etkilemeye teşebbüs mü?’ Bu soruyu kime sorayım? Bakışlar bile bazen insanı rahatsız ediyor. Beni buraya getiren süreç, sadece bir bireyin adalet arayışı değildir.
- Tekrar ve son kez hatırlatıyorum. Ülkemiz; yargının, siyasetin elinde nasıl bir sopaya dönüştürüldüğünü izliyor. Hiçbir yargı mensubunu etkilemeye çalışmıyoruz. Aksine, siyasetin yargı üzerinde kurduğu vesayeti eleştiriyoruz. Hem sizin hem de milletin hakkını savunmaya çalışıyoruz.
- Attığımız her adımı ve her hizmeti sakıncalı gören bu anlayışa göre biz suç işliyoruz. Bu bir ‘parti devleti’ anlayışı. İktidarı demokratik yollardan değiştirme suçu işliyoruz. Onun için burada yargılanıyoruz. Evet, onların bu ülkeye verdiği zarara karşı en büyük tehdit biziz.
- Türkiye’de meclis güçsüzleştirildi. Milletten uzak bir külliyenin odalarında alınan kararlar, ülkenin kaderini tayin etmeye başladı. Cumhurbaşkanı, ‘Robin Hood’ sistemini tam tersinden uygulayarak tarihe geçti. Fakirin cebinden alınıyor, zengine veriliyor. Bu sözler onların kulaklarında çınlayacak: O da, ‘Her şey çok güzel olacak’. Hiç endişeniz olmasın.
Ara kararını açıklayan hakim, duruşmayı 12 Aralık 2025 saat 10:00’a erteledi. Bilirkişininin mahkemede dinlenme talebi reddedilirken Pehlivan’ın duruşmaya katılma talebinin ise celse arasında değerlendirilmesine karar verildi.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***